English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / That'll be good

That'll be good tradutor Turco

500 parallel translation
so that you won't be embarrassed, I'll act as if I didn't see or hear anything. You're good.
Ben hiçbir şey duymamış ve görmemiş gibi yapacağım.
That cat'll be good and hungry again.
Bu kedi yine iyi ve aç olacak.
That'll be good for ten gallons.
Onu verip en az 40 litre benzin alırız.
I'll be the good little boy that everybody wants me to be.
Herkesin istediği gibi uslu bir çocuk olacağım.
And as probably you'll eat too much to be any good next day... we'll make that a holiday, too.
Muhtemelen o kadar çok yiyeceksiniz ki ertesi günü de tatil ilan edeceğiz.
- That'll be good for your business.
- Hem işin için de güzel olur.
- That'll be good news to a friend of hers.
- Bu onun ve arkadaşları için iyi bir haber olmalı.. - Joe...
I'm sorry I had to do that to you... but if you're a good sport, we'll shake and be friends.
Sana bunu yapmak zorunda kaldığım için üzgünüm. Bir centilmensen el sıkışır, arkadaş oluruz.
That's good. I'll be near the local motive.
Lokomotifin yanında olacağım.
Someday that'll all be covered with good beef.
Bir gün bütün buralar besili sığırlarla kaplı olacak.
It's a good thing I decide to come back and see that you are all right, otherwise you'll be out on the streets again
Nereye gidiyorsun böyle?
One good burp and you'll be rid of that Miss Casswell.
Güzelce bir geğir, şu Bayan Caswell'den kurtulursun.
I'll sure be in good company when I win that one!
Bunu kazanırsam, kesin iyi bir şirkette olurum.
That'll be good and satisfactory.
Bu harika ve yeterli olur.
General, that'll be taken care of. Believe me. In good time.
General, müsait bir zamanda bu konu ile ilgilenilecek, inanın bana.
It'll be a good change of that routine you were telling me about.
Bana söylediğin gibi, monotonluktan kurtulmak da iyi gelecektir.
Keep it up, and you'll be believing them the same as that no-good Indian.
Devam et, iyi kızılderili yoktur demen gibi onlarada inanacaksın.
That's no good, you stray ten yards off the main street and you'll be stone-cold dead.
Hiç iyi değil. Ana caddeden 10 adım uzaklaşamadan... Ölmüş olursun.
But her grades have been so good that she'll be allowed to graduate with her class and take the examinations later.
Ama notları çok iyi olduğundan, sınıfıyla birlikte mezun olmasına ve sınavlarına daha sonra girmesine imkân verilecek.
But if you back off now, if you let it go at "good enough," that's the way you'll be later on.
Ama şimdi kendini bırakırsan, "idare eder" dersen, ileride de böyle olursun.
That'll be good.
Bu iyi olur.
If that's the case, sir, we'll be good enough.
- Peki efendim, yeteri kadar iyi olacağız.
I'll be so happy or so desperate, that I wouldn't be good company in either case.
Çok mutlu veya çaresiz olacağım iki anlamda da iyi arkadaş olamayacağım için.
And it had better be a good one, I'll tell you that.
İyi bir ifade olsa iyi olur, sana bunu söyleyeyim.
Isn't it good to know that you'll be with someone till the whole world blows up?
İnsanın bütün dünya paramparça oluncaya değin biriyle olacağınıy bilmesi güzel değil mi?
If you will be so good as to leave it with me... I'll see that you have your supplies as usual... when you return from your holidays.
Eğer bana bırakmaya lütfederseniz tatilinizden döndüğünüz zaman, her zamanki gibi ihtiyaçlarınızı karşılayacağım.
That you'll be a real good scout
# Gerçekten iyi bir izci olursunuz.
No, that she'll be a good Catholic again.
- Yine iyi bir katolik olsun diye ediyorum.
That'll be a good way to kill time.
Zaman geçirmek için de oldukça güzel bir yol.
That'll be a good trick. Napkins.
Tam da lâzım şey : peçete!
That'll be a good story.
İyi bir hikaye olacak.
That's good. We'll be well off with them two man killers out of here.
Bu iyi Böylece iki katilden kurtulmuş olacağız.
It's a good thing that we'll be there tomorrow.
Yarın ulaşacak olmamız iyi bir şey.
Good. He'll be a lot less trouble that Way.
Bu şekilde daha az sorun çıkartır.
I'll try to be a good secretary, since I wasn't a good... a good... - how can I put this? - That was nothing but sabotage.
İyi bir sekreter olmaya çalışırım madem ki iyi değildim iyi bir bunu nasıl giyeyim?
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
OH, WELL, IN THAT CASE I'LL BE SAYING GOOD-BYE THEN, SIR.
Öyleyse hoşça kalın beyefendi diyeyim.
It'll be a long time before you get anything that good again.
Yeniden o kadar güzel bir şey bulman uzun zaman alır.
Nevertheless, 16,000 Prussian dead. That'll be good news in Paris.
Ama, 16,000 ölü Prusyalı Paris için iyi haber.
We'll tell the judge how cooperative you've been, and, uh, that'll be good for three years.
Hakime yardım etmediğini söylersek üç yıl yersin.
The lady said that it'll be a good year of harvest
Çiftçi bu hasatın verimli geçtiğini söyleyerek seviniriz
Though the world may be full of beautiful things Full of towns that are attractive, even more than here, A drop of water'll be good for you... you'll get a bath.
Dünya güzel şeylerle buradan bile daha güzel daha çekici kentlerle dolu olsa da bir damla su uyardı sana.... banyo yapmana.
Although you'll be delighted at these good tidings, I would ask you to remember, please, that of the three remaining lost members of the party, there is, as yet, no trace.
Bu iyi haberlerle sevinmekle beraber,... sizden hatırlamanızı rica ediyorum,... grubun geriye kalan 3 üyesinden,... henüz bir iz olmadığını.
That'll be really good for you.
Çok hoş. - Bu çok güzel.
Firstly talk about yourself You teach her so that she'll be good
Önce kendinden bir bahset ona öğreterek terbiiye etmeliydin
I'll tell you that. He's gonna be a good somebody like you.
Senin gibi iyi biri olacak.
If he's that good, it'll be very difficult to stop him.
Bu kadar iyiyse, onu durdurmak çok zor olacak.
- Yeah. - That'll be a good place.
- Oradan iyi görürsün.
- Yeah, that'll be good.
- Evet. Bu iyi olur.
It may be that she'll marry the good prince, who loves her.
Sonunda kendisine aşık yakışıklı prensle evlenecek.
Good that Bai Bing is fine Otherwise we'll be so guilty
Neyse ki Bai Bing'a bir şey olmadı yoksa kendimizi çok suçlu hissederdik

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]