Strangely enough tradutor Turco
131 parallel translation
- Strangely enough, yes.
- Tuhaf ama evet.
- Strangely enough, no.
- Tuhaf ama hayır.
And, strangely enough, he believed me.
Ne gariptir ki, bana inandı.
And strangely enough, that's just where he is.
Tuhaf olansa orada olmasaydı.
Strangely enough, had this same number on it.
Oldukça garip şekilde üzerinde aynı bu plaka vardı.
Strangely enough, I find myself in complete agreement with you, but I couldn't hold him.
Garip belki ama sana tamamen katılıyorum, ama yine de ona hakim olamam.
I said whatever came to me, and yet, strangely enough, I was sure I was right.
İçimden geçen şeyi söyledim... ve o anda, kâfi derecede tuhaf bir şekilde, haklı olduğuma emindim.
Strangely enough, I made a friend over here once.
Garip ama, burada bir dost edinmiştim.
And now you say that strangely enough certain parts of this motor are missing or damaged.
Şimdi de çok değişik bir durummuş gibi motorun bazı parçalarının hasar gördüğünü ve kayıp olduğunu söylemektesiniz.
Now, strangely enough, it is often these things beyond our control...
Gariptir ki, kontrolümüz dışındaki bu şeyler sık sık...
You got back from Miami, where strangely enough... they had two funerals last week.
Miami'den yeni geldin, ama burada garip şeyler oluyor geçen hafta iki cenaze vardı.
But strangely enough we're in the same business.
Ama işin garibi, ikimiz aynı işin içindeyiz.
Strangely enough, hard to believe though it may be, only a modicum of happiness.
Tuhaftır ki mutluluk zerreciklerinin etrafa saçılmamasına inanmak zor.
But strangely enough, he loved the flute.
Garip ama flütü de severdi.
A simple accident, strangely enough, is costly, Mr. Wilson.
Basit bir kaza, tuhaf gelebilir, ama daha pahalı oluyor, Bay Wilson.
Strangely enough, they usually work out well.
Gariptir, genellikle çok iyi yürüyor.
" Strangely enough, in the list of symbols for good...
"Gariptir ki iyilik sembolleri içinde..."
But strangely enough, the professor asked for plasma.
Ancak hayli tuhaf ki, profesör kan sıvısı istemiş.
Strangely enough, somehow,... so did I.
İlginçtir ki, bir şekilde... ben de biliyordum.
We have all, strangely enough, relied on Mr. Newton, who is, after all —
Hepimiz garipçe, Bay Newton'a güvendik, o ki, her şeye rağmen...
Strangely enough, I was thinking of you just the other day.
Garip ama geçen gün sizi düşünüyordum.
This, strangely enough, is our barber.
Bu gerçekten çok tuhaf. Bu bizim berber.
Strangely enough I not only won big money but a house too I thought you knew already
Şansım iyiydi! Hem bir servet hem de bir konak kazandım! Sanırım biliyorsundur
And, strangely enough, I'm in no hurry to have it pass.
Tuhaf ama, hiç acelem yok.
Which, strangely enough, is consistent...
Tuhaf bir şekilde, bütün bu uyumsuzluk içinde...
These life forms feel such passionate hatreds over matters of custom, god concepts, even, strangely enough, economic systems.
Bu yaşam formları, gelenek, Tanrı inancı, hatta çok garip ama... ekonomik sistemleri üzerine bile çok tutkulu bir nefret duyuyorlar.
Strangely enough, it doesn't.
Garip belki ama acımıyor.
Strangely enough, it appears to be emanating from us.
- Garip ama kaynağı biziz sanki.
Strangely enough, no, it hasn't.
Garip, ama saldırmamış.
I am, strangely enough.
Garip biçimde yetiniyorum.
You were laughing, talking and having more sex once he started this affair? - Strangely enough. JOHN :
Kocanızın bir sevgilisi olduktan sonra, onunla gülüp, konuşup daha fazla sevişmeye başladığınızı mı söylüyorsunuz?
