English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / One and all

One and all tradutor Turco

10,256 parallel translation
Uriel and her beloved Apocrypha, the prophecies he gave Raphael, the scribblings on your body, tokens for one and all.
Uriel ve sevgilisi apokrifa, Kehanetleri Raphael'e verdi, Karalamalar onun vücüdunda, simgeler birimiz ve hepimiz için.
One summer, Valerie Went away to camp, and all Alex ate were mashed potatoes.
Bir yaz, Valerie kampa gittiğinde Alex bütün patatesleri yemişti.
And all this time, no one's heard anything from her?
Peki bunca zaman boyunca kimse ondan bir haber almamış mı?
Now maybe, and it was always a big maybe, we get into one, but no way we get into all of'em.
Ama belki ve her zaman da büyük bir belki olacak bir tanesine girebiliriz ama tamamına girmemizin imkânı yok.
Just let it all go for one joyous instant, and you might taste real life.
Sadece keyifli bir an için hepsinin gitmesine izin ver böylece gerçek yaşamı tadabilirsin.
IF I'M LOOKING JUST TO ONE PLACE, JUST PUT ALL THE FOCUS OVER THERE AND MAKE EVERYTHING ELSE AROUND ME JUST KIND OF A BLUR.
Eğer tek bir yere bakıyorsam, tüm dikkatimi oraya veririm ve etrafımdaki her şey karartıdan ibaret olur.
Okay, just stay put till they get the cuffs on you, and no one's gonna get hurt, all right?
Kelepçeleri takana kadar doğru dur. Kimsenin canı yanmasın.
It's just one too many and all the excitement.
Çok fazla heyecandan olan bir şey.
I wanted each and every one of them, but choosing one meant losing all the rest, and as I sat there, unable to decide, the figs began to wrinkle and go black.
Hepsini ayrı ayrı istiyordum ama birini seçmek ötekilerin hepsini kaybetmek demekti. Ve ben orada, karar veremeden otururken incirler buruşup kararmaya başlıyor ve birer birer ayaklarımın dibine düşüyorlardı. "
It goes up and down. It's not just, like, one number all the time.
Her zaman tek bir sayı olmaz.
And I'm gonna send'em your way, one-by-one, or all in a bunch.
Onları teker teker veya hepsini bir postalayacağım.
CRAIG'S ACTIONS OF GETTING INTO THE WATER, PADDLING OVER IT, AND GETTING OUT ALL HAPPEN ALONGSIDE ONE ANOTHER.
Craig'in suya girerken ki hareketleri,... ayaklarını suda oynatması ve dışarı çıkması hepsi diğer tarafta da oluyor.
They're wrong and they will put down that phone, and smile at the one they love, and... no-one will be the wiser... because the person to fear the most is the one to whom you gave all your trust.
Yanılırlar ve o telefonu kapatırlar. Ve kendi sevdiklerine gülümseyecekler. Ve hiç kimse daha akıllı olmayacak.
One glance into your past and she felt it all.
Geçmişine tek bakışıyla her şeyi hissederdi.
Doctor, between one heartbeat and the last is all the time I have.
Doktor, elimdeki tek zaman bir kalp atışımla son kalp atışım arasında.
I'm so, so sorry about all of it, but just keep your head down and we'll get through this.
Her şey için üzgünüm, ama başını öne eğersen bu durumu atlatırız.
And I'm betting Carlito probably told you he'd pay you all in one lump sum, huh?
Bahse girerim Carlito sana hepsini toptan para vereceğini söylemiştir.
There's only one way to put an end to all this Ash, and you know it.
Tüm bunlara son vermenin tek bir yolu var ve sen bunu biliyorsun Ash.
One false move, and I will Second Amendment your brains all over this truck.
Tek bir yanlış hareketinde, hiç acımam, pekmezini akıtırım bilesin.
One finger can't do much on its own, but put them all together, and you can smash.
Bir parmak tek başına çok şey başaramaz. Ama hepsi bir araya gelirse ezebilirsiniz.
Or you just get slowed down by one of them and then you have to deal with all of them?
Ya da bir tanesi seni yavaşlatır da sonra hepsiyle karşı karşıya kalırsan ne olacak?
All Caleb is is an athletic and energetic stand-in until the right one comes along.
Gerçeği gelene kadar Caleb atletik ve enerjik bir dublör.
I-I just knew him as two men... the father that I loved, who made me feel safe, and the bitter drunk that scared me so much that one night... all my life, I told myself that.
Onu iki adam olarak tanırdım. Beni güvende hissettiren çok sevdiğim babam ve beni çok korkutan sert bir sarhoş olarak. O gece...
Sir, with respect, when the people you trust the most are all on one side and you're the only one on the other what does that make you?
Efendim saygısızlık etmek istemem ama güvendiğiniz herkes bir tarafta siz başka taraftaysanız bu sizi ne yapar?
They hold on to you so... so tight that you can't breathe, and... - ♪ If I had all my yesterdays ♪ - and then there's only one way out.
Öyle sıkı yapışırlar ki nefes alamazsın ve sonra tek bir çıkış yolu vardır.
FBI, DEA, and Marines all gathered in one place, aided by copious amounts of alcohol.
FBI, Narkotik ve Piyadelerin hepsi bir yerde toplanmış ve sınırsız alkol tüketmişler. Beni yazın.
Like the Rama's army, let us all be one and united!
Haydi Rama'nın ordusu gibi birleşmiş ve tek olalım.
Like the Rama's army, let us all be one and united!
