One down tradutor Turco
10,244 parallel translation
- Yeah. - One down, four to go.
- Biri gitti, dördü kaldı.
Sir, we've got one down.
- Efendim, yerde yatan biri var.
The one down the street?
Sokakta gördüğümüzü de.
So, that's another one down.
Böylece biri daha gitti.
So... guess it's one down.
Ve... sanırım bir tanesi eksilmiş.
What do you mean "one down?"
Bir tanesi eksilmiş ne demek?
I thought about all that had gone down in the last 24 hours, and my mind kept coming back to one thing.
Son 24 saatte her şey yoluna girer diye düşünüyordum, Ama aklım tek bir şeye takılıyordu.
It goes up and down. It's not just, like, one number all the time.
Her zaman tek bir sayı olmaz.
Look, the guns were down, and he was the one who got them firing.
Bak, silahlar inmiş. Onları ateşleyen de oydu.
Sure, there are grays, but when you come right down to it, at its core, beneath every choice, there's either a one or a zero.
Elbette, gri noktalar var ama işin özüne indiğinde, sadedine geldiğinde her tercihin arkasında, ya 1 ya 0 vardır.
If we let our guard down for one minute, who knows what kind of trouble our kids might get into?
Gardımızı bir dakika düşürürsek çocuklarımız kim bilir ne tür belalara girerler?
And one day watch them take down their first Corythosaurus with just their bare claws and their fangs.
Bir gün gençleri ve sivri dişleri ile hayatlarının ilk Corythosaurus'unu alt ettiklerini seyredeceğim.
One, two, three, down.
Bir, iki, üç, yatır.
I hunted down the man who killed my mother, but in doing so, I opened up our world to new threats, and I am the only one fast enough to stop them.
Annemi öldüren adamı yakaladım. Ama bunu yapınca, dünyamızı yeni tehditlere karşı açık hale getirdim. Bu tehditleri engelleyebilecek kadar hızlı tek kişi ise benim.
They're wrong and they will put down that phone, and smile at the one they love, and... no-one will be the wiser... because the person to fear the most is the one to whom you gave all your trust.
Yanılırlar ve o telefonu kapatırlar. Ve kendi sevdiklerine gülümseyecekler. Ve hiç kimse daha akıllı olmayacak.
I saw that one coming. ♪ I'm coming down from your supply ♪
- Onun geldiğini gördüm.
And tomorrow, we need you, and I mean every one of you, to join my diner family at that public hearing down at the Brooklyn Courthouse and we are going to tell them they can keep their stinking buyout money.
Yarın hepinize ihtiyacımız var,... herbiriniz,... Brooklyn Mahkemesi'ndeki duruşmaya katılın ki,... onlara "Gidin ve paralarınızı başka yerlere harcayın." diyebilelim.
That one's quite important. Write it down.
Bu aslında önemli bir nokta.
I'm so, so sorry about all of it, but just keep your head down and we'll get through this.
Her şey için üzgünüm, ama başını öne eğersen bu durumu atlatırız.
I know there's more of you out there, but you'd best believe that me and my team will not rest until we take every last one of you sons of bitches down.
Dışarıda senin gibiler olduğunu biliyorum, ama emin ol senin gibi heriflerin hepsini içeri tıkmadıkça ekibim ve ben rahat etmeyeceğiz.
the one that's down.
Aşağıdakini diyorum.
Maybe put me down for one refill?
Belki bir tane yedek verebilirsiniz?
Down one path, I'm Charlie DeMarco, federal agent.
Çünkü bir tarafta federal ajan Charlie DeMarco var.
Or you just get slowed down by one of them and then you have to deal with all of them?
Ya da bir tanesi seni yavaşlatır da sonra hepsiyle karşı karşıya kalırsan ne olacak?
Isn't it weird that that whole time down by the pool... the one person that I could not keep my eyes off of... was Colton?
Sence de garip değil mi? Havuzda bulunduğumuz bütün zaman boyunca gözlerimi alamadığım tek insan... Colton'dı.
Do one thing.. go stop them, the count will come down.
Bir şey yap ve git onları durdur, o zaman saymayı bırakacağım.
I also narrowed down the number of prisons I might be sent to if the DA convicts me of felonious assault. Each one of them, I'm happy to report, has a recovery program, so I shan't want for meetings.