We have confirmed that. However, strangely enough... his favourite dog, Bob, is currently with police.
Bunu kesin olarak biliyoruz ama şaşırtıcı olan şey... çok sevdiği köpeğinin şimdi polisin yanında olması...
- Strangely enough, it all turns out well.
- Garip bir şekilde, herşey yoluna girer. - Nasıl?
Strangely enough, I'm a bit of a writer meself.
İlginç ama, benim de biraz yazarlığım vardır.
A new cult arose in England in the early 1800s,..... strangely enough near the location of Stonehenge.
1800lerin başında İngiltere'de, gariptir ki..... Stonehenge yakınlarında yeni bir tapınım ortaya çıkmış.
The neighbors say messages get left on it sometimes, but strangely enough, when I checked the machine There were no messages recorded.
Komşuların söylediğine göre ara ara telefon gelip mesaj bırakılıyormuş. Mesajları dinlemeye çalıştım ama işin burası garip. Hiç kayıtlı mesaj bulamadın.
Strangely enough,
Ve tuhaf bir nedenle...
But... you know, strangely enough... I think I understand why he did it!
Ama... biliyor musun, garip olanı şimdi bunu neden yaptığını anladığımı sanıyorum!
Strangely enough there was another guy next to me with a rolled up newspaper.
O kadar tuhaf ki, rulo yapılmış bir gazete ile yanımda bir adam daha bekliyordu.
strangely enough, I Iike the guy.
Garip, ama o adamı sevdim.
Strangely enough, lemons.
Tuhaf bir limon kokusu.
Strangely enough, their genetic structure is the same as ours.
Sonra tamamen çaresiz kalıyorlar.
Strangely enough, no, I didn't.
Oldukça tuhaf, hayır. Bilmiyordum.
Did you actually know those two guys... you strangely enough approached?
Sana oldukça yabancı davranan... o iki adamı gerçekten tanıyor muydun?
I'd heard John Jacob Niles somewhere, strangely enough.
Tuhaf ama, John Jacob Niles'ı bir yerlerde dinlemiştim.
Strangely enough over here... not a tear.
Burada ise, çok gariptir, bir damla gözyaşı bile dökmedim.
No, but strangely enough,
- Henüz kimseyi dışarı atmadı mı?
My real introduction to him strangely enough came... because I was a Phil Spector fan... and he had just made Death of a Ladies'Man.
Onunla gerçek anlamda tanışmam tuhaf oldu... Çünkü Phil Spector hayranıydım... ve O, "Death of a Ladies'Man" ( Kadınların Adamının Ölümü ) adlı eserini henüz yeni tamamlamıştı.
Strangely enough, our story is like that fable, come true through science. DR. HABER :
# Güzellik için #
Well, strangely enough, quite a lot- -
Tuhaftır, çok ilgisi var.
Strangely enough, Baldrick, it was Pope Gregory IX, inviting me for drinks aboard his steam yacht "The Saucy Sue", currently wintering in Montego Bay with the England cricket team and the Balinese Goddess of Plenty.
Hayli tuhaf Baldrick. Papa 9. Gregory idi,
enough 5528
enough for today 16
enough said 73
enough is enough 234
enough about me 63
enough chitchat 25
enough now 40
enough of this 129
enough talking 31
enough's enough 35
enough for today 16
enough said 73
enough is enough 234
enough about me 63
enough chitchat 25
enough now 40
enough of this 129
enough talking 31
enough's enough 35
enough of this shit 25
enough talk 56
enough with the 22
enough already 193
enough games 17
enough of this nonsense 22
enough of that 96
strange 902
stranger 408
strand 27
enough talk 56
enough with the 22
enough already 193
enough games 17
enough of this nonsense 22
enough of that 96
strange 902
stranger 408
strand 27