Haydi Rama'nın ordusu gibi tek ve birleşmiş olalım.
I know you think you're all high and mighty, last time I checked, there's only one Lord on this planet.
Azametli olduğunu düşünüyorsun biliyorum, en son baktığım da bu gezegende tek Rab vardı.
All that agony and pain buried underground concentrated in one sip.
Tüm o ıstırap ve acı yeraltına gömüldü ve tek bir yudumda yoğunlaştı.
When NASA wanted volunteers, I was first in line... and the first one through the portal... me and all the gear.
NASA gönüllü aradığında, sıraya ilk giren ben oldum. Geçitten ilk geçen bendim. Ben ve bütün eşyalar.
Maybe you can get one of those urban transport thugs to bring you home, what with "The Beast Rebellion" and all.
Şu taşımacı gangsterlardan birine kendini eve bıraktırabilirsin belki, "Yaratık İsyanı" ile birlikte.
All of this less than one week after Alicia goes to the same restaurant, and someone in the Bloom household searches the phrase, "Ways to dispose of a body."
Bir haftadan az bir süre sonra Alicia aynı restorana gider ve Bloom'un evindeki birisi bir cesetten kurtulmanın yolları aramasını yapar
And today, I am here with all of you to tell you that I am stepping forward.
Ve bugün burada hepinize benim öne çıktığımı söylemek için toplandık.
Okay, Mike. [Sighs] This is one of those times where we need to collect every drop of blood and make sure that it all belongs to master Chandler here.
Tamam. Mike. Bu. her bir damla kanı toplayıp kanın hepsinin buradaki Chandler Bey'e ait olduğuna emin olmamız gereken hallerden biri.
Nearly all had their cases approved by one judge, Tom Read, and then went on to future employment in one of those companies.
Neredeyse bütün başvuru dosyaları Yargıç Tom Read tarafından onaylanmış. Ve sonra bu şirketlerden birinin ileride açılacak pozisyonlarına baktım.
But the one thing I could say, through all the losses, through all the missed sports days, and the holidays and the late nights when my kids needed me and I was sweating to close a case, the one thing I could say was that it was worth it.
Ama bunca kaybın sonunda, tek söyleyebileceğim şey bütün kaçırdığım spor günlerinin ve tatillerin ve çocuklarımın bana ihtiyaç duyduğu ama benim bir davanın sonucuna çok yaklaşıp terlediğim uzun gecelerden sonra tek söyleyebileceğim şey ; buna değer.
Drop this matter, and no one ever knows you saw a therapist at all.
Davadan vazgeçin böylece kimse bir terapistle görüştüğünüz öğrenmesin.
All those death-defying scrapes, monsters, and a proper climax with a really big one at the end!
Bütün bu ölüme meydan okuyan yaralar, canavarlar, ve en yüksek mertebeye uygun bir şekilde koca bir final!
Looking at all the web sites for bars that licensed the fight, one has trivia night Thursdays and karaoke on Mondays and Tuesdays.
Dövüşün yayın iznine sahip barlar için tüm internet sitelerine bakıyordum. Birinde perşembeleri yarışma gecesi pazartesi ve salıları da karaoke var.
If Briggs is behind all of this, if he's the one who gave Gusti the red cell phone, then wouldn't he and Gusti know each other?
- Evet. Bütün bunların arkasında Briggs varsa, Ve Gusti'ye kırmızı cep telefonunu veren kişi oysa,
All a man needs is a sword and one good hand.
Bir erkeğin tek ihtiyacı, kılıç ve iyi bir eldir.
And in return, you bring the Dark One into the heart of my kingdom, endangering all who live here.
Karşılığında ise Karanlık Olan'ı krallığımın kalbine getirip herkesin hayatını tehlikeye attınız.
Oh and you're doing this because we are one and the same now, all dark ones, and we must destroy the threat to us.
Bunu yapacaksın çünkü ikimiz artık biriz. Bütün Karanlık Olanlar olarak tehditleri yok etmeliyiz.
Ah. All this power, and you don't even have the courage to answer one simple bloody question.
Bunca gücün var ama basit bir soruyu cevaplandıracak kadar bile cesaretin yok.
This Dark One, she has Excalibur, and she is going to destroy all light magic.
Excalibur Karanlık Olan'da ve bütün ışık sihrini yok edecek.
One drop of this, and all your subjects will live out the rest of their lives... as bears.
- Bunun bir damlasıyla bütün tebaan hayatlarının sonuna kadar ayı olarak kalacaklar.
But in the penalty phase, all that Slider's lawyer needs to do is get one person on the jury to decide that the dirtbag, you know, wasn't all there, and he's set for life.
Ceza faslında Kaypak'ın avukatına gereken tek şey jüri üyelerinden birini o şerefsizin sağlıklı düşünemediğine inandırmak. O zaman idam vermezler.
And between the hours of midnight and 4 : 00 A.M. last night, collating all the security footage from the neighborhood, we can find only one car driving up and down the road leading to the residence.
Mahalleden dün gece 12 : 00 ile 4 : 00 arasında çekilmiş tüm güvenlik görüntülerini topladık. Eve giden yolda gidip gelen sadece tek bir araba bulduk.
One kiss and you'll flee most all you can see.
Tek bir öpücük verip, sonra kaçacaksınız... Bunu çoğunuz görebilirsiniz...
His prophecy is fulfilled. You will all fall... One by friend, one by foe, and one by family.
Kehanet tamamen hepinizin öleceğini gösteriyor.Biri arkadaş... biri düşman ve biriniz de aileden biri tarafından...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]