Send it to me tradutor Turco
639 parallel translation
You remember? You were going to send it to me.
Hani bana gönderecektin.
Well, you can send it to me.
O zaman gönderirsiniz.
When he gets off the train, he'll pick up some gold and send it to me.
Trenden inince biraz altın toplayıp bana gönderecek.
Can you send it to me straight away?
Hemen gönderebilir misiniz?
This broken china get it all swept up carefully and send it to me at Baker Street, will you?
Bu kırık porselenleri dikkatle temizlet ve onları Baker Street'e gönder, olur mu?
Could you send it to me here?
Parayı buraya yollayabilir misin?
send it to me the house.
- Anladın mı? - Anladım. Evimde dikkatli ol!
Why did you send it to me?
Neden onu bana gönderdin?
- Send it to me when you have time.
Tamam. - Zamanın olunca bana yolla.
If someone truly loves you, send it to me, I am your confessor.
Birisini gerçekten, seversen bana söyle, itirafını dinlerim.
If you have a request, send it to me, care of Armed Forces Radio Service.
İstek parçalarını bu radyo istasyonu aracılığıyla bildirebilirsiniz.
Send it to me, I'll see it's granted
Bana gönder, bakalım.
You can send it to me, then.
Bana sonra gönderirsin.
Send it to me at the statehouse.
Hükümet Binasındaki büroma gönderin.
But I'll get the money, my mother and sister will send it to me...
Ama parayı bulacağım. Annem ve kızkardeşim gönderecek...
Why didn't you send it to me through Wei Tong Ming?
neden Wei Tong Ming aracılığıyla yollamadınız?
- Better send it to me.
- Göndersen daha iyi olur.
It seems to me high time, King Gunther, that you send Siegfried back home to Xanten!
Bana öyle geliyor ki, Kral Gunther, Siegfried'i evine, Xanten'e yollamanızın zamanı çoktan geldi!
Most of it was devoted to begging me to send his love to you, Colonel.
Mektubun ekseriyetinde sana sevgilerini iletmem için adeta yalvarmış bana.
- It was sweet of you to send me this radio.
- Bana radyo yollaman çok nazikçe.
Wasn't it clever of me to send her over in the rain?
Onu yağmur yağarken göndermem çok zekiceydi.
I can't help it if you send me back... but it was worth the trip just to see you.
Eğer beni geri gönderirsen sana yardım edemem ama seni görmek o yolculuğa değerdi.
It's my duty to warn you that any further act of lawlessness will force me to send for troops to maintain order.
Bundan sonra yasal olmayan her davranisinizin beni askerleri çagirmaya zorlayacagina dair sizi uyariyorum.
You can send me a telegram tonight and describing it to me.
Bu gece bana, onu anlatan bir telgraf gönderebilirsin.
I believe too, and I'll say it now that you will tell Bodo the things he needs to know and if the world stays bad so long you will send him after me when his time comes.
Ben de biliyorum, ve şimdi söylüyorum ki Bodo'ya bilmesi gereken şeyleri söyleyeceksin ve dünya daha da kötüye giderse zamanı geldiğinde benim gibi O'nu da göndereceksin.
Send me a copy. I'll have a lot of time to read it where i'm going.
Gittiğim yerde okumaya bol vaktim olacak.
It takes a lot to send me off my head.
Beni kolay kolay delirtemezler.
No matter where you send me, if the God of Abraham has a purpose for my son, he will come to know it and fulfill it.
Beni nereye gönderirsen gönder... İbrahim'in Tanrı'sı oğlumu bir amaç için seçtiyse, Musa bunu öğrenecek ve yerine getirecektir.
Michele says it's wrong to send me to the convent.
Michele manastıra gitmemin yanlış olduğunu söylüyor.
Now they'll make me pay for it, they'll send me back to the wilds
Bana bunu ödetirler. Beni yerin dibine gönderecekler.
Tell Mr Pierre that it's mean to not send me news.
