See how you're doing tradutor Turco
263 parallel translation
Thought we'd stop by and see how you're doing at the police academy.
Uğrayıp polis akademisinde nasıl olduğunu soralım dedik.
I'll look in and see how you're doing in 1 5 minutes.
15 dakika sonra gelip nasıl olduğunuza bakacağım.
Since you weren't at Ana'l's's anymore, I thought I'd pay you a visit, see how you're doing.
Daha fazla Anais'te olmayacağına göre... düşündüm ki seni bir ziyaret edip... neler yapıyorsun diye bakabilirim.
Let's see how you're doing.
Nasıl yaptığınıza bakalım.
Well, I'm going to drop in on you from time to time, see how you're doing.
Oh, Frank.
Just checking in to say hello, see how you're doing and give you our flight information.
Bir merhaba diyeyim, hatırını sorayım dedim. Sana uçuş bilgilerimizi de vereyim.
I dropped in to see how you're doing.
Herkesin nasıl olduğuna bakmak için uğrayayım dedim.
I just stopped by to see how you're doing.
Sadece nasıl olduğunu görmek için uğradım.
HE CAN LOOK YOU IN THE EYE AND SEE HOW YOU'RE DOING.
Gözlerine bakıp ne olacağını bilir.
Let's see how you're doing.
NasıI yaptığınabakalım.
No, I came by to see how you're doing, good old Feck.
Hayır, buraya eski dostum Feck'in nasıl olduğunu görmeye geldim.
I thought I'd come by and see how you're doing.
Gelip nasılsın göreyim dedim.
WE'RE GONNA ASK YOU A FEW QUESTIONS, CHECK A FEW THINGS... TO SEE HOW YOU'RE DOING AFTER YOUR SEIZURE YESTERDAY.
Sana birkaç soru soracağız... birkaç şeye bakacağız... geçirdiğin krizden sonra ne durumdasın göreceğiz.
"Come back in a couple of weeks. Let me see how you're doing."
"Birkaç hafta sonra gel ne durumdasın bir görelim."
I was just calling to see how you're doing.
Bak, nasıl olduğuna bakmak için aramıştım.
- I came to see how you're doing.
Nasıl olduğuna bakmaya geldim.
Many men find it extra hot to make eye contact at this point, so he can see how much you love what you're doing.
Birçok erkek eylem sırasında gözgöze gelmeyi tahrik edici bulur, böylece yaptığınız şeyi sevgiyle yaptığınızı görebilir.
I came to see how you're doing.
Nasıl olduğunu görmeye geldim.
I'll look in on you, see how you're doing.
Durumunun ne alemde olduğunu kontrol ederim.
Nothing, just calling to see how you're doing.
Hiç, yalnızca nasıl olduğunu sormak için aradım.
I'll be along later to see how you're doing.
Neler yaptığına bakmak için gelirim.
I just came by to see how you're doing.
NasıI olduğunu görmeye geldim.
We'll try an hour. See how you're doing.
Bir saat deneyip bir görelim.
I wanted to see how you're doing.
Neler yaptığını görmek istedim.
Thought I'd stop in and see how you're doing.
Uğrayıp nasıl olduğuna bakmak istedim.
Even if I can't dance, I can see how you're doing.
Dans edemesem bile, nasıl dans ettiğinizi seyredebilirim.
Just calling to see how you're doing.
Neler yaptığınızı sormak için aradım.
I'm just calling to see how you're doing.
Nasıl gidiyor diye aradım.
I... just came by to see how you're doing.
Ben.. napıyorsun diye şöyle bir uğramıştım.
To see how you're doing.
Nasıl olduğunu görmeye.
Just thought I'd come by and see how you're doing.
Gelip bir hatırını sorayım dedim.
I'll stop by later to see how you're doing.
Daha sonra uğrar nasıl olduğuna bakarım.
Father Rousell dropped by to see how you're doing.
Peder Roussell hatrımızı sormak için geldi.
Hey, Cordy, It's Aura, I just wanted to check in see how you're doing and everything,
Hey Cordy, ben Aura. Sadece seni kontrol etmek için aradım. Neler yapıyorsun?
Checking in to see how you're doing.
Nasılsın diye sormak istemiştim.
I just wanted to check in and see how you're doing.
Nasılsın diye bir sorayım dedim.
I'm just calling to see how you're doing.
Öylesine, nasılsın diye aradım.
That's okay, I just came by to see how you're doing.
Tamam, sorun yok, ben sadece senin nasıl olduğunu görmeye geldim.
- Just came by to see how you're doing.
- Sadece nasıl olduğunu görmeye geldim.
- Just to see how you're doing?
- Nasıl olduğunuzu görmek için?
Not much. I just wanted to see how you're doing.
Sadece nasıl olduğunu görmek istiyorum.
I think if you had been gone on a trip... I could make two minutes for you... to listen to what happened, and see how you're doing.
Sanırım 4 günlük bir seyahate çıksaydın neler yaptığını dinlemek için... iki dakika ayırırdım, nasıl olduğuna bakardım.
So a case manager's gonna phone you tomorrow, see how you're doing.
Yarın seni bir sorumlu arayıp nasıl olduğunu soracak.
I'll come in every once in a while to see how you're doing.
Ara sıra gelip nasıl olduğunuza bakacağım.
And I just figured I'd see how you're doing.
Ne yapıyorsun bir bakayım dedim.
I just wanted to stop by and say hey... see how you're doing.
Sadece hâlini hatrını sormak... için uğradım.
Well, I'll call you in the morning and see how you're doing.
Sabah nasıl olduğunu sormak için ararım.
Well, let's see how you're doing.
- Bakalım, neler yapıyorsun.
I just came to check up on you, see how you're doing.
Sadece ne var ne yok diye sana bakmaya gelmiştim.
I just came by to see how you're doing.
Nasıl olduğunu görmek için uğradım.
I was out for a walk, thought I'd stop in and see how you're doing.
Biraz yürüyüşe çıkacaktım, gelip nasıl olduğuna bakayım dedim.
see how it goes 39
see how it feels 23
see how you feel 17
see how that works 17
see how easy that was 27
how you're doing 25
you're doing great 645
you're doing well 68
you're doing a good job 31
you're doing a great job 78
see how it feels 23
see how you feel 17
see how that works 17
see how easy that was 27
how you're doing 25
you're doing great 645
you're doing well 68
you're doing a good job 31
you're doing a great job 78