English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ N ] / Not to anyone

Not to anyone tradutor Turco

3,510 parallel translation
Not to anyone.
Kimseye.
Not to me, not to anyone.
Ne bana ne de bir başkasına.
Now, clearly, that was not the case with you, but do you remember if anyone offered you any food, or something to drink before your rehearsal?
Şimdi, senin açından böyle bir durum söz konusu değil ama provadan önce sana yemen ya da içmen için... -... birinin herhangi bir şey verdiğini hatırlıyor musun?
Yes, I do not have to crush Sullivan or anyone to show people who I am.
Evet, Sullivan yada başka birini, Ezmek zorunda kalmak istemiyorum. Halka kim olduğumu göstereceğim.
It's not my intention to have anyone sacked.
Benim amacım birisini kovmak değil.
If you talk to anyone, if you tell anyone, if you have me arrested, I do not carry the antidote with me.
Biriyle konuşursan, birine söylersen tutuklanmama sebep olursan söyleyeyim, panzehri üstümde taşımıyorum.
Don't worry. I told her not to tell anyone.
Endişelenme.
Don't worry. I told her not to tell anyone.
Kimseye anlatmamasını söyledim.
I'm not here to step on anyone's toes, lieutenant.
Kimseyi rahatsız etmeye gelmedim, amirim.
I just don't think anyone should do anything they're not comfortable with, especially when it comes to sex.
Kimse rahatsız duyduğu bir şeyi yapmaya zorlanmamalı bence özellikle de seks konusunda.
I am not promised to anyone.
Kimseyle sözlenmedim.
I was under strict orders not to contact anyone while I had the astrolabe.
Usturlaba sahip olduğum süre boyunca kimseyle iletişim kurmamak gibi kesin emirlerim vardı.
It could have been anyone. Let's just relax and stop talking to yourself, because that's not helping.
Hadi sakinleş ve kendinle konuşmayı kes, bir işe yaramıyor.
I'm not selling to anyone.
Kimseye satmıyorum.
Okay, okay. Da... Dallas, not a... not a word to anyone.
Kimseye bir şey söyleme.
Right? He's been alone for days, he's not ready to trust anyone.
Günlerdir yalnizmis ve baska birine güvenmeye hazir degil.
She, uh... she asked me not to tell anyone about this.
Bunu kimseye anlatmamamı istemişti.
OK, Beth, we're not going to abuse or genocide anyone.
Pekala, Beth, kimse istismarcı ve soykarımcıların olduğu yere gitmez.
If I'm not there by 5 : 00, Joyce will anchor the news, and I don't think anyone wants that to happen again.
Saat 5'e kadar oraya gidemezsem haberleri Joyce sunacak ve kimsenin bunun tekrar yaşanmasını istediğini sanmıyorum.
And if you wanted the dragon's little bit of magic, well, you have hit the mother lode here, and you are not going to harm anyone to get it.
ve "Ejderha" nın sihirini arıyorsan, Tam yerine geldin Sihirin anası burada, ama onu elde etmek için kimseye zarar veremeyeceksin.
We're not looking to waste anyone's time, but we think you're gonna find this very interesting.
Kimsenin zamanından çalmak istemeyiz ancak bunu ilginç bulacağınızı düşünüyoruz.
! Before we continue this conversation... I would like you to remove your clothing so I can make sure you're not wearing any kind of listening device at the behest of the department of justice or the "Washington Tribune" or anyone else.
Bu konuşmaya devam etmeden önce kıyafetlerini çıkar ki üstünde adalet bakanlığının, Washington Tribune'un ya da başka birilerinin dinleme cihazı olmadığından emin olayım.
I mean, we have cause of death but not enough evidence to arrest anyone.
Yani, ölüm nedenini bulduk ama birisini tutaklayacak kadar kanıtımız yok.
What happened to not talking to anyone?
Hani kimseyle konuşmayacaktık?
Josh, listen. I need you to promise me that you're not gonna tell anyone, okay?
Bunu kimseye anlatmayacağını dair söz vermelisin, tamam mı?
So, since we're not allowed to tell anyone, how did you explain this to your fiancée?
Biz kimseye anlatamamışken bunu nişanlına nasıl açıkladın?
Listen, I-I realize that my distrust of people may have been come by naturally, but it's still mine to keep or lose, and I choose not to blame anyone anymore.
