Not bad tradutor Turco
21,168 parallel translation
Not bad for a day's work.
Kısa bir süre için iyi iş.
Not bad.
Fena değil.
Not bad at all, Emma.
Hiç fena değil, Emma.
Not bad at all.
Hiç fena değil.
Not bad, Magoo.
Kötü değil, Mago.
- Not bad, right?
- Fena değil, değil mi?
Ooh! It's not bad, is it?
- Fena değil, değil mi?
Supergirl not bad.
Supergirl kötü değil.
It's not bad, it just didn't sell.
- Kötü değil ama satmıyor işte.
That's not bad for a janky-ass short con.
Ufak dolandırıcılık için hiç fena değil.
You're not bad for an amateur.
Bir amatör için fena değilsin.
It's not bad, but you're gonna need some pictures.
Kötü değil ama birkaç fotoğrafa ihtiyacın olacak. Ben getiririm.
Not bad for a vaudevillian.
Bir varyetene göre fena değil.
Not bad.
Kötü değil.
Not bad.
Hiç fena değil.
He's weak, Duval. He's not bad.
Adam pısırık Duval, kötü değil.
I am, but not bad.
Öyleyim ama kötü değilim.
You may hate politics, Laurel, but you're not bad at it.
Siyasetten nefret ediyor olabilirsin, Laurel, fakat hiç fena değilsin.
Not bad for a guy who got a C in gym.
Beden eğitiminden üç alan biri için fena değil.
Not bad at all.
Hem de hiç kötü değil. Gelebilir miyim?
They'll give you a good grade on something and you don't try, but when you really work hard and put your best effort into it, they'll give you a bad grade.
Yeterince çalışmadığın bir konuda sana oldukça iyi not veriyorlar. Ama cidden çok çalıştığın ve çabaladığın bir konuda ise kötü not veriyorlar.
Mommy's not gonna let anything bad happen to you.
Anneciğiniz size bir şey olmasına izin vermeyecek.
Probably not a bad idea.
Büyük ihtimalle kötü bir fikir değil.
Oh, my room's not that bad.
Odam o kadar da kötü değildir.
I'm not a bad guy, Red.
Ben kötü bir adam değilim, Red.
She'll be fine. It's not that bad.
Endişelenme, iyileşecek.
You do not wanna be on my bad side right now.
- Sana patlamamı istemezsin.
If you do bad things, I better not catch you.
Kötü bir şey yapacak olursan benim karşımda yapma.
Yeah, that might not be a bad idea.
Kötü bir fikir değil.
I'll say this about you, Matt Murdock. You are a lot of bad things. Boring is not one of them.
Senin hakkında bundan eminim bir çok kötü şey olabilirsin ama sıkıcı değilsin.
"My dad may not be perfect, but deep down, he's not a bad guy."
Ne düşündüğünü biliyorum. "Babam kusursuz biri olmayabilir ama kalbinin derinliklerinde kötü bir adam değil."
It's not half bad.
- O kadar da kötü değil.
It's not half bad, this.
Bu hiç fena değilmiş.
These kids were pretending to be bad, but they weren't, they were innocent, so I would never hurt them, I'm not a monster.
O çocuklar kötüymüş gibi davranıyorlardı ama değillerdi. Masumlardı. Onlara asla zarar vermem.
And if you want to prove to me that you're not the bad guy, then help me find the real one.
Ve bana kötü adam olmadığını kanıtlamak istiyorsan gerçekte kötü olanı bulmama yardım et.
And she is not answering her phone, which is a... just a bad thing.
Üstelik annem telefonuna cevap vermiyor ki bu... kötü bir şey işte.
Not a bad idea.
Fena fikir değil.
It might not be that bad!
Kötü olmayabilir!
Not so bad in here, is it?
Burası fena değil, değil mi?
It's not just bad business that you need to be worried about.
Endişelenmen gereken sadece kötü giden işler değil.
From strigoi WMD to "not as bad as herpes."
Strigoi'lere göre Kitle imha silahları uçuklar kadar kötü değil.
That's not a bad idea.
Kötü fikir değil.
A child's father is supposed to... Protect him from the bad things, not be the bad things.
Bir çocuğun babası onu kötülüklerden korumalı, kötülük olmamalıdır.
He's not quite there and has these bad dreams.
Tam olarak benimsemiş değil ve kötü rüyalar görüyor.
Not a bad idea if you want to eat.
- Yemek istiyorsan pek kötü bir fikir değil.
I'm not sure which one of y'all is the bad influence.
Kim kimi etkilemiş hiç bilmiyorum.
Miriam's taste is not that bad.
Mariam zevk sahibi biriymiş?
Please tell me it's not as bad as it looks.
Lütfen göründüğü kadar kötü olmadığını söyleyin.
He's not a bad guy.
Kötü bir adam değil zaten.
Farming's not a bad thing.
Çiftçilik kötü bir şey değil.
People need someone to believe in in times like this. This is not a bad thing.
Böyle zamanlarda insanlar birilerine güvenmek isterler.
not bad at all 156
badge 100
badass 85
bada 49
badger 41
badly 176
bad girl 66
bad boy 96
bad boys 32
badges 25
badge 100
badass 85
bada 49
badger 41
badly 176
bad girl 66
bad boy 96
bad boys 32
badges 25
bad things happen 44
bad man 40
bad guy 57
bad dog 109
bad night 21
bad timing 81
bad people 36
bad day 94
bad cop 123
bad joke 26
bad man 40
bad guy 57
bad dog 109
bad night 21
bad timing 81
bad people 36
bad day 94
bad cop 123
bad joke 26
bad habit 17
bad wolf 29
badge number 32
bad dream 41
bad time 67
bad luck 245
badgering 26
bad things 60
bad move 45
bad for business 21
bad wolf 29
badge number 32
bad dream 41
bad time 67
bad luck 245
badgering 26
bad things 60
bad move 45
bad for business 21