On one tradutor Turco
58,622 parallel translation
But as with any cutting-edge work, funding is not easy to find, and yet, incredibly, I got the grant in the form of a considerable anonymous grant on one condition... the first recipient of my procedure... is you.
Ama tüm ileri teknoloji işlerde olduğu gibi finansmanı bulmak kolay değil, ama yine de inanılmaz olarak, bir bağış var tek bir şartla, prosedürümün ilk alıcısına büyük miktarda anonim olarak bağış yapılacak o da sensin.
- Hold on one second.
- Bir saniye bekle.
An emotion on one person can be... so troubled and on another... so beautiful.
Bir duygu anında insan çok sıkıntılı olabiliyor ve diğer anda da çok güzel.
In court once, waiting on one of my cases.
Mahkeme salonunda, davalarımdan biri için bekliyordun.
Don't pin your hopes on one guard.
Umudunu bir gardiyana bağlama.
He's got to be on one.
O araçlardan birinde olmalı.
Then again... these two put on one hell of a show!
Ama bir taraftan da bu ikisi iyi bir gösteri yaptı!
One of you will be replacing me on the Hang 5.
Biriniz Hang 5'teki yerimi alacak.
And this one shows a guy surfing on sand.
Burada da kumda sörf yapan bir adam var.
I had one of the best days of my life tripping on these bad boys at Legoland.
Legoland'de bunlardan yiyip en iyi günlerimden birini geçirmiştim.
There's no danger of me passing on my genes, no-one wants them.
Genlerimi aktarmanın bir sakıncası yok - zaten isteyen de yok.
Behind one of the pictures on the brick wall, there's a hole, and there's
Tuğla duvardaki fotoğraflarının birinin arkasında bir delik var...
I never met the zombie who did it, but one day I will, and he'll have to learn that there's a price to pay for zombie-on-zombie crime.
Bunu yapan zombiyi tanımıyorum ama bir gün tanıyacağım ve zombiler arası suç işlemenin bedelini ödemek zorunda kalacak.
Poor Ellen had to call us one time because her mother was writing her own bible on the walls.
Zavallı Ellen bir keresinde annesi duvara kendi incilini yazdığı için bizi aradı.
One in ten total health care dollars is spent on people with diabetes.
Her on dolarlık sağlık harcamasının bir doları diyabet hastalarına gidiyor.
But, even more shocking, on their Eat Healthy page, they actually encouraged eating Group One carcinogenic foods like processed turkey and canned meats.
Ama daha da şoke edeni, Sağlıklı Beslenme sayfalarında, işlenmiş hindi eti ve konserve et gibi birinci derece kanserojen yiyecekleri yemeyi ciddi ciddi desteklemiş olmalarıydı.
Yeah, I was calling because I was wondering why you all recommend people to eat processed meat on your website, which the World Health Organization has classified as a Group One carcinogen?
Evet, sizi aradım çünkü web sitenizde hepinizin neden insanları, Dünya Sağlık Örgütü tarafından birinci derece kanserojen olarak sınıflandırılan işlenmiş eti yemeye teşvik ettiğinizi merak etmiştim.
So, just on sheer volume, it's the number one source.
- TAVUK 85 MG Sırf miktarındaki fazlalık sebebiyle tavuk birinci kaynak.
This was just like the American Cancer Society encouraging eating Group One carcinogens on their site.
Amerikan Kalp Derneği Biftek Tarifleri Bu tıpkı Amerikan Kanser Derneğinde olduğu gibiydi, birinci derece kanserojenleri sitelerinde öneriyorlardı.
I, for one, know that I would want my daughter, my mother, me, I want to focus on not getting to that point.
Mesela ben kızım, annem veya kendim için tedavi noktasına gelmemeyi tercih ederim.
The one that's on the website.
Sitenizde yazılı olan.
Let's put this one on the bird.
Onu araca bindirin.
Let's put this one on the bird.
- Şunu araca bindirelim.
