Nice place tradutor Turco
2,626 parallel translation
Nice place.
Güzelmiş.
This used to be a nice place to live, once.
Eskiden burası iyi bir mahalleydi.
I have always heard that british columbia Is a very nice place, But I'm not getting that from this conversation.
Hep Britanya Kolombiyası'nın çok güzel bir yer olduğunu duymuştum ama bu konuşmadan bunu anlayamıyorum.
A nice place you got here.
Güzel bir yer.
It's a nice place. It gets me hot.
Orası beni azdıran çok güzel bir yerdir.
I don't know. It's a nice place. It wouldn't kill you to dress up once in a while.
Bilmem, güzel bir yer elbise falan giysen arada öldürmem seni.
What a nice place.
Ne güzel bir yer.
Nice place.
Güzel yer.
- Nice place, but no.
- Güzel mekân ama olmaz.
Nice place.
Yerimiz de çok iyi ha.
Nice place.
Güzel bir yer.
Nice place, Gulati.
Güzel bir yer, Gulati.
The biggest challenge is to find a nice place to fuck around here. Where'd you do it?
En büyük sorun burada sikişecek bir yer bulmak, nerede yaptınız?
It's a real nice place you got here.
Evin güzelmiş.
- Nice place.
- İyi yer seçmişsiniz.
This is a nice place you got here.
- Eviniz güzelmiş.
It's a nice place.
Güzel bir yer.
It's a nice place
Güzel bir yer.
Nice place, huh, Rush?
Güzel bir yer, değil mi, Rush?
- No, of course not, sir. And I told Claire I think we don't need to live in such a nice place. We could eat out less and maybe take the bus.
Tabii ki hayır efendim ve Claire'e söyledim bence bu kadar iyi bir yerde oturmamız gerekmiyor dışarıda daha az yemek yer, otobüse bineriz.
We don't have to live in such a nice place.
Masraflarımızı kısabiliriz.
Nice place you got here.
Güzel bir yere sahipsiniz.
It's a nice place - warm, quiet.
Güzel bir yer.
Nice place, mostly family farms, a few meth labs.
Güzel yerdir, geneli aile çiftliklerinden oluşur birkaç da uyuşturucu laboratuarı var.
Nice place you have here.
Yeriniz güzelmiş.
Nice place.
Evin güzelmiş.
Cowley has a nice place out on Key Biscayne.
Cowley'in Key Biscayne'de hoş bir yeri olduğunu sölemişti.
Nice place.
- Evin güzelmiş.
Nice place, huh?
Güzel ev, değil mi? Zevkli seçimler.
I know this really nice place just near us.
Biliyorum, bize yakın oldukça güzel bir yer.
Nice place the bank manager has here.
Bir banka müdürü için güzel bir yer.
This is a nice place.
Güzel bir mekanmış.
Um, "The Fir Tree." Have you heard of it? "Out in the woods stood a nice little fir tree." "The place he had was a very good one."
Peri ağacı.. ben çok severim
So now it's kinda nice being in one place, actually getting to know the staff.
Bir yerde kadrolu olarak çalışıp diğer çalışanlarla tanışmaya başlamak çok güzelmiş.
Now to find a quiet place where our royal friends can take a nice long magical nap.
Şimdi, soylu dostlarımızın uzun ve büyülü bir uyku çekebilecekleri sessiz bir yer bulalım.
You had a nice meal with your girlfriend In a lovely place- -
Kız arkadaşınla güzel bir yerde, hoş bir..... yemek yemişsin.
This place makes our house look nice!
Burası bizim evi bile güzelmiş gibi gösteriyor.
Nice place, huh?
Ev çok güzel, değil mi?
♪ in this little old tent, oh... ♪ This is a nice place, Dottie.
Burası güzel bir yer, Dottie.
Got Dottie in a... Place that's real nice.
Dottie'yi güzel bir yere yerleştirdim.
What's a nice girl like you doing in a place like this, eh?
Senin gibi hoş bir kızın buralarda işi ne?
But it would be nice staying together at your place, right?
Evinde birlikte kalmak hiç de fena olmaz, değil mi?
The whole purpose of buying the boat in the first place was to get the ladies nice and tipsy topside, so we can take them to a nice comfortable place below deck and, you know, they can't refuse.
Tekneyi almamızın asıl amacı hanımları çakırkeyif yapıp güvertenin altında rahat bir yere götürmek ve böylece reddedememelerini sağlamaktı.
This place is pretty nice.
- Burası bayağı güzelmiş.
I just... thought it would be nice for the three of us to run a place like that together.
Ben sadece böyle bir yeri üçümüzün birlikte işletmesinin iyi olacağını düşünmüştüm.
Nice place, huh?
Güzel mekan, değil mi?
It's nice at your place.
Odan güzelmiş.
It's a nice place.
- Burası güzelmiş.
You see, I'm the owner of this place, and I like to keep it nice and clean.
Ben bu mekanın sahibiyim ve buranın hoş ve temiz olmasını seviyorum.
I know what I am, they know what they are so let me be Nice place while it lasted.
Sona erene kadar güzel yerdi.
So... What brings a nice journalist like you to a place like this?
Ee, senin gibi iyi bir gazeteciyi bu kadar kötü bir yere ne getirdi bakalım?
nice place you got here 36
place 132
places 252
placed 18
place your bets 158
place of birth 22
nice to meet you 4926
nice try 940
nice to meet you too 134
nice job 563
place 132
places 252
placed 18
place your bets 158
place of birth 22
nice to meet you 4926
nice try 940
nice to meet you too 134
nice job 563
nice to see you 972
nice one 592
nice shot 303
nice guy 145
nice shoes 81
nice meeting you 395
nice and easy 314
nice talking to you 103
nice hat 67
nice catch 108
nice one 592
nice shot 303
nice guy 145
nice shoes 81
nice meeting you 395
nice and easy 314
nice talking to you 103
nice hat 67
nice catch 108
nice to see you again 321
nice car 134
nice move 87
nice to see you too 69
nice work 1264
nice shirt 88
nice dress 74
nice outfit 80
nice house 87
nice moves 29
nice car 134
nice move 87
nice to see you too 69
nice work 1264
nice shirt 88
nice dress 74
nice outfit 80
nice house 87
nice moves 29