Sure it is tradutor Turco
4,758 parallel translation
Sure it is. 'Cause if they go for him, or you, that puts all of us at risk.
'Çünkü onun peşinden giderlerse, veya senin bu hepimizi riske atar.
Sure it is.
Kolay tabiki.
Oh, sure it is! Telling her to have a look at the Freudian critical approach as a good way in?
Ona Freud yanlısı eleştirileri iyi yönden araştırmasını söylemek mi?
Sure it is, but we won't always be there.
Yabancı memlekette canım, da işte hep orada kalmayacağız ya.
I'm sure it is.
Eminim öyledir.
I'm sure it is.
Olduğuna eminim.
- I'm sure it is.
Eminim öyledir.
- Sure it is!
- Elbette hoş.
Sure it is.
Eminim kolaydır.
Sure it is.
Kesinlikle öyle.
I'm sure it is going to rain soon.
Yakında yağmurların başlayacağına eminim.
I don't know even know what that is. And I'm pretty sure you didn't find any drugs at my place, when you searched it.
Eminim ki arama yaptığınızda evimde hiçbir şey bulamadınız.
It's a great day to be an American. It sure is. Boy, you two are adorable.
Boşandığından beri seks yapmadın ve kankan Ray içmek için seni dışarı çıkarıyor.
Baby, I know your speech at the Model U.N. is a big deal, but I'm just not sure I'll make it in time.
Bebeğim, Model Birleşmiş Milletler'deki konuşmanın mühim olduğunu biliyorum ama zamanında yetişebilir miyim bilemiyorum.
My father's alive, and he is out there, I'm sure of it.
Babam yaşıyor ve dışarıda bir yerde, bundan eminim.
It's not your fault. I wasn't sure whether or not to have the thumb in or out, is the thing, you know.
Baş parmağımın, avuç içinde mi yoksa dışında mı karar veremedim.
I've been taught that it's a cop's duty to make sure that no one is treated unjustly.
Bir polisin görevinin kimseyi mağdur etmemek olduğunu sanıyordum.
It's both our job and the FDA's to make sure the drug is safe -
FDA'in ilacın güvenli olduğunu onaylaması ikimizin de görevi.
There is W.H.O. research facility nearby, but they are not sure it's still operational.
CiVARINDA DSÖ ARASTIRMA TESiSi VAR AMA HâLâ CALISIR VAZiYETTE OLDUGUNDAN EMiN DEGiLLER.
And what is it that you will not be sure... within two years, turned 17?
17'ne basınca olmayacağın tek şey nedir?
Well, I'm not exactly sure what the height is here but it's definitely over 4900 feet.
Buranın yüksekliği tam olarak nedir emin değilim. Ama 1493 metreden uzun olduğunu biliyorum.
It is a temporary fix, sure.
Emin ol, bu geçici bir durumdur.
It's about making sure that Woodbury is a safe place for you all to work and play. It...
Woodbury'i hepinizin çalışması ve eğlenmesi için güvenli bir yer haline getirmektir.
His name is Arnold Albertson, I'm sure he's paid for it by now.
Adı Arnold Albertson'dır, parasını ödediğine eminim.
So the thing is, when it's time, I will tell Manny, and he will... I'm almost 99 % sure he will listen to me, because we have great rapport with each other, and he knows I'm an honest person,
Yani vakti geldiğinde Manny'ye söyleyeceğim ve o... Yüzde 99 eminim ki beni dinleyecektir çünkü çok iyi bir arkadaş ilişkimiz var. Ve dürüst biri olduğumu biliyor.
It would sure be ironic, is all I'm saying... if Blatnoyd was bit to death by a golden fang... or, like, even better, like, two golden fangs?
Eğer Blatnoyd altın bir diş tarafından ısırılıp öldürülseydi bu bayağı ironik olurdu ki eğer iki altın diş varsa daha da iyi.
One sure way to put it out is to smother it.
Söndürmenin tek yolunun dumanla boğulması olması gerek.
I'm not sure I understand what it is you want me to do...
Tam olarak benden ne istediğini anlamış değilim...
We know you are behind, and I'm sure Denard is part of it.
Bu işin arkasında sen varsın, biliyoruz. Eminim Denard da bu işin içinde.
But I'm not sure whether it is a good idea.
Ama bunun iyi bir fikir olup olmadığından emin değilim.
