English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ S ] / See here

See here tradutor Turco

25,179 parallel translation
You "give" us all the materials you see here before you, which, as the property developer, you rightfully own.
Burada görmüş olduğunuz tüm materyalleri bize siz vermiş oluyorsunuz. Kaldı ki, yapsatçı olarak, onların meşru sahibisiniz.
Uh, serial climaxes in a rolling or wave-like pattern that you see here.
Seri orgazmlar burada görebileceğin üzere dalgalı ya da inişli çıkışlı.
You can see here, it shows that you buy a case of Johnny Walker Black per month and that you sell two cases per month.
Buradan görebilirsiniz, her ay bir kasa Johnnie Walker Black aldığınız ama iki kasa sattığınız görülüyor.
What you see here today needs to remain strictly confidential.
Bugün burada gördükleriniz tamamen gizli kalacak.
HAPPY : Don't see that here.
Burada göremiyorum.
Don't you see we're powerless in here?
Burada güçsüz olduğumuzu fark etmediniz mi?
I think I see what's going on here.
Galiba neler olduğunu anladım.
Listen, I am not leaving here until I know when I'm gonna see you.
Dinle, seninle görüşeceğimi bilene kadar buradan ayrılmayacağım.
And Hotch sent you here to see if I'm stable.
Ve Hotch seni sakin miyim diye bakmaya yolladı.
Hey. I wasn't expecting to see you here.
Seni burada bulmayı beklemiyordum.
I have a picture here so you can see the pattern.
Desenini görebilesiniz diye resmini göstereyim.
Yeah, see, this is the kind of shit that I get to deal with here in Holden, so maybe you could help a brother out.
Görüyorsun, Holden'da böyle saçmalıklarla uğraşıyorum. Belki bir kardeşine yardım edersin.
I'm here to see my lawyer.
Avukatımı görmeye geldim.
Uh, there's a lady here to see you.
Sizi görmek isteyen bir hanım var.
But instead, you drove 15 miles... all the way out here, in the middle of the night, without your boyfriend... just to see if I was okay.
Ama onun yerine, 20 kilometre yolu... gecenin bir vakti gidip... sevgilin olmadan yollara düşüp... iyi miyim diye bakmak mı istedin?
See this right here?
Şunu görüyor musun?
Here, you take this till I see you, okay?
Seni görene kadar bu sende dursun, tamam mı?
It'd be great to see you around here more than once a week.
Seni burada haftada bir seferden daha çok görmek güzel olurdu.
Do not argue with me here where anyone could see.
Herkesin görebileceği yerde benimle tartışma.
- Oh. Are you here to see your daddy?
- Babanı görmeye mi geldin?
If there's a pattern here, I don't see it.
Eğer bir kalıp varsa ben göremiyorum.
There's nothing here to see.
Burada görecek birşey yok.
Ma'am, do you or do you not see me conducting a mock trial up in here?
Hanımefendi şurada bir dava çözüyoruz görmüyor musunuz?
Uh, I'm here to see Mr. Garnet.
Bay Garnet'i görmeye gelmiştim.
And it kills me to see that you're back here, back in it.
Senin tekrar buraya döndüğünü görmek beni öldürüyor.
- Because, well, see, you come here and you make fun of the place'cause it's an old Brooklyn dive bar, so you and your friends get to enjoy that part of it and then also you get to have a beer.
- Çünkü sen buraya geldiğinde mekânla dalga geçiyorsun. Çünkü burası eski bir Brooklyn mahalle barı yani arkadaşlarınla bunun tadını çıkarma ve ayrıca bira içme şansı buluyorsunuz.
See, you're here ironically, but he's really here'cause he just lives on the corner.
Yani sen ironik olarak buradasın, o ise hemen yanı başımızda oturduğu için.
You said you won't see me. What brings you here?
- Konuşacak bir şey yok demiştin, hayırdır?
No. But I've got two eyes in my head and I can see what's going on around here.
Hayır fakat kafamda iki göz var ve etrafta olanları görebiliyorum.
And I hear it getting nearer and nearer, and I think, well, right where he's gonna pull in, he's gonna see me like that, and here I am with my legs open and I'd better close them and lay here like a lady does.
Gittikçe yaklaştığını duydum. Ve içimden, birazdan burada olacak ve beni böyle görecek dedim.
What if I lay here with my eyes closed and my legs open and let him see?
Gözlerim kapalı, bacaklarım açık uzansam ve beni görmesine izin versem? Ve...
And see, here's the- -
Bak şimdi.
- I'm right here. Uh, Michel, call over to Momo's and see if they can accommodate a crazy cool congee extravaganza. Oh, sorry.
- Buradayım.
Hey, is there anything in here that you don't want me to see?
Dolapta görmemi istemediğin bir şey var mı?
Taylor, do you see people in here trying to eat?
Taylor, burada yemek yiyen insanlar görüyor musun?
We are here today so that Claudia can meet you and see the two of us together. That's it.
Bugün sadece Claudia seninle tanışıp ikimizi bir arada görsün diye buradayız.
It's just weird to see him here.
Sadece onu burada görmek tuhaf.
Mr. Larson's here to see you.
Bay Larson sizi gormek icin burda.
Can't tell you how good it is to see you here.
Seni burada görmenin ne kadar iyi olduğunu anlatamam.
You see this structure here?
Şuradaki yapıyı görüyor musun?
I see your presence here as a threat.
Varlığını bir tehdit olarak görüyorum.
How tremendous to see you here.
Sizi burada görmek ne güzel.
Uh, we're here to see Fiona Helbron, aka Mittens.
Buraya Fiona Helbron'u görmeye geldik, diğer adıyla Mittens.
But for now, why don't we go see the bowl you came here for.
Ama şimdi, neden buraya gelme sebebiniz olan kaseyi görmeye gitmiyoruz? - Evet.
Just sit tight here and we'll see if we can get to the bottom of this.
Biraz bekleyin, ben de neler olduğunu öğrenmeye çalışayım.
Hanka, we all see into each other's plates, here.
Hanka, burada artık birbirimizin plak taşlarına bakarız.
But first, let's see if anyone knows what I was doing here a year and a half ago.
Ama önce, bir bakalım 1.5 sene önce burada ne yaptığımı bilen biri var mı.
- It isn't. We wanted your jurors to see her out here supporting her husband.
Heyettekilerin onun eşinin yanında olduğunu görmelerini istedik.
Rebecca Hamilton from the bank is here to see you.
Bankadan Rebecca Hamilton görüşmek için geldi.
Uh, would you please tell the sheriff that his wife's son is here to see him?
Şerif'e, eşinin oğlunun kendisiyle görüşmeye geldiğini söyler misiniz?
Your wife's son is here to see you. Yeah... uh, yeah.
- Eşinin oğlu seninle görüşmek istiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]