The books tradutor Turco
6,780 parallel translation
We get together about twice a year with all our key writers and editors and, you know, brainstorm and talk about what we want to do with the books
- Yılda iki kez bütün kilit yazarlarımız ve editörlerimizle bir araya gelip gelecek yıldan 18 aya kadar kitaplarımızda ne yapmak istediğimizi konuşup beyin...
He said he needed a quick check, off the books,
Hızlı bir kontrol yaptırması gerekiyormuş, kayıt dışı olarak,
She worked off the books.
Kayıt dışı çalışıyordu.
This way I didn't have to sign in as a visitor And we get to keep this meeting off the books.
Bu yolla yaptığım ziyaretler, ziyaretçi... defterine işlenmiyor ve gizli kalıyor.
I came down there as early as 1962 and tried to get them to understand that they couldn't do a festival with the laws they had on the books.
Oysa oraya 1962'nin başında gitmiştim. Ve onlara festival düzenleyemeyeceklerini anlatmaya çalışmıştım. Kanunlar böyle bir şeye müsaade etmiyordu.
Said he had an appointment, but there was nothing on the books.
Randevum var dedi ama defterlerde bir şey yoktu.
Little more careful with the books.
Kitaplar konusunda daha özenliymiş.
This, in turn, has created an even more lucrative market for reassembling the books.
Aslında bu çok daha karlı bir pazar olan kitapları toplama alanını yarattı.
I spoke to the gal at the salon who does the books.
Salonda hesabı tutan kızla konuştum.
Get a thumb print on your C.I. so we get her in the books.
Muhbirinden bir parmak izi al ki onu dosyaya ekleyebilelim.
Look at the books!
Kitaplara bak!
As long as the books remain locked, we're safe.
Kitaplar kilitli kaldığı sürece, güvendeyiz.
And he's taken all the books.
Ve tüm kitapları da almış.
He's burning the books.
- Kitapları yakıyor.
He's got CPAS crawling all up my ass, all over the books, checking every fucking thing.
Adamın peşimde dolanan yeminli mali müşaviri var. Bütün muhasebe defterini, her şeyi kontrol ediyor.
All right. You think we just warehouse it on the books?
Hesap defterlerinde mi saklarız?
If you don't mind, we would like a photograph of you donating... the books.
Sorun olmazsa kitapları bağışlarken fotoğrafınızı çekmek isteriz.
No way, I would like you to accept the books on behalf of the library.
Daha neler, kitapları kütüphane adına senin almanı isterim.
That's fine, I'll just pack up the books then.
Öyle olsun, ben kitapları toplayayım o zaman. Nereye?
She never reads the books.
O kitap okur asla.
"The kind of comic books you would want to read yourself."
"Kendin okumak isteyeceğin tarzda bir çizgi roman."
Vancamp : As the 1970s came to a close, conventions came to life and retail stores began popping up across the country, selling not only new issues of comic books but also back issues and collectibles.
1970'ler yaklaştıkça topluluklar hayat kazandı ve perakende mağazalar ülkenin her yerinde türemeye başladı.
I mean, you had three books within a year, graphic novels, hit the New York Times bestseller list for the first time ever.
Yani yılda üç kitabınız, grafik romanlarınız ilk defa New York çok satanlar listesine giriyordu.
He thought it was a great way to work as a creative company, and he thought that maybe this is a good way to start applying the way that we come up with not just ideas for comic books but for everything else creatively.
Yaratıcı bir şirket olarak yola devam etmenin harika olacağını düşündü ve belki de sadece çizgi romanlar için beraber fikir üretmekle kalmayıp aynı zamanda diğer her şey için de yaratıcı fikirler üretebileceğimizi düşündü.
But you weren't. You were at your office having an off-the-books meeting, And when caitlin came to tell you about catherine's affair,
Sen ofisinde gizli toplantılarla boğuşurken... kızın, Catherine'in ihanetini anlatmaya yanına geldi... ama orada duymaması gereken bir şey duydu.
It was actually on the law books that it was against the law for black and white musicians to perform on the same stage, you know, be in the same room, and all this kind of stuff.
Aslında her şey kanunlarda belirtilmişti. Kanunlara göre siyahilerle beyazların aynı sahnede müzik yapması yasaktı. Aynı yerde bile bulunmalarını yasaklayan kurallar vardı.
- ♪ The same old tongues ♪ - Okay, let's open our books.
Tamam, kitaplarımızı açıyoruz ve onuncu bölümü okuyoruz.
It was Euclid, it was Descartes, it was the great mathematicians and geometers, not only of Newton's time and before Galileo, but stretching all the way back to Euclid and the Ancient Greeks, and he got that knowledge from the written word, from books.
