Strike one tradutor Turco
617 parallel translation
Strike one.
Birinci kaçtý.
- Strike one.
- Hata bir.
And it's a strike. Strike one. "
Birinci ıska.
Strike one.
Birinci vuruş.
Wind it up, strike one!
Bitir artık, birinci hata!
If disease were to strike one group, then the others would be less likely to be affected.
Bir grupta bir hastalık başlarsa, diğerine sıçraması daha uzak bir ihtimal.
You strike one and put it out in your palm
Bir tanesini çakıp avucuna bastırıyorsun.
Strike one.
Birici hakkın gitti.
Strike one!
Sayı!
- Strike one, right?
- Sayı, değil mi?
Strike one.
Vuruş bir.
"One of them becomes violent... you strike him with this whip!"
Bir tanesi sert çıkıyor, sen de bununla onu kamçılıyorsun.
He is one of those who organized a strike in 1905.
1905'teki grevi organize edenlerden.
One must strike while the iron's hot.
Hemen sıcağı sıcağına halledelim.
I knew you'd strike me one day.
Bir gün kıracağını biliyordum zaten.
Especially one coast, and there we shall strike swiftly, terribly, tomorrow at sunrise.
Özellikle bir sahil, ki yarın gün doğumunda oraya inanılmaz ve acımasız bir çıkarma yapacağız
No, one strike.
Bir ıska.
It's only a hunch, and I may be chasing my shadow but it does strike me that a man who is so precise in his speech doesn't start using Americanisms unless he's seeing rather a lot of at least one American.
Sadece bir önsezi, ve gölgemin peşinde olabilirim ama konuşmasında bu kadar hassas olan bir adamın bir sürü Amerikalı görmediği sürece Amerikan deyimleri kullanmaya başlaması dikkatimi çekiyor.
Just one point that did strike me, sir.
Dikkatimi çeken bir nokta var, komutanım.
... but don't welcome a stranger with one hand and strike him with the other!
Sana karsi bir suc isledimse, cezalandir beni ama bir yabanciya bir elinle kucak açip digeriyle tokat atma!
There's time to get off one air strike anyway.
Herşeye rağmen yine de bir hava saldırısı düzenlemenin zamanıdır.
From tomorrow, when they know you are on strike... no one won't give you credit, they will bang the door in your faces.
Yarından itibaren, grev yaptığınızı öğrendikleri an kimse size veresiye vermeyecek, kapılar yüzünüze kapanacaktır.
I knew you'd strike me one day.
Bana bir gün vuracağını biliyordum.
General practitioner in medicine, now on the staff of one of a series of emergency medical-aid units being established in preparation for a nuclear strike.
Pratisyen doktor ve şu an... nükleer saldırıya hazırlık amacıyla kurulan... tıbbi yardım ekiplerinden birinde görev yapıyor.
I know you didn't do it on purpose He thought I'm one of Wei's men So he took the first strike
Bilerek yapmadığını biliyorum beni onlardan biri sandı ilk bana saldırdı bende cevap vermek zorunda kaldım
We strike at the economy and awaken proletarian conscience in one blow!
Bir tek eylem ile, hem ekonomiye darbe vuracağız hem de proleter bilinci uyandırmış olacağız!
The one thing we didn't strike was oil.
Rastlamadığımız tek şey petroldü.
One word more and I'll strike you.
Bir kelime daha edersen, tokadı yersin.
One more strike and... you'll be shamed
Bir kesik daha atarsam... çıplak kalacaksın
With one strike of his iron plate... he would have killed you!
Bir demir levha darbesiyle... ölmüş olabilirdin!
In this Spring, almost half million of miners it made one month of strike.
İlkbaharda, yarım milyona yakın maden işçisi, bir ay süreyle grev yaptı.
However, the brain could be completely destroyed if we convert the entire ship to energy, aimed at the brain's cortex, and expend the energy in one mortal strike.
Ancak, bir ölüm görevinde olduğumuzu kabul edip... geminin mevcut enerjisinin tamamını... değiştirerek beyin korteksine gönderirsek... yok olmasını sağlamak mümkün. Atılgan'ın imha edilmesini öneriyor gibisin.
They way you expose us one by one. And then you'll strike.
- Birer birer foyamızı ortaya çıkarıp bizleri vurdun
There's no one in all Rome man enough to strike him down like a dog? !
Onu it gibi yere yıkacak adam gibi biri yok mu koca Roma'da?
You, uh, you one of those fellas talking about strike?
Şu grevden bahsedenlerden?
I'm convinced our only hope of victory is one massive strike at Midway.
Bizim tek kazanma şansımız, onlara Midway'de ağır bir darbe vurmaktır.
Strike one, your turn.
Sizi de. Hamle bir, elmiz boş.
Biram, the one who squats is easiest to strike down.
Biram, çökmüş birini yıkmak çok kolaydır.
We must kill one with only one strike otherwise...
Tek saldırıda kesinlikle öldürmeliyiz. Aksi takdirde...
I will give you one more chance before I strike her down.
Onu vurmadan önce sana son bir şans veriyorum.
I am the chosen one, the mighty hand of vengeance sent down to strike the unroadworthy!
Seçilmiş biriyim, intikamın güçlü eliyim ; yollara layık olmayanları cezalandırmak için gönderilen!
One of the strike organizers.
Grevi düzenleyenlerden biri.
The challenger will run around the court perimeter, to and from a fixed point, within the time taken by the clock to strike midday, a distance traditionally recognised as one of 188 paces.
Yarışmacı, sabit bir noktadan sabit bir noktaya avlunun çevresinde koşacak, koşu öğleyin saat 12 : 00'yi vurana kadar tamamlanacak, yaklaşık 188 adımlık bir mesafe koşulacak.
Strike Flight Zero One... initiate a call to the pilot. OFFICER : Stand by.
Oğlun Brian, başka bir erin hayatını kurtarırken kahramanca öldü.
Strike Flight Zero One... bring it down. Roger that, Threshold Command. Strike Flight Zero One...
Josh Foster ve sinyale maruz kalmış üç arkadaşı üzerinde üçer kez test yaptıktan sonra ergen fareler üzerinde test yaptım.
And no one's gonna save you from the beast about to strike
Kimse seni saldırmak üzere olan iblisten kurtarmayacak.
Man, I swear to God.Just give me one more chance... and I swear to God if I'm lying, may God strike me down right here!
Tanrı'ya yemin ederim. Bana bir şans daha verin... ve Tanrı'ya yemin ederim, yalan söylüyorsam beni şuracıkta çarpsın!
Quicker if we strike the one week in a hundred when there isn't a storm raging.
Eğer yüzde birlik ihtimal gerçekleşir ve fırtınanın olmadığı bir haftaya denk gelirsek kısa.
According to the A.P. Wire, one of the biggest meteorites to strike the planet Earth in the past 80 years hit last night near Ashland, not far from Chequamegon Bay.
Haber ajanslarına göre, son 80 yılda dünyaya çarpan... en büyük meteorlardan biri dün gece... Chequamegon Körfezine hiç de uzak olmayan Ashland civarına düştü.
One day, when we strike it big, I'll pay you off myself.
Bir gün büyük bir vurgun vurursam borçlarımı faiziyle ödeyeceğim.
And, of course, uh, one of my tasks as a registrar was to find out the possibility of people who are resistance... who have got a mind for resistance, and to strike up with them a relationship
Kişisel arkadaşlıklar kurulmuştu. Bir kayıt görevlisi olarak görevlerimden biri de bunu aklından geçiren olası Direnişçileri arayıp bularak arkadaşlık ve temas kurmaktı.
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20