Ayrıca eğer bölge savcısı bana saldırıdan hüküm giydirirse beni yollayacakları hapishanelerin listesini yaptım mutlulukla söylüyorum ki hepsinde iyileşme programı var yani grup toplantılarına gerek olmayacak
I'm worried that if you keep going the way that you're going, you're going to put one of them down permanently.
Böyle yapmaya devam edersen birini öldüreceksin, ondan endişeleniyorum.
Sometimes the best plan is the one you burn down.
Bazen en iyi plan yakıp kül ettiğin plandır.
No one dies taking this guy down.
Kimse bu adamı indireyim derken ölmeyecek.
Well, no, not Mr. Tagomi personally, but one of the girls said I should ask since I was down here.
Aslında hayır, Bay Tagomi kendisi istemedi fakat kızlardan biri inmişken sormamı istedi.
This one here and other surviving stones like it have been passed down for 100 generations.
Bu ve bunun gibi hayatta kalan taşlar yüz nesildir, nesilden nesile geçiyor.
You dressed me down and implied that I was clinically insane for suggesting that you were screwing the president.
Başkanla olduğunu öne sürdüğüm için benim tescilli bir deli olduğumu ima etmiş ve beni azarlamıştın.
It speaks volumes, but I can narrow it down to just one word...
Yığınla şey söylüyor, fakat ben tek bir kelimeye indirebilirim...
Several serious whacks to the torso, but it's the one that smashed through the back of the skull that shut him down.
Göğüs bölgesinde birkaç ciddi darbe var ama işini bitiren darbe, kafatasının arkasını parçalayan olmuş.
I'm afraid one of us is gonna have to dig down deep and find the courage to see what happens when we step over that line.
Korkarım ki içimizden birisi her şeyi göze alıp çizgiyi geçtiğimizde ne olacağını öğrenmemiz için cesaretini toplamalı.
I liked your walls. I liked being the one to break them down.
O duvarları yıkan kişi olmayı seviyordum.
And between the hours of midnight and 4 : 00 A.M. last night, collating all the security footage from the neighborhood, we can find only one car driving up and down the road leading to the residence.
Mahalleden dün gece 12 : 00 ile 4 : 00 arasında çekilmiş tüm güvenlik görüntülerini topladık. Eve giden yolda gidip gelen sadece tek bir araba bulduk.
Now the one time she does, I just can't let her down.
Şimdi ilk istediği şeyde onu yüzüstü bırakamam.
We got men down, suspect on the loose, transpo bay one.
Bir şüpheli kayıp ve ölenler var. Aktarım merkezi duyuyor musunuz? Anlaşıldı.
Jessica, no one turns down partner.
Jessica, bu teklifi kimse reddetmez. Şimdi öyle olacak ama.
What do you think is gonna happen when word gets out that I was offered the one thing that every associate dreams of, and I turned it down?
Sence her yardımcının hayalini kurduğu ortaklığı reddettiğim duyulduğunda insanlar ne düşünecek? Hiçbir şey olmayacak.
Well... I've never been one to turn down a snack.
Ben asla atıştırmalığı reddeden biri olmadım.
Deep down, there is no one more competitive than Riley.
Derinlerde, Riley'den daha hırslı biri yoktur.
If any shit happen today, I ain't gonna be the one going down.
Eğer bugün bir şey olursa ölen ben olmayacağım.
Why don't you, uh, find a button on one of those keyboards and lay down some kind of beat?
Klavyedeki tuşlara bir bak da bize bir ritim ver.
Now, one of us is gonna have to go down there.
Şimdi içimizden biri oraya inmek zorunda.
I hunted down the man who killed my mother, but in doing so, I opened up our world to new threats, and I am the only one fast enough to stop them.
Annemi öldüren kişiyi yakaladım ama bunu yaparken, dünyamız için yeni tehditler başlattım. Ve bunu durdurabilecek kadar hızlı olan tek kişi benim.
But a dog should not be put down over one bite.
Ama bir köpek bir kere ısırdı diye öldürülmemeli.
Imagine a spot where no harm could come to her, where, in fact, no one could possibly even track her down. Rest assured, Rebekah is perfectly fine... at the bottom of the ocean. Yes.
Kimsenin ona zarar veremeyeceği bir yeri hayal edin... hatta kimsenin onun izini bulmasının imkanı bile olmadığı bir yeri.
That was one of the shower curtains I ripped down.
Duş perdelerinden birini de o zaman yırtmıştım.
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23