The hair tradutor Turco
9,714 parallel translation
Well, the lady with the hair and brain.
Saçı ve beyni olan bayana.
- Oh, I see. -'Cause the hair might shadow your face.
- Anladım. - Çünkü saçın yüzüne gölge düşürebilir.
Kid with the hair.
Saçlı velet.
The hair, it's good.
Saçın, baya iyi.
Shave the hair, delousing.
Saçlarını kazıyıp bitleri temizleyin.
Like a sort of blonde bottle-genie, that took us gently by the hair, carried us over walls, and was the magic carpet from which we could spit down on cops'heads.
Bizi saçlarımızdan nazikçe kavrayıp, duvarların üstünden aşırırdı sanki, Uçan halının üstünden polislere tükürebilirdik sanki.
Sure, it starts with the hair.
Elbette, saçlarla başlıyor.
No touching, leave the hair alone but otherwise, you know, open season.
Saça ellemek hiç yok. Ama onun haricinde dilediğin gibi.
We'll figure out the hair.
Saçını halledeceğiz.
[Laughs] Why is the hair so curly?
- Neden saçları bu kadar kıvırcık?
They were going to cut my head off, like I'd seen them do in so many videos- - grabbed by the hair from behind, screaming as the sawing began, legs flailing.
Videolarda gördüğüm gibi başımı keseceklerdi. Saçının arkasından tutuyorlar, kesmeye başlayınca çığlık atıyorsun. Sonra bacaklar titriyor.
"Guys, don't mess with the hair."
"Çocuklar, saçları bozmak yok."
Blacken all the hair here.
Buradaki tüm saçı siyaha boya.
The flowers in your hair have robbed the very life from me
# Saçlarındaki çiçekler hayatımdan çok çaldı. #
Or think of all the shampoo commercials you've seen, where the person now has beautiful flowing hair and is loved and appreciated by the people around them.
Ya da gördüğün şu şampuanı düşün, insan böyle güzel saçlara sahip olunca, sevilen ve etrafındaki insanlar tarafından takdir gören biri olur.
The tooth, the long hair.
Diş, uzun saç falan.
I used to cut your mother's hair all the time.
Annenin saçını hep ben keserdim.
You know, tire around the waist, hair in the drain, cock that just won't stand up anymore.
Göbeği çıkmaya başlar, saçına ak düşer siki artık kalkmamaya başlar. Tekrar canlı hissetmek ister.
You read the business press in say, 1920s, it talks about the need to direct people to the superficial things of life, like "fashionable consumption" and that'll keep them out of our hair.
Ticari basını okuduğunuzda, mesela 1920'de insanları hayatın yüzeysel şeylerine yönlendirme ihtiyacından "modaya uygun tüketim" gibi şeylerden ve bunun onları başından atacağından bahseder.
She had her hair in a ponytail and I could see the roots being pulled back from her ears.
Saçını atkuyruğu yapmıştı. Onu bir kez gördüm ama yıllardır hatırlıyorum.
I mean, like... Well, that explains the extra leg hair.
Daha ciddi bir şey olduğundan korkmuştum yani bilirsin...
Look at that, you got the- - hair is just the same.
Şuna bakın, saçın onunkiyle aynı.
"Beware, forswear, replace the old with brand new hair."
"Hazır ol olacaklara eskisini değiştir yeni saçlara."
"Beware, forswear, replace the old with cool hair."
"Hazır ol olacaklara, eskisini değiştir harika saçlara."
You know, all the girls want you to do their hair!
Şey, bütün kızlar saçlarını yapmanı istiyor!
Then I grabbed a hand full of that black hair on the back his head... Then I stuck my big, black Johnson right down his goddamn throat.
Ardından başının arkasındaki siyah saçını ellerimle kavradım ve kocaman, siyah malafatımı gırtlağına kadar soktum.
Oh... And haven't you got the most beautiful hair I've ever seen in my entire life?
Ve sen hayatımda gördüğüm en güzel saça sahip olduğunu biliyor muydun?
A small, beautiful woman with hair like a river of snakes, and the temper of an angry mink.
Minyon, güzel bir kadın saçları yılanlardan oluşan bir nehir gibiydi ve bir vizonun öfkesine sahipti.
By the way, I don't have brown hair anymore.
Bu arada artık kahverengi saçlarım yok.
What about the one with the longer hair?
