On my mark tradutor Turco
635 parallel translation
Reverse main thrusters on my mark.
- Tamam baba - Geri iticiler hazır 3 2 1
On my mark it will be fourplus three seven.
Kerterizde üç yedi artı dört olacak.
On my mark.
İşaretimle.
Prepare weightless simulation to begin on my mark.
Ağırlıksız ortam simülatörünü işaretimle başlatmaya hazırlanın.
We will begin the Waters of Youth sequence on my mark.
Gençlik Çeşmesi safhasını işaretimle başlatıyoruz.
Prepare the Saxon Knight sequence to begin on my mark.
Sakson şövalyesi safhasını işaretimle başlatmaya hazır olun.
Begin the Saxon Knight sequence on my mark.
Sakson şövalyesi safhasını işaretimle başlatmaya hazır olun.
Begin the joust sequence on my mark.
Mızrak düellosu safhasını işaretimle başlatın.
All right, begin the spacewalk sequence on my mark.
İşaretimle uzay yürüyüşü safhasını başlatın.
Begin all graphic studies on my mark.
Tüm grafik çalışmaları işaretimle başlatın.
Start a video recording on my mark.
- İşaretimle video kaydına başlayın.
You'll start the family history program on my mark.
Aile geçmişi programını işaretimle başlat.
All craft, prepare to jump into hyperspace on my mark.
Bütün gemiler emrimle boyut atlayacak.
On my mark... rotate launch key to Set.
İşaretimle... anahtarı çevir.
On my mark, rotate launch keys to Launch.
İşaretimle yükleme anahtarlarını çevir.
On my mark.
İşaretim üzerine.
Geordi, begin countdown on my mark.
Geordi, işaretimle beraber geri sayıma başla.
LA FORGE : On my mark.
İşaretimle.
Geordi, begin countdown on my mark.
Ama hala burada kalmış olacaksın. Bu yerde.
A humming which, from now on will mark my hours of solitude.
Yalnızlığım zaman geçtikçe daha bir koymaya başladı.
Why do I have to have this scar on my head to brand me, to mark me?
Neden kafamda beni damgalayan, ele veren bu iz var?
My thumb mark's downstairs on the banister.
Ben yaptım. Tırabzanda parmak izim var.
I'll kill you with my own hands Rather than let you Put the mark of Cain on my brother.
kardeşime bulaştırmaktansa kendi ellerimle öldürürüm seni.
Mark Dixon is on my neck!
Mark Dixon ensemde!
- I will. If he brings the paper saying the things I have said... tell him I will put my mark on it.
- Söylediklerime uygun şekilde anlaşmayı getirirse... ona işaretimi koyacağımı söyle.
I guess it's kind of difficult to put a price tag on this kind of value received, Mark, but I want you to know that I intend to carry out my end of that bargain we made.
Sanırım, elde edilen bu türden bir değere bedel biçmek biraz zor, Mark, fakat yaptığımız pazarlıktan bana düşeni yapmaya niyetli olduğumu bilmeni isterim.
Hold him. I Wanna put my mark on him.
Evet. Tut onu.
I ever put a mark on my eye where the patch is supposed to go over, heh.
Göz bandının olduğu yere gözümün üstüne işaret koydum.
He still bears the mark of my whip on his face.
Hala suratında kırbacımın izini taşıyor.
You'll go to hell, mark my words. Shame on you.
- Yemin ederim ki sizin gideceğiniz yer cehennem.
I was going to make my mark on the world.
Dünyada izimi bırakacaktım.
My stay here will leave its mark on me.
Buradaki yaşantım hayatımda bir iz bıraktı.
Let him be, or I'll put my mark on you...
Bırak onu, yoksa kötü olacak.
I still have a mark on my ankle, like teeth.
Ayak bileğimde diş izleri kaldı.
- That's my mark on the back.
- Kesinlikle. Arkasında işaretim var.
Now, who says I didn't put my mark on you, boy?
Sende bir iz bırakmadığımı şimdi kim söyleyebilir ha?
- Forgive me. If I find one finger mark on my silks, I'll beat you till you're black and blue!
İpeklerimin üzerinde parmak izini bulursam, seni morarana kadar döverim!
- My mark is on it.
- Benim işaretim var.
It's been 20 years now since Mark Antony died and I took it all on my own. I blame him, you know.
Mark Antony öleli 20 yıl oluyor ve tüm işler benim üzerime kaldı.
Mark Antony was twice the man you are, but when he spat on my sister, he learned a lesson he didn't live long enough to profit from.
Mark Antony senin iki katındı ama kız kardeşim söz konusu olunca öyle bir ders aldı ki, ömrü bundan yararlanmasına yetmedi, anlıyor musun?
The toilet had left its mark on my backside.
Tuvalet popomda izini bırakmıştı.
I made a mark like a sex on my night-shirt.
Geceliğime sekse benzeyen bir işaret yapmıştım.
But I will yet have the last laugh on Adama, mark my words.
Ama sonunda Adama'ya karşı gülen ben olacağım. Bu sözlerimi aklına yaz.
I've put my mark on you for ever and ever.
Sana ebedi işaretimi kazımışım.
At each of the places that I'd marked, he made his mark on the opposite side, indicating that my boundary was acceptable to him.
İşaretlediğim her yerin karşısına kendi işaretini bıraktı. Bu, sınırlarımı kabul ettiğini gösteriyordu.
She has my teeth mark on her left ankle.
Sol ayak bileğinde dişimin izi var.
There was a chalk mark on my desk.
Sıramın üzerinde tebeşirle yazılmış bir işaret vardı.
There was a chalk mark on my desk.
Sıramın üzerinde işaret vardı.
Harry, there's a white mark on my hand.
Harry, parmağımda yüzük izi var.
- On my mark.
- İşaretimle başlıyoruz.
[Woman On TV] IT'S NOT IN MY VOCABULARY, MARK. IT'S NOT THERE.
Bu, benim lügatimde yok Mark.
on my way 423
on my own 134
on my way home 17
on my terms 16
on my knees 31
on my birthday 34
on my back 22
on my face 19
on my side 16
on my desk 26
on my own 134
on my way home 17
on my terms 16
on my knees 31
on my birthday 34
on my back 22
on my face 19
on my side 16
on my desk 26
on my life 45
on my honor 27
on my way out 19
on my 37
on my word 25
on my command 56
on my go 16
on my count 157
on my signal 49
market 50
on my honor 27
on my way out 19
on my 37
on my word 25
on my command 56
on my go 16
on my count 157
on my signal 49
market 50
markie 16
mark me 22
marks the spot 30
mark my words 234
mark it 36
mark sloan 27
mark lilly 22
markl 19
markovsky 22
mark me 22
marks the spot 30
mark my words 234
mark it 36
mark sloan 27
mark lilly 22
markl 19
markovsky 22