Bay Pierre'e bana haber vermemesinin çok ayıp olduğunu iletin.
When he does take it into his head to send for me... I've lost my chance.
o zaman şansımı kaybederim..
You get me his picture and I'll send it to my friend DuBois in Haiti.
Siz bana onun bir resmini verin. Bende bu resmi Haiti'de yaşayan arkadaşım DuBois'a göndereyim.
- She asked me to send it, that's how.
- Telgrafı göndermemi istedi de oradan.
And now it seems to me the moment's come for you to light the fuse... and send it back to them.
İşte beklediğn am geldi. Fitili yak ve... bunu onlara iade et.
Well, considering the fact that I'm one of England's foremost aeroplanists, it's rather jolly inefficient of them not to send me one before.
İngiltere'nin en önde gelen uçakçısı olduğum göz önüne alınınca... daha önce göndermemiş olmaları onların komik derecede yetersizliğini gösterir.
Kiss this mark if you feel like it and send it back to me!
Canın isterse burayı öp ve bana gönder.
It was good ofyou to send a palanquin for me.
Benim için bir tahtırevan göndermeniz iyi oldu.
But as this boss was too demanding... he used to send me to fetch firewood without warm clothes when it rained...
Fakat bu patron da benden çok şey istiyordu. Yağmurlu havalarda beni, üstümde bir şey olmadan... odun toplamaya gönderiyordu.
You try beating it out of me, then you send that kid, hoping to lower my guard with his talk about Ulster.
Önce dövdürüyorsun, sonra o oğlanı gönderip, Ulster nutuğuyla gardımı düşürmeyi umut ediyorsun.
I'll buy you a new one, or give me the size and I'll send it on to you.
Sana yeni bir tane alırım ya da bana beden ölçünü ver Meksika'ya yollayayım.
He send me out here to clear my name, and win him a promotion doing it
O, benim adını temizlemek ve bunu yaparken ona bir promosyon kazanmak için beni buraya göndermek
Let me know, I'll send someone to pick it up Sure, Mr. Wang
Tamiri bitince bana haber verin elbette Wang Bey
Now if any of you find anything, I want you to send someone out immediately to report it to me.
Eger birsey goren olursa, derhal bana bilgi vereceksiniz! Anlasildi mi?
I waited some more for it to pass or for something to happen - for me to believe in God or for you to send gloves for the cold.
Geçmesi için ya da Tanrı'ya inanmak için bana bir şey olmasını ya da soğuk hava için sana eldiven göndermesini bekledim.
But wouldn't it be better to send me instead of a young lady to this ceremony?
Ama böyle merasimlere kız çocuğu yerine benim gitmem daha muvafık olmaz mı?
It makes me surd to have to send you away.
Seni uzağa göndermek beni üzüyor.
After it's all over, he'll send me to a villa.
Her şey bittiğinde beni bir villaya gönderecekler.
Listen, why don't you give me your address and I'll send it on to you.
Bakın, neden bana adresinizi vermiyorsunuz ben de size yollarım.
No, I feel pretty good today. But if it happens again, they'll want to send me to the hospital. And I don't want to go.
Ama tekrar olursa, beni hastaneye yatırmak isteyecekler... ve ben hastaneye gitmek istemiyorum.
It's up to the Treasury Department to send me proper escorts for them.
Hazine Bakanlığının gönderdiği adamlar da sevkiyata refakat adiyorlar.
send it 64
send it back 24
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
send me back 30
send me a postcard 25
send a message 26
send him back 23
send it back 24
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
send me back 30
send me a postcard 25
send a message 26
send him back 23
send her up 20
send him in 206
send them in 55
send them back 25
send an ambulance 16
send her in 96
send him home 33
send him up 31
send backup 19
send her away 18
send him in 206
send them in 55
send them back 25
send an ambulance 16
send her in 96
send him home 33
send him up 31
send backup 19
send her away 18