Then I'm sure the Prince will see to it that the giant is rid from our land.
Prensin ülkemizi devden kurtarmanın bir yolunu bulacağından eminim.
Well, whoever it is, I sure as hell hope he's not armed.
Her kimse, umalım da silahlı olmasın.
And I'm sure, it is considered suicide
Ve ben, eminim intihar olarak kabul edilir
I'm not exactly sure what day it is.
Günlerden ne olduğuna tam olarak emin değilim.
Sure. ... but it's "Cup of Joel" because my name is Joel.
- Elbette. -... ama "Cup of Joel" olacak, çünkü benim adım Joel.
It is, to be sure.
Öyle, kesinlikle.
Why is it that you're so much sure of me than I am of myself?
Neden benim olduğumdan daha fazla benden eminsin?
Well, I'm not sure it's healthy, but it is the way it is.
Evet, sağlıklı olduğundan emin değilim, ama bunun yolu bu.
Well, exactly, I am not sure that you can, because if your script is any kind of guide, it could be said that any interest you have in me is just a misplaced attempt to earn the attention that you never received from a remote father figure.
Bence sen de diyemezsin çünkü senaryondan anladığım kadarıyla bana olan ilginin asıl sebebi daha önce babandan alamamış olduğun şefkati bende arıyor olman.
But we can't risk making it worse until he is sure.
Fakat emin olana kadar işleri daha da kötüleştirme riskini alamayız.
I mean, sure, it's faster than the Pony Express, but what good is it if you can't send a picture of your dick?
Yani tabii, Pony Express'ten daha hızlı... ama penisinin fotoğrafını gönderemedikten sonra ne faydası var?
Sure, but it's not in my hands, is it?
Tabii ki ama bu benim elimde değil, öyle değil mi?
I just wanna make very sure this chart is in the best shape it can be.
Fakat yarışma yaklaştığı için bu bestenin en iyi şekilde çalınacağından emin olmak istiyorum.
- And you could have an office, the house is sure big enough for it!
Bir ofis de kurabilirsin ev bunun için oldukça büyük.
This house is fine, just make sure that the windows and the doors are locked at night, and I know that you said you bolt locked it, you know, keep these things...
Bu evde sorun yok sadece geceleri kapı ve pencerelerin kapalı olduğundan emin olun ve siz de zaten bunları kilitli tutuyorsunuz böyle devam edin.
It's possible we may never find his body. - There's no way to know for sure how deep that quarry is.
onun cesedini bulmak çok zor.
Of course, the only way to plant it in an isolated, bunkerized system in the middle of the Himalayas was for Gabriel to carry it in himself, which is why we're making sure none of the code burrowed in.
Elbette ki, Himalayaların ortasında, izole edilmiş bir sığınağa virüs sokmanın tek yolu Gabriel'in onu içinde taşımasıydı. Bu yüzden de virüsten bir şey bulaşmadığından emin olmaya çalışıyoruz.
I'm sure many of you believe that he can see us, but for my part, I think death is it.
Eminim bir çoğunuz onun bizi görebildiğine inanıyor ama benim düşüncem o ölü.
It's a little dark, but I'm sure it'll do.
Biraz karanlık ama iş görür.
So, my first guess is that there is no anchor because it was used to make sure that Susan Knight's body sunk to the bottom of the Pacific Ocean.
Tahminimce çapa yok çünkü Susan Knight'ın cesedi Pasifik okyanusun dibinde gömülü kalsın diye kullanıldı.
I mean, I have the... the big one, but this is sure cute, isn't it?
( Sizleri coşturacağız. ) Yani benim ki biraz büyük de. Ama bu da hoş, değil mi?
sure it was 24
sure it does 32
sure it will 21
it is 11007
it is good 116
it is done 137
it is what it is 220
it is not okay 24
it isn't 1519
it is me 119
sure it does 32
sure it will 21
it is 11007
it is good 116
it is done 137
it is what it is 220
it is not okay 24
it isn't 1519
it is me 119
it is mine 58
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it is not possible 57
it is beautiful 109
it isn't possible 18
it is possible 151
it isn't fair 52
it isn't much 21
it is okay 59
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it is not possible 57
it is beautiful 109
it isn't possible 18
it is possible 151
it isn't fair 52
it isn't much 21
it is okay 59