English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / The mission

The mission tradutor Turco

7,772 parallel translation
According to the laws of this state, it is you stand convicted of murder your daughter is to be placed in the custody of the Mission Orphanage.
Bu eyaletin kanunlarına göre, cinayet suçundan mahkum edildiniz... kızınızın velayeti Kliseye verilecek ve Klise Yetimhanesine yerleştirilecek.
I understand the mission on land is going well.
Anladığım kadarıyla karadaki görev iyi gidiyor.
He was heading up the mission.
- Görevin başında o vardı.
Official position is that Khosa thwarted the mission, but... I have my doubts.
Resmi olarak Khosa'nın görevini başaramadığı açıklandı ama benim bu konuda şüphelerim var.
What's the mission?
Görev ne?
I was concerned that if I did, you would disable your software and sabotage the mission.
Söylersem, yazılımını devre dışı bırakıp operasyonu sabote etmenden çekindim.
Whether we want to admit it or not, it's been easier to focus on the mission than to think about what comes next.
Kabul etsek de etmesek de sonraki işi düşünmektense, eldeki göreve odaklanmak daha kolaydı.
Something appropriate this time, not the soundtrack to The Mission.
Bu sefer düzgün bir şey olsun, Misyon filminin müziği değil.
Is it your recommendation, then, that we abort the mission?
Görevi iptal etmemizi mi öneriyorsunuz?
I'll celebrate after the mission, when we get those missiles back.
Ben görevden sonra kutlarım, o füzeleri geri alınca.
After the mission, you may be dead.
Görevden sonra ölebilirsin de.
When the mission's over, I'll find you, and I'll remove it.
- Görev bitince seni bulur ve çıkartırım.
Started thinking more about them than the mission, so I-I left.
Misyonu daha onlar hakkında daha fazla düşünmeye başladı, bu yüzden II sol.
The mission is to infiltrate an American private military company.
Görevin, özel bir askeri Amerikan şirketinin içine sızmak.
But why put the mission at risk by triggering a high-level terrorist alert?
Ama yüksek-dereceli bir terörist alarmını tetikleyerek neden görevi tehlikeye attılar?
They have no record of Hale being registered as a member of the Republic of Serbia's diplomatic mission.
Hale'in Sırbistan Cumhuriyeti adına diplomatik görevde olduğunu gösteren bir kanıt bulunmadığını söylediler.
You said on the phone that this was mission-critical.
Telefonda bunun kritik görev olduğunu söyledin.
First stop on our first mission, the S.H.I.E.L.D. Tricarrier, to get intel on the number one bounty on our hit list,
Görevimizin ilk durağı S.H.I.E.L.D. üçlü taşıyıcısı. Listemizin başındaki kötü adam ile ilgili bilgi almaya.
He was chosen to shadow a mission, but... was kept in the dark about the details.
Bir görev için seçildi. Detayları kendisi de bilmiyordu.
The terrorists accomplished their mission, and this is what they planted.
Teröristler görevlerini başarmışlar. İstedikleri cihazı yerleştirmişler.
It's the only way to ensure your mole's cooperation and protect him long enough to complete his mission.
Köstebeğinin işbirliğini garanti altına almanın ve yeterince uzun korumanın tek yolu görevini tamamlaması.
I'm on a mission from the crown to find the king's brother.
Çabuk bırakın beni! Kralın kardeşini bulmakla görevlendirildim.
The Votanis Collective sent saboteurs, Indogene shape-takers, on a suicide mission.
Votan Birliği, Indogene kılık değiştiricilerini gemileri sabote etmek için intihar görevine yolladılar.
The first casualty of your misguided mission.
Yanlış yola girdiğini görevde ilk kaybın.
The only way for ridley to prove The legitimacy of his mission.
Ridley'nin görevinin yasal olduğunu ispatlamanın sadece bir yolu var.
Then the secret of our mission is safe.
Yani görevimizin sırları güvende.
