The case tradutor Turco
38,057 parallel translation
The case was thrown out, and all charges dropped.
Dava çöpe atılmış. Tüm suçlamalar düşmüş.
I know, I know. And I have every intention of investigating it, but right now, the case is strictly classified and under the jurisdiction of Army CIC and the FBI.
- Biliyorum, bunu soruşturacağız ancak şu anda mesele Askerî Mahkeme ve FBI'ın yetki alanında.
Well, if that's the case, the Baldwins might have an idea as to who that could be.
Eğer öyleyse Baldwin'ler kim olduğunu biliyor olabilir.
So the case had been broken for some time.
Bir ara kılıfı kırılmıştı.
We told you we had some questions about the case, we're asking them.
Size davayla ilgili bazı sorularımız olduğunu söyledik, şimdi soruyoruz.
The case was covered in urushiol.
Kılıfı uruşyol ile kaplıydı.
For example, you put the case on your couch.
Mesela, kılıfı kanepenize koymuşsunuz.
There are cops too... due to the condition of the case, we have a search warrant.
İki de polis var. Arama emrimiz var. Görmek ister misiniz?
Can we focus on the case, please?
Davaya odaklanabilir miyiz lütfen?
And then he practically told you to dump the case.
Sana hemen hemen davayı kapamanı söyledi.
The only way those charges go away and the case gets sealed is if Nicky became Stan's CI.
Bu suçlamaların düşmesinin ve davanın mühürlenmesinin tek sebebi Nicky'nin Stan'e muhbirliğe başlaması.
Congratulations. You cracked the case.
Tebrikler, davayı çözdün.
I was keeping tabs on the case from afar.
Çok uzaktan iz sürüyordu.
She knew if the case went to trial, the jury would side with me.
Dava mahkemeye giderse jürinin benim tarafını tutacağını biliyordu.
But surely this wouldn't be the case when they set out to film one of the greatest concentrations of wildlife on earth.
Ama dünya üzerindeki en büyük vahşi yaşam toplamını filme almaya gittiklerinde böyle bir sorun olmayacaktı.
It's often the case with urban wildlife is that it's the presence of human beings that allows certain animals to do well.
Genellikle şehirdeki vahşi yaşamda durum böyle. Belirli hayvanların işi kotarmasını sağlayan, insanların varlığı.
In the case of Marcus Aurelius, it seems quite clear that rumors started to spread that the Emperor had died.
Marcus Aurelius olayında öldüğü söylentilerinin yayıldığı açık ve de netti.
We can see this playing out, of course, directly in the case of Avidius Cassius.
Bu olayı Avidius Cassius vakasında doğrudan görebiliriz.
He built an airtight case against a local cartel, until the cartel kidnapped Weddle's daughter and forced him to recant everything.
Sağlam kanıtlarla bir kartelin üzerine gitmiş ta ki kartel kızını kaçırıp onu davadan caymaya zorlayana dek.
Jason, I looked into the Weddle case.
Jason, Weddle davasına baktım.
They found a suspect in the ricin case.
Risin olayında bir şüpheli varmış.
- Worst-case scenario... 72 hours to clear all the militia members.
Tüm milisleri kontrol etmek için en kötü ihtimalle 72 saat.
An officer told me about it some years ago in case I needed to have an off-the-record with a prisoner.
Yıllar önce bir görevli söylemişti mahkûmlarla kayıt dışı vakit geçirmem gerekirse diye.
But I can tell you this agent's been with the Bureau nearly 20 years, and we met on a case for Interpol.
Söyleyebileceğim 20 yıla yakındır Büro'da çalıştığı ve Interpol'de bir vakada çalışırken tanıştığımız.
Reid, find Lewis, get back up to the creek in case he shows up there.
Reid, Lewis'i bul ve dereye git. Oraya gidebilir.
His case was broken, and a piece of plastic was sticking out over the camera.
Telefonun kılıfı kırıktı, plastiğin bir parçası kamera üstünü kapatıyordu.
The Major Case Squad is receiving a commendation, and he's lobbying to have us included.
Ağır suçlar birimi takdirname alacak bizim de almamız için lobi yapıyor.
The safe house was 10 minutes away, but they hadn't told me where in case of something like this.
Güvenli ev köprüye yakın yerde, yakalanma ihtimaline karşı yerini bize söylemediler.
Yeah, Walt, make sure you introduce yourself in case someone else is passing through the tar pits.
Evet, Walt, bir başkası katran çukurundan geçer falan, kendini tanıtman iyi oldu.
Go cover the car in case they circle back, try and steal it.
Geri dönüp arabayı çalmaya çalışabilirler, git arabayı bekle.
Smart move would be to leave one back at the car in case we double back to try and steal it.