Internal on Alpha Zero One Zero.
Alpha Sıfır Bir Sıfır İçeride.
Nothing is easy on this one.
Bu sefer kolay olan bir şey yok.
One of those motion sensor devices you hang on trees, takes intermittent photos of prey.
Ağaçlara asılan hareket sensörlü araçlardan biri, avın aralıklarla fotoğrafını çekiyor.
They're the doctors on this one, not you.
Bu konuda doktor sen değilsin, onlar.
Although I think I need to see them on to know which one looks best.
Tabii hangisinin en iyisi olduğunu anlamam için üzerinde görmeliyim.
You ever consider you're the one on the boat?
Hiç o teknedekilerden biri olduğunu düşündün mü?
One second later, I'm holding his bloody knife, and it's his body on the ground.
Bir saniye sonra, onun bıçağı elimdeydi ve adam yerde yatıyordu.
From now on, there will be only one route over the border for our product... the chicken trucks.
An itibariyle, sınırdan öteye ürünleri taşımak için sadece bir rotamız olacak. Tavuk kamyonları.
On a scale of one to ten, how bad was that?
Birden ona puanlarsan ne kadar kötüydü?
If there's one man you don't want to get on the wrong side of, it's Whip.
Ters düşmek istemeyeceğin bir adam varsa o da Koz'dur
I want to take one out on the lake.
Göle açılmak istiyorum.
Like I said, your friend isn't the only one on a quest.
Dediğim gibi ruhani bir yolculuğa çıkan tek kişi arkadaşın değil.
What are the odds? The one room with cell reception happens to be filled with files on the Blood Drive.
Telefonun çektiği tek odanın Kanlı Yarış üzerine kayıtlarla dolu olmasının ihtimali ne kadar?
No one puts on a show like Julian Slink.
Kimse, Julian Slink kadar iyi bir iş çıkartamaz.
I can't believe we pulled one over on slink.
Slink'in arkasından iş çevirdiğimize inanmak güç.
Show me one unsullied thing on this septic tank of a planet.
Bu bok çukuru dünyada kirlenmemiş tek bir şey göster bana.
Oh, come on, just one good one, baby.
Hadi ama bebeğim senin de hoşuna gidecek.
Put him on the altar, and when he's dead, kill the short, silly one too.
Sunağa koyun şunu. O ölünce kısa ve aptal olanı da öldürün.
- Okay, there's no way for me to know what you're going through right now, but I need you to stay with me on this one, okay?
Şu an ne halde olduğunu tahmin bile edemem ama bu işte benimle olman gerek, tamam mı?
Gonna tie one on.
Sarhoş oluncaya kadar içeceğim.
On the one hand, he works for ContraCrime... the new breed of cop.
Bir yandan bakarsak Karşıt Suçlar Biriminde görevli yeni nesil bir polis.
You the only one on this line?
- Bu hatta senden başkası var mı?
One time, we were on a run and this guy's O2 regulator valve got stuck open.
Bir maden damarında çalışıyorduk ve bir adamın oksijen regülatör vanası açık kaldı.
Lizzie's been making me go to church and what not, and even though we didn't go as kids, I remember there was this one time, when I was coming home from school on Market Street.
Lizzie beni zorla kiliseye yolluyor falan filan ama çocukken dahi gitmesem bile unutamadığım bir tane var.
It wouldn't surprise me one bit if he were in on it.
O adamla birlikteyse de bir gram şaşırmam.
" Cops were on us one day, we ran.
"Polisler bir gün peşimizdeydiler, kaçtık."
There was no one out front to...
- Ön kısımda kimse yoktu.
If we don't do something, a den like that one is gonna be on every corner on every street in the world.
Harekete geçmezsek dünyadaki her caddenin her köşe başında öyle bir in olacak.
on one side 31
on one hand 57
on one condition 228
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
on one hand 57
on one condition 228
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one more minute 37
one step at a time 173
one moment 967
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one more minute 37
one step at a time 173
one moment 967
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142