Which I suppose is just now starting to become apparent, standing there alone on the tarmac, realizing that while you hid behind your mission of revenge, everyone else around you evolved.
Sanırım şu pistte tek başına beklerken, şimdi ortaya çıkıyor... Sen intikam görevinin arkasında saklanırken etrafındaki kişilerin geliştiğini fark ediyorsun.
The dojo on Mission Street.
Görev Caddesi'ndeki dövüş okulu.
You really think, this little recon mission's - the best use of our time?
Vaktimizi bu bilgi toplama göreviyle en iyi mi kullanırız sence?
You want us to go to the library on a mission?
- Kütüphaneye gitme görevi mi veriyorsun?
As you can understand, it's not often the King of England asks to sit down with the very people whose mission it is to end his reign.
Anladığınız üzere, İngiltere krallığının kendisini bitirmeyi görev edinmiş kişilerle masaya oturması pek de sık rastlanan bir şey değil.
So that was the code name for our mission to get the primordial virus off the ice.
Yani kutuplardan virüsün ilk halini almamız için verilen görevin kod adı buymuş.
Except, the way Ramsey tells it, our mission wasn't to find the cure... It was to weaponize it.
Tabii Ramsey'in ifade ettiğine göre görevimiz tedaviyi bulmak değil, virüsü silah haline dönüştürmekmiş.
Ramsey showed me everything about your secret mission to spread the virus.
Ramsey bana virüsü yaymak için çıktığınız gizli görevle ilgili her şeyi gösterdi.
The Mission.
Misyon.
What are the odds he'd be the one commanding this mission?
Bu görevi komuta edeceği kimin aklına gelirdi?
As rogue gangster Dutch Schultz... plans to assassinate the man on a mission to take down the Mob,
Dolandırıcı gangster Ducth Schultz. Mafyayı yok etme görevinin başındaki adamı öldürme planı yaptı...
This tablet could hold the key to our mission as Witnesses.
Bu tablet, Şahitler olarak görevimizin ne olduğunu bize anlatabilir.
General Washington said this mission is of the utmost importance.
General Washington'ın dediği gibi bu görev çok önemli.
The Machine would never let us show up empty-handed to a rescue mission.
Makine bir kurtarma görevine eli boş gelmemize asla izin vermez.
Let me tap in to data from NSA and CIA and see if I can't find somebody with secondary knowledge of the Husk mission.
Onu daha önce görmüş müydün? Başkan Yardımcısı konutunda David'in hayır kurumu partisi vardı.
Your "after action" said the mission was a success, but the mission failed. I never failed a mission in my life.
Buradasın demek.
Well, destroying the virus wasn't my mission. What was your mission?
Amcanla iyi anlaşırdık bence.
I work at the Sacred Mission with Reverend Massey.
Papaz Massey ile Kutsal Görev'de çalışıyorum.
By the time your good man completes his mission, he'll either be dead or rotting in a cell in China.
Senin iyi adam misyonunu tamamlar zaman, O N'- ya Çin'de bir hücrede çürüyen ölü ya da olacağım.
Your mission is to blow up the power plant.
Senin görevin santrali havaya uçurmak olduğunu.
Why would she leave for stupid Africa on some stupid mission for the stupid Army and stupid Colonel Glen?
Neden aptal Ordusu ve aptal Albay Glen'inin aptal görevi için aptal Afrika'ya gitti?
But you should know... The men we have are not right For this mission.
Ama bilmelisiniz ki... askerlerimiz bu görev için yeterli değil.
Your mission is to infiltrate the Soviet prison and rescue the starving dissident or...
Sovyet hapishanesine sızıp, açlıktan ölmek üzere olan muhalifi kurtarmak görevimiz.
And the cell's mission?
Örgütün amacı ne?
I couldn't risk anyone learning the truth and sabotaging my mission.
Bu gerçeği kimsenin öğrenme ve görevimi sabote etme riskini göze alamazdım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]