En akıllıca hareket, dönüp çalmaya çalışma ihtimalimize karşı araç başında birini bırakmak olurdu. - Silah kaçakçıları mı?
Mr. Cruz being a witness- - that's part of the State's case.
Bay Cruz'un tanık olması, kamu davasının bir parçası.
Most of the Major Case Squad is working on a lead our tech people found.
Ağır suçlar ekibinin büyük bir kısmı teknik personelimizin bulduğu bir ipucu üzerinde çalışıyor.
So, I've been thinking about something that Marcus said when he confessed his feelings for the A.D.A. in the Leon Walker case.
Marcus'un Leon Walker davasına Bakan savcı yardımcısına olan hisselerini itiraf ederken söylediği bir şey aklıma takıldı.
The guy was a basket case.
Adam tamamıyla ümitsiz bir haldeydi.
Stan has nothing to do with the Arcaro case.
Stan'in Arcaro davasında yapacak bir işi yok.
You cracked the Nightingale case.
Nightingale davasını çözdün.
In this case, your donor's cardiovascular and renal functions changed as a result of the pregnancy.
Hamilelik yüzünden donörünün kardiyo vasküler ve renal fonksiyonları değişti.
That's the best-case scenario.
Bu en iyi olasılık.
What's the worst-case scenario?
En kötü olasılık ne?
U.S. Attorney has assigned me to audit this team today, which is standard procedure when the FBI gets involved in a matter of Homeland Security... in this case, a car bomb going off outside a major political summit
Başsavcı, bugün ekibi incelemem için beni görevlendirdi. FBI, iç güvenlik meselesine karıştığında uygulanan standart bir prosedürdür bu. Özellikle de ABD ve Çin arasındaki politik bir zirve sırasında yakınlarda bomba patlıyorsa.
After that case, I thought it would be a good idea to put up some coded posts listing criminals for hire, see if we could catch anyone else, all under the disguise of dog adoptions.
O olaydan sonra, köpek edinme bahanesiyle başkalarını yakalamak için şifreli gönderiler yaparak kiralık suçluları listelemenin iyi bir fikir olacağını düşündüm. - Mantıklı.
He made a very good case as to why we should do the mission, and that's why we did it.
Mantıklı bir şekilde neden bu görevi yapmamız gerektiğini söyledi ve yaptık.
In case you've all forgotten, the United States does not negotiate with terrorists.
Unuttuysanız diye diyorum ABD, teröristlerle anlaşma yapmaz.
Good, you know, in case the exit isn't clearly marked.
Güzel. Çıkış açıkça gösterilmediyse demek.
Case, don't make me whip out the tickle monster.
Case, bana kendini gıdıklattırma küçük canavar.
That being said, in each case, the wrists of the victims... and I use that term as loosely as I can... were bound with a red zip tie.
Bununla birlikte tüm olaylarda kurbanların bilekleri o terimi elinden geldiğince rahat söyleyeceğim kırmızı kablo bağıyla bağlanmış.
Case was on the verge of going to trial, and he was caught in Novak's trap.
Dava mahkemede görüşülmek üzereyken, Novak'ın tuzağına düşmüş.
The guard carries a gun, in case a warning shot is needed, and with good reason.
Koruma silah taşıyor, ikaz ateşi gerekirse diye. Bunun da iyi bir sebebi var.
- We need to discuss surgery for the obesity case.
- Obezite hastasının ameliyatıyla ilgili tartışacağız.
When we was up in the area on business, I decided to case the place, you know. I wanted to see it for myself.
O şehre iş yapmak için gitmiştik, ben de mekana girmeyi ve kendi gözlerimle görmeyi istedim.
the case is over 17
the case is closed 84
case 419
casey 1909
cases 98
case in point 102
case closed 256
case dismissed 57
case number 46
case scenario 268
the case is closed 84
case 419
casey 1909
cases 98
case in point 102
case closed 256
case dismissed 57
case number 46
case scenario 268
case basis 20
case is closed 22
case scenarios 16
the card 32
the crow flies straight 33
the council 29
the choice is yours 166
the city 103
the crew 35
the car is here 16
case is closed 22
case scenarios 16
the card 32
the crow flies straight 33
the council 29
the choice is yours 166
the city 103
the crew 35
the car is here 16
the camera 86
the cat 115
the cars 36
the cowboy 18
the cards 33
the chair 57
the car 277
the clock is ticking 101
the caretaker 29
the curse 50
the cat 115
the cars 36
the cowboy 18
the cards 33
the chair 57
the car 277
the clock is ticking 101
the caretaker 29
the curse 50
the cake 61
the captain 118
the club 60
the coast is clear 60
the child 120
the clock 26
the cops 215
the cross 35
the chinese 54
the country 61
the captain 118
the club 60
the coast is clear 60
the child 120
the clock 26
the cops 215
the cross 35
the chinese 54
the country 61