English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ P ] / Put these on

Put these on tradutor Turco

1,142 parallel translation
Put these on...
Bunları kullan.
- You put these on.
- Sen bunları tak.
Let's just put these on.
Tak bakalım şunu ahbap.
- Can you put these on, please?
- Şunları giyinir misin lütfen?
Put these on.
Bunları giyin.
- Okay, put these on him, baby. - Okay.
Tamam, bunları ona tak, bebek.
Put these on there too, okay?
Bunları da ekleyin, tamam mı?
- Put these on.
- Tak şunları.
Put these on or start eating that trash can.
Ya şunu takarsın ya da sana şu çöpü yalatırım.
Here, put these on.
Bunları giy.
Put these on.
Kulaklığı tak!
Here, put these on.
İşte, bunu üzerine koy!
I'll put these on the boiler.
Bunları kaynatıcıya koyacağım.
Pal, when the ship comes in... could you put these on board?
Hey dostum gemi geldiğinde bunları yükleyebilir misin?
Put these on and it will shield your eyes...
Bunu takarsan gözlerine siper olur ve...
I'm not gonna put these on.
Bunları takmayacağım.
- Here. Put these on.
- Al şunları giy.
Whose dog it was that kept crapping in front of the house, she put their name on a little flag and stuck it in the center of the pile. These are not things grownups do.
Bunlar yetişkinlerin yapacağı şeyler değil.
Like when Cagney Lacey got dumped... and all these people wrote in and they put it back on TV?
Cagney Lacey kaldırıldığında insanlar mektup yazmıştı ve tekrar yayına koymuşlardı.
Could you put a dollar amount on all these hardships?
Bu güçlükler karşısında ne kadar paranız gitti?
These guys put out cigarettes on your tits.
Bu herifler sizin üzerinizde sigara söndürdüler.
What I'd like to do first is put these gloves on you.
İşe şu eldivenlerle başlayalım.
I would like to take the woman of my life... in my arms. I would like to put a kiss on these lips.
Hayatımın kadınını kollarımın arasına... sıkıca alıp.... o narin dudaklarına... bir öpücük vermek
We ought to put motors on these things.
Bu şeylere motor takmak şart.
We usually clean these rooms up almost every day but Mr. Spenser put "Do Not Disturb" on the door.
Odaları hemen hemen her gün temizleriz ama Bay Spenser "Rahatsız Etmeyiniz" kartını asmıştı.
I put these glasses on a rock, you know what jumps into people's minds?
Gözlüğü bir kayanın üstüne koyarsam insanlar hemen ne düşünür, bilir misin?
Take them nasty skivvies off, put these jeans on.
O iğrenç külodu çıkar, şu kotu giy.
Where do I put these on?
Hemen giy şunu!
Everybody look for one of these.. And put on bandages. We're wounded.
Herkes kendine böyle bir yaşam bileti bulsun ve bir bandaj sarsın.
Dad, Niles, put your names on these stickers and place them on the objects you would like bequeathed to you.
Baba, Niles isimlerinizi bu kağıtlara yazın ve size bırakmamı istediğiniz herhangi eşyanın üzerine yapıştırın.
Well, they make all us employees put on these costumes like some woman's gonna say, " Gee, I wasn't gonna- -
Bütün çalışanlara bu kostümleri giydiriyorlar. Sanki kadının biri çıkıp şöyle diyecek :
Like, the way I'm talking now, I'd put exclamation points on the ends all of these sentences! On this one!
Mesela şu anda kullandığım her cümlenin sonuna ünlem işareti koyardım!
They ought to put a warning on these, like with cigarettes.
Bu şeylerin üzerine bir uyarı koymalılar, sigaralardaki gibi.
They're gonna widen this road and take a big chunk of land out of that side with all these trees... and put 12 dream homes back in there.
Bu yolu genişletecekler ve o ağaçların da olduğu kocaman alanı sökecekler. On iki tane daha hayallerdeki evlerden koyacaklar.
But he put these pasties on her tits... and then started drawing these weird, psychotic characters in the background.
Ama göğüs uçlarını kapatmıştı ve arka planda tuhaf ve psikotik karakterler çizmeye başladı.
You put my logo on these boots?
Bu çizmelere benim logomu basmışsınız.
I'll be able to put a price on these routes within two weeks and I feel that there is significant potential in all of them.
Bu seferler için iki hafta içinde fiyat belirlerim ve bunların hepsinde büyük bir potansiyel görüyorum.
Here, put these gloves on.
Bu eldivenleri tak.
If these kids aren't afraid to put their hearts on the page... why should we be afraid of them?
Bu çocuklar kalplerinden geçeni yazmaktan korkmuyorsa..... biz neden onlardan korkmalıyız?
These are the garlands which we gave her to put on her sons picture.
Bu çelenkleri oğullarının resimlerinin üzerine koysun diye vermiştik.
So I put the blame on these two.
O zaman suçu onların üstüne atalım.
It would be better if they put sleeves on these damn bullet-proof vests.
Şu lanet olası kurşun geçirmez yeleklere kol taksalardı fena olmazdı.
- You gotta put on one of these.
- Bunları giymeniz gerekiyor.
And I'll put these dogs on their knees within a month.
Bu köpeklere diz çoktüreyim.
You sucked on these and then put them on the plate?
Emip sonra tabağa mı koydun?
Here, put these glasses on.
Bunları takıver.
We've got to find a way to put these lights back on. It's too late.
- Işıkları yakmanın bir yolunu bulmalıyız.
Look at these cute little doilies they put everything on.
Şu her şeyin altına koydukları sevimli kâğıt dantelli pasta altlıklarına da bak.
These people depend on me. They put their lives in my hands.
Bu insanlar bana bağlı, hayatlarını ellerime veriyorlar.
An earnest conjuration from the king as England was his faithful tributary as love between them like the palm might flourish as peace should still her wheaten garland wear and stand a comma'tween their amities and many such like as-es of great charge that on the view and know of these contents without debatement further more or less he should those bearers put to sudden death.
- Lütfen efendim. - Kralın, İngiltere kralının önemli ricası. Bize haraç ödeyerek sadık bir ülke olarak aramızdaki sevgi, palmiye misali serpilsin diye barışı buğday başağında, çelenge hep taşısın diye ve dostluklar arasında bir gül geçsin diye ve benzeri pek çok ağırlıklı nedenle yukarıda belirtilen hususları dikkate alarak herhangi bir gecikmeye yer vermeksizin bu belgeyi taşıyanların derhal canını alması, tövbe ve nedamet fırsatı verilmemesi rica olunur.
Look, Nate, you haven't sat till you've put your ass on one of these homemade willow chairs, okay?
Şimdi dinle, Nate. Bu sandalyelere oturmadan... asla rahat oturabildiğini söyleyemezsin, tamam mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]