The poor guy tradutor Turco
469 parallel translation
I think the poor guy ought to see one friendly face in the courtroom.
Bence zavallı çocuğun mahkeme salonunda sevecen bir yüz görmesi fena olmaz.
And I yelled at the poor guy.
Ben ise onu terslemiştim.
So, you the trouble with your calculations. Tu montes head to the poor guy who can not even read.
Okuma yazma bilmeyen garibanların kafasını hesaplarınla karıştırıyorsun.
The poor guy didn't know what he was doin.
Zavallı oğlan ne yaptığını bilmiyordur.
- Let the poor guy alone.
- Zavallıyı yalnız bırakalım.
The poor guy is nowhere.
Zavallı adamın aklı uçmuş.
"He finally decides to surrender, the poor guy."
"Sonunda teslim olmaya karar verdi zavallı erkek."
The poor guy's miserable.
Zavallı adam çok üzgün.
The poor guy would never get a hat on over his horns.
Zavallı herif, boynuzlarının üstüne asla şapka giyemeyecek.
This kid had an argument with Burton Reeves less than an hour before the poor guy was found with a bullet in his head.
Bu çocuk Burton Reeves'le zavallı adam kafasında bir kurşunla bulunmadan bir saatten daha az bir zaman önce tartıştı.
The poor guy got blown up with the safe.
Zavallı herif kasayı açarken havaya uçmuştu.
The poor guy must have been shot by a patrol.
Zavallı herif bir devriye tarafından vurulmuştur, kesin.
Leave the poor guy alone!
Zavallı adamı rahat bırakın.
He hasn't got any luck, the poor guy.
Zavallı garsonun fazla şansı yok.
The poor guy.
Zavallı adam!
The poor guy's old.
Zavallı yaşlı adam.
The poor guy's very shy, but he'll come over.
- Çok çekingen. Ama gelecek, görürsün. - Evet, tabi!
Feed the poor guy, you'll do a good deed.
- Zavallı adam, sana bir iyilik yapacağım.
I can't figure out what happened to the poor guy.
Yani çok büyük bir yazardı.
Look how worn-out he is, the poor guy.
Zavallı ne kadar yıpranmış, bir baksana.
The poor guy's minus an eye.
Zavallının tek gözü çıkmış.
Give the poor guy a pass?
Adi herife bir şans mı verelim?
The poor guy.
Zavallı adam.
Will you stop saying "The poor guy"?
Şuna "zavallı adam" demeyi keser misin?
I'd say it's the poor guy, president of the bank.
Bankanın zavallı başkanı olduğunu söyleyebilirim.
Oh, the poor guy.
Zavallı adam.
The poor guy panicked.
Baksana, şaşıp kaldılar.
Two nurses walk into a room and stick needles in a man... and one of those is a Number 18 Jelco, tourniquet the poor guy... anchor the poor guy's arm with adhesive tape... and it's the wrong poor son of a bitch!
Odaya iki ayrı hemşire giriyor ikisi de adama bir şeyler yapıyor bunlardan biri de 18 numara Jelco, pislik herifin koluna serum bağlamışlar hem de iğne tutsun diye bir de bantla kapatmışlar ama hepsini yanlış pisliğe yapmışlar!
How could the poor guy sit down?
Zavallı adamcağız nasıl otursun?
The poor guy on skid row.
Varoşlardan, yoksul biri.
The poor guy didn't have enough for a cup of coffee.
Zavallının kahve alacak parası bile yoktu.
I pity the poor guy who buys that heap!
O külüstürü alacak zavallıya acıyorum!
Who knows what the poor guy was thinking.
Kim bilir zavallı adamın aklında ne vardı.
Imagine the poor guy who has to screw her!
Zavallı bir adamın onu becerdiğini düşün!
Hell, the poor guy died when he was 35.
Zavallı adam, 35 yaşında öldü.
The poor guy got a knife in the belly.
Zavallı adamın karnında bıçak saplıydı.
But I didn't think that was very funny because. Debbie, the poor guy burned himself up trying to pour gas in a carburetor.
Ama bence komik değildi çünkü zavallı adamcağız karbüratöre benzin koyarken kendini yakmıştı, Debbie.
I didn't go tap some poor, grimy guy on the shoulder and make him talk. I got myself a job.
Zavallı, kir içindeki bir adamın omuzlarına vurup, onu konuşturmadım.
A couple of years ago, he sliced up some poor guy's face right under the railroad bridge.
Birkaç yıl önce tren köprüsünün altında adamın birinin yüzünü doğradı.
Melina, I have everything, you know : all the scenes, and the black guy, and Buffalo Bill, and the script, and I have to furl the flag because I'm a poor bastard with no money
Melina, her şey var, biliyorsun : tüm oyunlar zenci adam, Buffalo Bill, senaryo ve yelkenleri salmam gerekiyor çünkü parasız budalanın tekiyim.
I could swear it was the same guy that killed poor Mr. Webb. You remember the coffee shop of where I saw it happen, me and Angela?
Angela'yla beraber gördüğümüz olayı hatırladın mı?
I never seen an opening night yet without some guy... gets all the poor actors together and makes them a long speech : Yeah.
Evet.
The idea is this, if you could choose anyone in the world would you marry a rich guy or a poor one?
Fikrim şu : Eğer dünyada herhangi birini seçebilseydin zengin bir adamla mı evlenirdin, yoksa fakir mi?
He's all tired out, though, the poor little guy.
Ama çok yorulmuş. Zavallı minik şey.
The sergeant, poor guy...
Çavuş, zavallı adam...
The look you gave that poor guy...
O zavallı adama attığın bakış, kim bilir ne düşündü...
The guy wearing the big glasses says, "Because of your poor enunciation."
Büyük gözlükleri olan adam dedi ki, "Zavallı telaffuzun yüzünden."
They're still chopping off heads there. This poor guy got his hands tied behind his back, and they force him onto his knees in the center of this enormous square.
O zavallı adamın elleri arkadan bağlıydı, ve adamı kocaman bir meydanın ortasında dizlerinin üstüne çökmeye zorladılar.
The thing to do is to try to get up there... and try to save that poor guy.
Şimdi yapılması gereken oraya gitmek ve zavallı adamı kurtarmak.
He made a move on all the girls, poor guy.
Her kıza iş atıyordu, zavallı.
Who let that poor guy out of the trunk?
O zavallıyı bagajdan kim çıkarmış?
the poor thing 57
the poor 64
the poor man 23
poor guy 284
poor guys 16
guys 27890
guys like you 17
guys like me 21
guys like us 29
guy stuff 23
the poor 64
the poor man 23
poor guy 284
poor guys 16
guys 27890
guys like you 17
guys like me 21
guys like us 29
guy stuff 23
the post 71
the power of christ compels you 31
the police 666
the party is over 26
the police are here 92
the piano 29
the police are coming 33
the party 90
the plane 59
the police station 24
the power of christ compels you 31
the police 666
the party is over 26
the police are here 92
the piano 29
the police are coming 33
the party 90
the plane 59
the police station 24
the point is 1527
the park 61
the phone rang 17
the prince 110
the party's over 96
the policeman 19
the player 16
the painter 35
the people 229
the phone rings 24
the park 61
the phone rang 17
the prince 110
the party's over 96
the policeman 19
the player 16
the painter 35
the people 229
the phone rings 24