Dinle, insanlara olan güvensizliğim, doğuştan geliyor olabilir, yine de kazanıp kaybetmek bana düşüyor. ben de bundan sonra kimseyi suçlamamayı seçiyorum.
Not that anyone asked me, but I think taking her back to school is a great idea.
Bana soran olmadı ama bence onu okula geri götürmek çok iyi bir fikir.
I'm not supposed to let anyone inside while we're broad...
Yayın esnasında kimseyi içeri almamamız...
I'm not even sure there's anyone there to drive her home, so we're all making sacrifices, Ms. Knope.
Onu eve götürecek birinin olduğundan bile emin degilim yani hepimiz fedakarlık yapıyoruz Bayan Knope.
Well, look, I'm not trying to disrespect anyone's religion, okay?
Kimsenin dinine saygısızlık etmeye çalışmıyorum, tamam mı?
There's no room for me to worry about anyone but Arnold, not even our son.
Arnold'dan başkası için endişelenmeye hakkım yok ki. Çocuğumuz için bile.
And not a word of this to anyone, especially- -
Bunu kimseye deme, bilhassa da...
We got a dozen cops around this bus who do not want to see anyone get hurt.
Otobüsün etrafında yarım düzine polis var. Kimsenin yaralanmasını istemiyorlar.
I do not want to see anyone get hurt and guess what- -
Kimsenin yaralanmasını ben de istemiyorum. Şu da var.
But she's not just gonna hand over her hard drive to anyone.
Ama sabit sürücüsünü herkese vermez.
No. Promise me you'll not talk to anyone you don't know, OK?
Tanımadığın biriyle konuşmayacağına söz ver.
Not that anyone seemed to care very much.
Kimsenin umurunda değildi gerçi ama...
He's not talking to anyone. Except his girlfriend.
Kız arkadaşı dışında kimseyle konuşmuyor.
I'm not sure anyone is in a position to perform.
Sahneye çıkacak durumda olan var mı hiç emin değilim.
But do not let anyone tell you when you're ready or should be ready to move on.
Ama kimsenin size, hayatınıza devam etmeye hazır olduğunuzu ya da hazır olmanız gerektiğini söylemesine izin vermeyin.
They want to know if anyone has received flowers, not be a seer.
Sanki medyum muşum gibi, biri çiçeğini aldı mı diye soruyorlar. Alo?
We're not gonna tell anyone what you did, but you're gonna do exactly what we tell you to do.
Biz senin ne yaptığını kimseye söylemeyeceğiz, ama senden ne yapmanı istiyorsak aynen yapacaksın.
We urge people to stay indoors, and not let anyone in.
İnsanlara içeride kalmalarını ve kimseyi içeri almamalarını ısrarla tavsiye ediyoruz.
Yeah, they've been telling us not to let anyone in.
Evet, içeri kimseyi almamamızı söylediler.
We strongly urge you to remain calm, lock your premises, and do not let anyone in or out of your homes.
Size, sakin olmanızı, kapınızı kilitlemenizi ve evinize kimsenin alınmamasını veya kimsenin dışarı çıkmamasını şiddetle tavsiye ediyoruz!
We're not supposed to let anyone in, remember?
Kimseyi içeri almamalıyız, unuttun mu?
Anything you see, anything you hear, anything I ask you to do, you do not discuss it with anyone.
Ne gördüklerini, ne duyduklarını ne de senden yapmanı istediğim şeyleri kimseyle konuşmayacaksın.
I would like to make sure these are not his paranoid ravings before I involve Captain Gregson or anyone else.
Bu bilgileri Yüzbaşı Gregson'a ya da başka birine anlatmadan önce, zırvalık olup olmadıklarını anlamam lazım.
And I did not sign on to work with you to be put on the sidelines every time you or-or Gregson or anyone decides it's too dangerous.
Ben bu işe ne sen, ne Gregson ne de bir başkası, ne zaman tehlikede olduğuma karar verseniz beni korumanız altına alın diye girişmedim.
So when you walked up those stairs that day in the warehouse, and you had figured out who I was, and I was begging you not to tell anyone...
O gün depoda o merdivenleri çıktığında ve kim olduğumu anladığında ve kimseye söylememen için sana yalvardığımda...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]