Roundabout tradutor Turco
237 parallel translation
And so a torturous, roundabout refugee trail sprang up.
Göçmen kafileleri ıstırap içinde, dolambaçlı yollardan ilerliyorlardı.
It's kind of a roundabout way to go at it, but let's try it.
Karmaşık bir gidiş yolu fakat hadi bunu deneyelim.
Well, yes, in a roundabout way, I guess I did. I guess I did.
Şey, evet, laf olsun diye sanırım söylemiştim. Galiba.
You'll go straight to bed, without a ride on the roundabout.
Dikkatli olmanı söylemiştim. Aksi halde Belediye Başkanını göremezsin.
Few can manage that. The roundabout will help.
Şimdi de atlıkarıncayı çalıştıralım ve o dönerken iki harekette bin.
Well, it certainly is a roundabout way to do it.
Bunu çok dolaylı bir şekilde yaptın.
What would you say if we could get you there, but by a roundabout route, a cruise of three or four months through the South Seas?
Ya sizi oraya, dolambaçlı bir yoldan götürebileceğimizi söylersem? Güney denizlerinde geçecek, 3 ya da 4 aylık bir yolculukla?
- Sort of like "roundabout".
- "Dolambaçlı" gibi bir şey.
Quite a roundabout route.
Pek dolambaçlı bir yolmuş.
He was going a roundabout route to confuse the enemy.
Düşmanı şaşırtmak için dolambaçlı bir yoldan gidiyordu.
And 70 roundabout.
Dolambaçlı 70.
I have in a sort of a roundabout wa- -
Dolambaçlı yoldan biraz konuşmaya çalış...
- Looking for the mail room? - In a roundabout way.
- Posta odasını mı aradın?
It seems to be that, perhaps out of an excess of caution, my colleagues keep asking you indirect questions to which you can only reply in a roundabout way.
Hissediyorum ki meslekdaşlarım aşırı dikkat göstererek dolaylı sorular sorup duruyorlar siz de onları ancak dolaylı yanıtlayabiliyorsunuz.
To brighten her up, I'm taking her a roundabout way.
Neşelensin diye uzun yoldan götürüyorum.
Sounds like very roundabout sarcasm.
Kulağa imalı ve iğneleyici bir söz gibi geliyor.
You obey orders in a roundabout way.
Emirleri uygulama şekliniz çok sıra dışı.
They took away the roundabout and swings
Atlıkarınca ile salıncakları götürdüler.
Why would such an easy girl waste time going after me in such a roundabout way, when my rashness had left her a direct route?
Böylesine basit bir kız benim aceleci tavrım ona doğrudan bir yol açmasına rağmen niçin böylesine dolambaçlı bir yol izliyordu?
We just took a roundabout path.
Sadece olduğumuz yerde dönüp durduk.
Well, we have in the studio tonight A man who says things in a very roundabout way. Isn't that so, mr. pudifoot?
Bu akşam stüdyomuzda her şeyi çok uzun uzadıya söyleyen bir adam var.
Have you always said things In a very roundabout way? Yes.
Her zaman her şeyi çok uzun uzadıya mı söylediniz?
To say things in a very roundabout way Your last two answers have had very little Of the discursive quality about them.
Fark etmeden edemedim her şeyi uzun uzadıya söylediğini iddia eden biri için son iki cevabınızda bu lafı uzatan özellikten çok az vardı.
Ah, now you're beginning to talk... You're beginning to talk in a roundabout way.
Şimdi uzun uzadıya konuşmaya başladınız işte.
You go home a roundabout way, okay?
Eve dolambaçlı yoldan git, tamam mı?
In a roundabout way.
Dolambaçlı bir yoldan.
"Hop in! I can take you as far as Basingstoke roundabout"?
"Atlayın, sizi Basingstoke tarafına kadar bırakabilirim", dediğini mi söylüyorsun?
Well, the thumb's a sub-etha device, and the roundabout's at Barnard's Star, but that's more or less right.
Baş parmak, bir galaktik alet, ve Barnard yıldızı civarına gidiyoruz, ama yaklaştın.
In a roundabout sort of way.
Dolaylı bir şekilde.
And good for the country ln a roundabout way
Bu ülke için ve diğer şeyler için çok önemli
We find out how he really feels about us, but in a roundabout way.
Bizim hakkımızda ne düşündüğünü öğrenebiliriz, Bu çevre içerisinde..
And this Reese fella, he in a roundabout way, gave me your father's name.
Reese... dolaylı olarak bana babanızın adını verdi.
Get to the roundabout and circle it.
Döner kavşağa gir ve dönedur.
Dougal, there's a roundabout! Just keep driving round!
Dougal ileride döner kavşak var, dönmeye devam et!
Let's go to the roundabout and think of something there.
Döner kavşağa gidelim, belki aklımıza bir şey gelir.
A roundabout?
Yoksa bir döner kavşak mı?
A roundabout.
Bir döner kavşak.
Computer voice : "Straight ahead toward the roundabout."
"Göbeğe dosdoğru devam edin."
Around the roundabout the ragged rascal ran.
( burda bir tekerleme söylüyor )
Even if I have to go roundabout ways.
Dolambaçlı yollardan gitmek zorunda kalsam bile...
But we were told in a roundabout sort of way that you might be able to help us.
Belki bize yardım edebilirsin ki dolambaçlı bir yoldan bile olsa.
Well, that's just my roundabout way of saying, "Don't panic."
Bu benim dolaylı yoldan panik olma deme şeklim.
The matter is you've been circling the roundabout non-stop.
- Bir süredir göbeğin etrafında dönüp duruyorsunuz bayan.
Just before you get to mini roundabout.
Küçük göbeğe gelmeden hemen önce.
The one on the roundabout down by the- -
- Hani dönemecin olduğu yerde.
Well kids, as of tomorrow we'll all go for a roundabout!
Hadi çocuklar, yarın hepimiz atlı karıncaya binmeye gideceğiz!
Roundabout, Archie, if you wanna know about a murder, just say so.
Hayır, buraya gel. Orrie aradı.
Anyway, he was driving past Friar's Copse yesterday, roundabout the time Daniel was attacked.
Neyse, dün Daniel'ın saldırıya uğradığı sıralarda Friar's Copse'tan geçiyormuş.
So I guess this is just my roundabout way of saying... that it is women who are, in fact, the most desirable form.
Lafı dönüp dolaştırıp demek istediğim şey... aslında, en arzulanan beden, kadın bedenidir.
I want to go on the roundabout!
Gelmekle çok iyi ettiniz.
- Oh! The Roundabout.
Roundabout'ta.
round 345
rounds 108
round two 85
round and round 32
round one 31
round here 31
round them up 21
rounded 19
round the back 32
rounds 108
round two 85
round and round 32
round one 31
round here 31
round them up 21
rounded 19
round the back 32