Öklit, Descartes, diğer büyük matematikçiler ve geometriciler, sadece Newton'un zamanından değil öncesinden Galileo, Öklit'e ve Antik Yunanlar'a bütün zamanı geriye doğru gidecek olursak, bütün o bilgiyi yazılı kelimelerden, kitaplardan edindi.
Well, it may not be in the history books, but neither are The Troubles.
Tarih kitaplarında yazmıyor olabilir ama sorunlar da yazmıyor.
I've passed many an hour in the John reading your books.
Tuvalette sizin kitaplarınızı okuyarak saatler geçirdim.
I filled this backpack with books so that it was the same weight as a parachute.
Çantayı kitaplarla doldurdum yani şu an paraşüt ile aynı ağırlıkta.
The parenting books call it "parallel play."
Ebeveynlik kitapları buna "paralel oyun" diyorlar.
She was working through the 100 Books Everybody Should Read.
Karım kitapçıda çalışırdı ve 100 kitap okuman gerektiğini söylerdi.
Their hippy, New Age-style physics also caught the attention of the public, who read their crazy hippy books that mixed quantum mechanics with Eastern mysticism.
Onların hippi, New Age tarzı fizik anlayışları kuantum mekaniği ve Doğu mistisizminin bileşiminden oluşan çılgın hippi kitaplarını okuyan kitlelerin de dikkatini çekti.
Books like The Tao Of Physics, The Dancing Wu Li Masters and my personal favourite, Space-Time And Beyond -
Fiziğin Tao'su, Dans eden Wu Li Ustaları gibi kitaplar.
And if we made a list of books or works of art which we both know, it would form the ideal basis of a discussion.
Eğer ikimizin de bildiği kitapların veya sanat eserlerinin bir listesini yaparsak fikir temelli bir tartışma olur o zaman.
Long enough to strike your name from the history books.
İsmini tarih kitaplarından silmeye yetecek kadar.
Now, in your books, you've written about Europe, Australia, the British Isles.
Kitaplarınızda Avrupa'dan, Avustralya'dan, İngiliz Adaları'ndan bahsetmişsiniz.
God, all I've done is write forewords for books for the last four and a half years.
Dört buçuk seneden beri bunları kitapların önsözlerine yazardım.
" thank you for the letter and the Tolkien books you sent me.
" mektupunuz ve gönderdiğiniz Tolkien kitapları için teşekkür ederim.
They say the treasures include priceless rare books.
Paha biçilmez nadir kitaplar varmış.
They have molecular chem books from the 1950s.
1950'Ierden moleküler kimya kitapları var.
Well, it's not that I want him in my home, it's just that the better step parenting books say that the worst thing you can do for the kids is to push out the biological.
Peki, öyle değilBen, benim evde onu istiyorum Sadece daha iyi oebeveynlik kitapları adım Bu kötü bir şey söylemekçocuklar için yapabileceğiniz
I handle the French language books now.
Fransızca kitaplarla ilgileniyorum.
Yeah, I mean, I've signed books before but never out on the street.
Yani, daha önce de kitap imzaladım ama hiç sokakta imzalamamıştım.
Books from before the accident weren't as good.
Kazadan önceki kitapların iyi değil.
Hello, and welcome to Book News, the show where you get to know which books are coming to you, and authors get what's coming to them.
Merhaba ve hoş geldiniz Kitap News, Olsun göstermek kitaplar size geliyor olduğunu bilmek için Ve yazarlar onlara ne geliyor olsun.
Get in you sits Put your books on the table and open them up to the first page.
Oturun kitaplarınızı masanın üstüne koyun ve ilk sayfayı açın.
This one likes to sit in his room and draw comic books with monsters and maybe jack off to the posters on his wall.
Buysa odasında oturup canavarlı çizgi roman çizmeyi seviyor. Belki duvarındaki posterlere bakıp otuzbir çekiyordur.
There's books mathematical equations, schematics all the information that human beings have ever had, all here.
Kitaplar, matematik denklemleri, şemalar. İnsanların bulduğu tüm bilgiler, hepsi burada.
I mean, the whole time we dated, she always pushed books on me.
Çıktığımız onca zaman bana devamlı kitap oku diye diretirdi.
books 390
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bridge 67
the box 93
the baby's coming 54
the ball 71
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bridge 67
the box 93
the baby's coming 54
the ball 71
the bat 30
the book 195
the bathroom 101
the bag 76
the beast 101
the body 126
the big 102
the beginning 51
the big guy 22
the bigger 17
the book 195
the bathroom 101
the bag 76
the beast 101
the body 126
the big 102
the beginning 51
the big guy 22
the bigger 17