Poor fellow tradutor Turco
309 parallel translation
If you can, help this poor fellow to find a job and earn his living.
Eğer mümkünse bu yoksul arkadaşa bir iş... bulabilmesi ve hayatını kazanabilmesi için yardım et.
Help this poor fellow to find a job and earn his living.
Şu zavallı adama hayatını Kazanacak bir iş bulması için yardım et.
Poor fellow.
Zavallıcık.
The poor fellow even visited you on the day of his death.
Zavallı, üstelik öldüğü gün sizi ziyaret etmiş.
Poor fellow.
Zavallı adam.
The poor fellow may be hungry.
Zavallı dostum acıkmış olmalı.
Oh, you mean, my servant, poor fellow.
Uşağımı kastediyorsunuz, zavallı adam.
Poor fellow, he can't help the way he looks.
Zavallı adam. Görünümü konusunda yapacağı bir şey yok.
The poor fellow means nothing.
Siz o zavallı adama aldırmayın.
- Poor fellow!
- Zavallı adam!
Look at the poor fellow.
Şu zavallıya bakın bir.
Poor fellow's taken with a dizzy spell.
Zavallının aniden başı döndü.
The poor fellow broke his leg trying to drag our boat through the surf.
Zavallı adam kayığı, dalgadan faydalanmak için sürüklediğinde bacağını kırdı.
Poor fellow hasn't had anything to eat.
Zavallı adam daha hiçbir şey yemedi.
Oh, you poor fellow, I know just how you feel.
Zavallı dostum, nasıl hissettiğini gayet iyi anlıyorum.
Poor fellow.
Yakala!
You poor fellow!
Seni zavallı adamcağız!
When we move in, oh, poor fellow
Oraya girdiğimizde, vah zavallılar
Poor fellow I'm afraid that he'll never... never get used to the climate over there.
Zavallı adam korkarım asla... asla oranın havasına alışamayacak.
- and help that poor fellow to bed.
- ve bu sefil adamı yatağa yatırmaya yardım et.
Mm, poor fellow.
Zavallı çocuğum!
Poor fellow was in a bad state.
Zavallı kötü bir haldeydi.
You could always give that poor fellow in there a ticket for parking overtime.
İçerideki zavallıya yanlış park etmekten ceza kesebilirsin.
You know he is, Robert, nobody knows it better than you do, poor fellow.
Onu tanırsın, Robert, zavallı dostunu senden daha iyi kimse tanımaz.
Why, poor fellow?
Neden ölsün ki zavallı?
He had taken refuge in Capri where he was constantly being watched by the police practically interned, poor fellow.
Capri'de mülteciymiş polis tarafından izleniyormuş göz hapsindeymiş, zavallı adam.
He's a night watchman, poor fellow!
Bir gece bekçisi o, zavallı adam!
Poor fellow!
Zavallı adam!
Poor fellow.
Vah zavallı.
Poor fellow!
Zavallı!
Poor fellow.
Zavallı herif.
Poor fellow went dead white.
Zavallı adamın yüzü hayalet görmüş gibiydi.
They saw this poor fellow whispering to you, and then they saw you write something down.
Bu zavallı adamın size bir şeyler fısıldadığını gördüler ve ardından sizin bir şeyler yazıdığınızı.
Only the poor fellow's dead, and as an old friend... I'm trying to help clear up his affairs.
Ne yazık ki öldü ve ben de eski bir dostu olarak, hesaplarını temizlemeye yardımcı olmak istiyorum.
The poor fellow, the blood rushed out of his face... and I thought he'd keel over in the horse trough.
Zavallı adamın yüzü sapsarı kesildi az daha su yalağına yığılıp kalacak sandım.
- Is there a cart for this poor fellow?
- Bu zavallı için arabada yer var mı?
Oscar, poor fellow.
Oscar, zavallı adam.
Do as the poor fellow wants ;
Zavalı adamın dediğini yap.
Poor old fellow.
Zavallı.
Poor little fellow.
Zavallı ufaklık.
A poor little fellow that never meant nobody no harm.
O zavallı kimseyi incitmek istemedi.
Poor little fellow.
Zavallı dostum.
The poor little fellow. Grab it!
Zavallı küçük dostum.
- Poor fellow.
- Zavallı adam.
Oh poor little fellow.
Zavallı küçük şey.
We don't know what you've done but we wouldn't have you starve for it, poor miserable fellow creature, would us, Pip?
Suçunu bilmiyoruz ama... bu yüzden açlıktan ölmene göz yumamayız, değil mi Pip?
Poor little fellow. He's hurt himself.
Zavallıcık, canını yakmış.
He was a country boy who thought even a poor man can be governor... if his fellow citizens find he's got the stuff for the job.
Yurttaşları onu göreve uygun bulursa, fakir bir adamın bile vali olacağını düşünen bir köylüydü o.
Accumulating wealth and gobbling up the little fellow, like this morning when you snatched the Acme Lumber Company from some poor little Joe who spent his lifetime building it up.
Varlığını arttırmak ve küçük balıkları yutmak. Bu sabah Acme Kereste Şirketi'ni orayı kurmak için hayatını veren zavallı bir adamdan alman gibi.
Poor dishevelled fellow lt wasn't your lucky day.
Zavallı darmadağınık oldu. Şanslı günün değilmiş. Takma kafana.
A man's got to keep a little pride... and he doesn't earn much playing the concertina, poor little fellow, so... I allow him to blackmail me.
Adam dediğinde biraz gurur olmalı... o ise konçertina çalmaktan başka birşey öğrenmedi, zavallı şey... ben de bana şantaj yapmasına izin verdim.
fellows 227
fellow 75
fellow citizens 25
poor things 42
poor me 46
poor baby 151
poor girl 198
poor you 95
poor little thing 54
poor bastard 71
fellow 75
fellow citizens 25
poor things 42
poor me 46
poor baby 151
poor girl 198
poor you 95
poor little thing 54
poor bastard 71
poor guy 284
poor little girl 16
poor little guy 27
poor thing 558
poor darling 44
poor fool 28
poor man 126
poor love 17
poor soul 53
poor chap 37
poor little girl 16
poor little guy 27
poor thing 558
poor darling 44
poor fool 28
poor man 126
poor love 17
poor soul 53
poor chap 37
poor people 29
poor child 59
poor souls 24
poor boy 107
poor creature 19
poor kid 169
poor dear 42
poor lady 18
poor woman 82
poor sod 25
poor child 59
poor souls 24
poor boy 107
poor creature 19
poor kid 169
poor dear 42
poor lady 18
poor woman 82
poor sod 25