English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ S ] / Should i be worried

Should i be worried tradutor Turco

380 parallel translation
Should I be worried?
Endişelenmeli miyim?
If I were... captain of the Titanic, which of my senior officers should I be worried about?
Eğer Titanik'in kaptanı olsaydım, hangi üst düzey çalışanlarımdan endişe etmem gerekirdi?
Should I be worried?
Endişelenmem gerekir mi?
Should I be worried about anything?
Endişelenmem gereken bir şey var mı?
- Should I be worried?
- Endişelenmeli miyim?
Should I be worried?
- Korkmaya başlayayım mı?
Should I be worried?
Kaygılanmalı mıyım?
So should I be worried about Peter?
Peter hakkında endişelenmeli miyim?
- Should I be worried?
- Kötü bir şey mi oldu yoksa?
Eight Ball, should I be worried about thies.. killer?
8 topu, şu katil hakkında endişelenmeli miyim?
Wait, Jackie, should I be worried that he's spending so much time with Shelly?
Dur Jackie. O, Shelly ile fazla zaman geçiriyor diye endişelenmeli miyim?
Logan, um, should I be worried about this toast you're giving?
Logan, vereceğin kadeh kaldırma konuşmasından endişelenmeli miyim?
Eight Ball, should I be worried about this... killer?
8 topu, şu katil hakkında endişelenmeli miyim?
Should I be worried about any of those
Şu kişisel konular hakkında
Tell me... should I be worried?
Söyle bakalım endişelenmeli miyim?
Should I be worried about you?
- Senin için endişelenmeli miyim?
Okay, should I be worried?
Peki, endişelenmem gerekiyor mu?
Should I be worried about you?
Senin için endişelenmeli miyim?
- Should I be worried?
- Kabul ettin mi? - Hayır.
Should I be worried about this little party... you guys are going to over at Josh Weinstein's house?
Josh Weinstein'in evindeki şu parti için endişelenmeli miyim?
Should I be worried? Oh, yes.
Endişelenmeli miyim?
Should I be worried about the old ticker?
Eski kalbim konusunda endişelenmeli miyim?
Should I be worried?
Endişe etmeli miyim?
- Should I be worried for him?
- Kaygılanmayayım mı?
I should think you'd be worried about him.
Bence endişelenmeye başlasan iyi olacak.
You really think I should be worried about that petit bourgeois from Reims?
Reimsli o küçük burjuvadan endişe etmem gerektiğini gerçekten düşünüyor musun?
I should think you'd be very worried about him?
O zaman onun hakkında endişeleniyor olmalısın.
I'm worried about Jason, he should be here by now.
Jason hakkında endişeleniyorum, burada olmalıydı.
Should I be getting worried?
Kaygılandırman mı gerekiyor?
I thought maybe you should be worried about your leg or somethin'.
Bir paket sigara mı? Ben de bacağın için falan endişeleniyorsun sandım.
- Should I be worried?
Endişelenmeli miyim? Bu taraftan!
Sisko's not the one you should be worried about- - I am.
Endişelenmen gereken kişi Sisko değil. Benim.
I'm not worried, but you should be.
Ben endişeli değilim, ama siz olmalısınız.
But I'm starting to realize that it's not other people's opinions I should be worried about.
Ama, diğer insanların düşüncelerinden endişe etmemem gerektiğinin farkına varıyorum.
I know some of the details enough to think you should be worried.
Endişelenmenizi gerektirecek bazı detaylar biliyorum.
Given the fighting that's going on back home... I should think you would be very worried to be alone with one of the warrior caste.
Anavatanda çıkan çatışmalardan sonra savaşçı sınıfımızdan biriyle yalnız kalmak seni endişelendiriyor olmalı.
I'm the one who should be worried about this
Bunun için endişelenecek olan benim.
I don't know how serious this is or if I should be worried, but....
Bu ne kadar ciddi, ya da endişelenmeli miyim bilmiyorum.
I don't know if I should be angry or worried.
Kızıyım mı, endişeleneyim mi bilemiyorum. - Hadi, gidip yatalım.
Logan, um, should I be worried about this toast you're giving?
Tamam.
I'm not the one you should be worried about, Jon.
Seni endişelendirmek istemedim, Jon.
So are you saying I should be worried?
- Endişelenmem gerektiğini mi söylüyorsun?
Billy, I need to know if I should be worried about you.
Billy, senin için meraklanmalı mıyım bilmem lazım.
I'll tell you what you should be worried about. What should be on your mind.
Neler için endişelenmen ve neleri düşünmen gerektiğini söyleyeyim.
- It's you I'm worried about. - Yeah, you should be.
Benim ki sağlam.
Hey! I'm saying that you should be careful because i'm worried about you!
Ben sadece seni düşündüğüm için dikkatli olmanı söylüyorum!
I'm sorry, Eileen, I told Michael we should be getting back here, that you'd be worried about us, but he insisted that we stay.
Üzgünüm, Eileen. Michael'a söyledim eğer geri dönmezsek bizim için endişelenebilirler. Ama, o kalmamız için ısrar etti.
Hey, I'm the last person you should be worried about, but, no, you're right.
Endişelenmen gereken son insan benim ama haklısın.
I know that. I'm not worried about this, so you should not be worried about this.
Bunu biliyorum. bunu için endişelenmiyorum, o yüzden sen de endişelenmemelisin.
Look, I'm alone a lot when my son's out and I asked you if I should be worried.
Bak, oğlum yokken uzun süre yalnızım. Size endişe etmeliyim diye sordum.
I'm not the one you should be worried about.
Endişelenmen gereken ben değilim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]