English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ N ] / Not this

Not this tradutor Turco

117,999 parallel translation
But not this trip.
Ama bu yolculuk sırasında değil.
What - - and not this man?
Ne - ve bu adamı değil mi?
Not this again.
Yine aynı şey.
- Miranda, you're not gonna get away with this!
- Miranda, bundan kurtuluşun yok!
You did not release this body when you had the chance.
Şansın olduğu zaman bu cesedi serbest bırakmadın.
You're thinking, "Kevin, this is not a flophouse"
Şöyle diyeceksin, "Kevin, burası hatunlarla"
Not for this.
En azından bu konuda.
You know, I've got this great Japanese whiskey that you would definitely not be interested in on account of being an addict, or you'd be too interested.
Biliyor musun, muhteşem bir Japon Viskim var, ama bir bağımlı olarak muhtemelen ilgilenmeyecek, ya da tam tersi çok istekli olacaksın.
I will not put this on you, Randall.
Bu işe seni karıştırmayacağım, Randall.
This is not how I wanted to...
Olmasını istediğim böyle değildi...
But do not come back into this house until you've had a major attitude change.
Ama sakın bu eve, şu takındığın tavrı değişmeden gelme.
If you can do that, then you will still be taking three babies home from this hospital, just maybe not the way you planned.
Eğer bunu yapabilirsen, yine buradan ayrılırken, üç bebeğin olacak, ama planladığın şekilde olmayacak tabi.
Don't make this something it's not.
Bunu olmayan bir şeye çevirmeyelim.
I can't believe we're not gonna play pin-the-tail-on - the-donkey this year.
Bu sene eşeğin kıçına kuyruk yapıştırma oyununu oynamayacağımıza inanamıyorum.
This is not the first time a girl has been mad at you.
Bir kadının sana böyle öfke duyması, ilk kez yaşadığın bir durum değil.
- We are not talking about this!
- Bu konuyu konuşmayacağız!
I'm not sleeping on this.
Bu şansı erteleyemem.
Your father is not leaving this hospital.
Babanız bu hastanaden ayrılamaz.
the fact that I am... I am supporting this family financially and emotionally, and still I am being attacked for not being supportive... that makes me want to ram my head through a damn wall!
bir gerçek var ki... bu aileyi finansal olarak da, duygusal olarak da destekleyen, destekçi olmuyor diye kendisine saldırılan... sırf bu yüzden kafasını duvara vurmak isteyen kişi de benim!
But that's not... this...
- Evet ama bu... Bu...
Is it possible, Mr. Haller... and I'm not a psychiatrist, so... but is it possible that this whole thing... the girl, the incident... that it's just part of your illness, a delusion?
Şey mümkün mü Bay Haller ve şahsen ben psikolog değilim ama tüm bu her şeyin... kızın, yaşanan kazanın hastalığının, sanrının bir parçası olma ihtimali var mı?
This is not real.
Gerçek değil bu.
This is your memory of the day you called the hospital, not the actual day.
Hastaneyi aradığın günü hatırlıyorsun şu an. O günü yaşamıyorsun.
Hey, David, I really need you to stay calm and, please, do not make me press this button.
David, gerçekten sakin olmanı istiyorum. Lütfen bu düğmeye basmak zorunda bırakma beni.
Look, I get it. For you guys, religion has this cultural value. It's not like that for me.
Dinin sizin için kültürel değeri olduğunu anlıyorum ama benim için öyle değil.
This iPad is not working.
iPad çalışmıyor.
I do not want to pull my officer off this job.
Bu operasyondaki gizli elemanımı çekmek istemiyorum.
You are not to discuss outside of this inquiry that Leonie Collersdale's body parts bore traces of Tim Ifield's DNA.
Leonie Collersdale'in vücut parçalarında, Tim Ifield'ın DNA'sının.... bulunduğunu soruşturma dışında konuşmak zorunda değilsiniz.
DS Arnott, whether this undercover continues or not is a matter entirely between DS Fleming and myself.
Müfettiş Arnott, ister gizli görevine devam et veya etme... bu tamamıyla Müfettiş Fleming ile benim aramda olan bir mesele.
I'm giving you the opportunity to say something now before this gets extremely serious not just for your wife,'but for you too, sir.'
Sana sadece karın için değil, Fakat sizin için de,... işler ciddileşmeden önce size...'düşüncelerinizi söyleme fırsatı veriyorum.'
Now, I do not want to pull my officer off this job and I'm sure you don't want to see all that time
Şimdi, memurumu bu gizli göreven çıkarmak istemiyorum, eminim ki onu sürekli görmek istemiyorsun...
You're not getting anywhere near this.
Buradan daha ileri bir yere gitmeyin.
I'm not broadcasting this..... but I'm asking for it in relation to Tim's murder.
Bunu kimseye söylemeyeceğim. ama Tim'in öldürülmesiyle ilgili olarak soruyorum.
- What we just heard does not leave this room.
- Az önce duyduğumuz bu odadan çıkmayacak.
This is not an abstruse point of corporate law, Nick.
Bu, şirket hukukuna aykırı değil, Nick.
This inquiry isn't finished, not by a long chalk.
Bu soruşturma burada bitmedi.
It's not just taking you off the case this time.
Bu sefer seni sadece dava dışına çıkarmakla yetinmeyecekler.
At this stage it's not possible to rule out long-term mobility problems.
Bu aşamada, uzun vadeli hareketlilik... sorunlarını ortadan kaldırmak mümkün değildir.
This is not a new victim.
Bu yeni bir kurban değil.
I could fight this, but I don't want to be somewhere I'm not wanted.
Buna karşı koyabilirim, ancak istenmediğim bir yerde olmak istemiyorum.
This is an entire group, and not just any group.
Burada bir grup var, sıradan bir grup da değil.
Then this is not gonna take a shovel, this is gonna take a backhoe.
O halde kürek değil kepçe gerekecek.
So if this was all about the parents, why not go after them right away? Oh, I know.
Her şey ailesiyle ilgiliyse niye hemen peşlerine düşmedi?
You will not screw this up for me.
- Bunu mahvedemeyeceksin.
You will not screw this up!
Bunu mahvedemeyeceksin!
This one's not carrying I.D., but she says her name's Brandi, with an "I."
Bu seferkinde kimlik yok, ama adı Brandi'ymiş, "i" ile.
And that's why not everybody can do this job.
Bu yüzden bu iş herkesin yapabileceği bir iş değil.
Well, lucky for you, he's not invited this time.
Şanslısın ki bu kez davetli değil.
- Can we not do this now?
- Şimdi konuşmasak?
It's not that I don't want this job.
İşi istemediğimden değil. İstiyorum.
- This is not date.
- Çıkmıyoruz biz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]