Uzun saçlı olana ne dersin?
Remember to put your hair up when you're at the table.
Sofradayken saçlarını toplamayı unutma.
You can't be at the table with your hair down.
Saçların bu şekilde sofrada oturamazsın.
You can't have your hair in the plate.
Tabağında saçını görmek istemezsin.
Yeah, but our hair's the same. Look.
Evet ama saçlarımız aynı, bak.
And if you are gray, I will still love you, and we will buy you the best hair dye in the world.
Ak düşse bile yine seni seveceğim ve sana dünyadaki en iyi boyaları alacağız.
The guy with the salt-and-pepper hair.
Kır saçlı olan.
I always think about the number of hair follicles on my mother's wrist before I killed her.
Her zaman, annemi öldürmeden önce gördüğüm bileğindeki kıl köklerinin sayısını düşünürüm.
You comb your hair with your back to the mirror.
Saçını aynaya arkanı dönüp tarıyorsun.
Stop doing your hair, right? Get me stuff out of the car.
Saçınla uğraşmayı bırakıp eşyalarını dışarı çıkar.
We'll just get the address and be out of your hair.
Adresi alıp hemen yakanızdan düşeriz.
You think I can't think straight because the victim has red hair?
Kurban kızıl saçlı diye düzgün düşünemeyeceğimi sanıyorsun?
Yes, the Reverend had bought some of my hair on Craigslist, and we started emailing, and I just thought he had some real good ideas.
Aklında sahiden güzel fikirler olduğunu düşündüm. Donna Maria, Mutlu Hizmetçiler adlı bir şirkette çalışıyordun.
And I need hair of the dog, pronto.
Tek ihtiyacım olan hemen bir sabah içkisi.
They can't touch a hair on Dewey Crowe's head, else it's harassment, on account of the civil suit that I won against the federals, particularly Raylan Givens.
- Dewey Crowe'un saçının teline dokunamazlar yoksa taciz olur. Federallere, özellikle de Raylan Givens'a açıp kazandığım hukuk davası yüzünden.
Nice choice. It's like the little black dress of pubic hair.
ÇalıIığın küçük siyah giysisi gibi.
Get her in the car before she chokes on her hair extensions.
Saçından boğulmadan arabaya at onu.
You could drive around the mission cutting hair.
Saç kesmek için etrafta dolanabilirsin.
Before he went all hippy with the sandals and long hair.
Uzun saçları ve sandaletiyle gitmeden önce.
Well, you wanted to prove I was beautiful, and the first thing you did was change my hair and makeup.
- Evet, sen, ı güzeldi kanıtlamak istiyordu Ve yaptığı ilk şey değişim oldu. Benim saç ve makyaj.
You're the one who's having the amazing hair day.
Burada harika saçlara sahip olan tek kişi sensin.
How's this? Welcome to Litchfield, where your services are needed in both the counseling and hair removal arenas.
Litchfield'a hoş geldiniz, hizmetlerinizin hem danışma alanında hem de epilasyon alanında gerekli olduğu yere.
hair 308
haircut 83
hairy 66
hairs 21
hair of the dog 32
hair color 28
hair loss 19
haired girl 27
haired 77
haired man 25
haircut 83
hairy 66
hairs 21
hair of the dog 32
hair color 28
hair loss 19
haired girl 27
haired 77
haired man 25
the hunger games 20
the hole 27
the headmaster 20
the hell i don't 16
the hell you say 21
the house is empty 22
the horses 42
the hills 19
the hell with it 67
the hell you don't 16
the hole 27
the headmaster 20
the hell i don't 16
the hell you say 21
the house is empty 22
the horses 42
the hills 19
the hell with it 67
the hell you don't 16
the house 261
the heart wants what it wants 18
the headmistress 18
the hall 17
the hell are you talking about 20
the hours 16
the horror 73
the half 48
the head 74
the housekeeper 42
the heart wants what it wants 18
the headmistress 18
the hall 17
the hell are you talking about 20
the hours 16
the horror 73
the half 48
the head 74
the housekeeper 42
the house is on fire 21
the hell i can't 29
the horse 54
the hand 48
the handcuffs 17
the hotel 71
the hero 36
the heat 65
the honor is mine 25
the higher 29
the hell i can't 29
the horse 54
the hand 48
the handcuffs 17
the hotel 71
the hero 36
the heat 65
the honor is mine 25
the higher 29