They hurt tradutor Turco
3,008 parallel translation
They hurt the poor little psychopath?
Küçük psikopatın canını mı yaktılar yoksa?
I hope we find the kids before they hurt themselves.
Umarım çocukları bir taraflarını kırmadan bulabiliriz.
- They hurt?
- Bir şey yaptılar mı?
It is being poisoned by a criminal elite who don't care who they hurt as long as they maintain wealth and power.
Ellerinde para ve güç olan umursamayan, zarar vermeyi amaç edinmiş bir suç örgütü tarafından zehirlendi şehir.
How they hurt people?
İnsanlara nasıl zarar verdikleri konusunda?
They hurt the people in it.
İçindeki insanlara zarar verdi.
Robbie, I know that they hurt you, but that doesn't mean they deserve to die.
Seni incittiklerini biliyorum ama bu ölmeyi hak ettikleri anlamına gelmez.
They hurt people's feelings. And their stomachs.
İnsanlarının duygularını incitir ve midelerini bozar.
The person that loves the other person more is always unfortunate. And they hurt the most.
Her zaman diğerinden daha fazla seven kişi, en talihsiz ve en çok incinen taraftır.
It explains why they never really said anything that hurt us.
Neden gerçekten zarar verecek bir şey yapamadıklarını açıklıyor.
Look, no matter what they say, they're hurt.
Ne derlerse desinler, yaralanmışlar sonuçta.
They won't hurt you.
Sana zarar vermeyecekler.
Ray Jay, I understand you're angry because you're hurt, but this is your first breakup, and they're not all gonna be like this, and I think that, you know, it would really help for you to talk about it.
Ray Jay, canın yandığı için kızgın olduğunu anlıyorum. Ama bu senin ilk ayrılığın. Hepsi böyle olmayacak.
They... don't want to hurt us?
Onlar... Bize zarar vermek istemiyorlar mı?
I didn't know they tried to hurt you while you were in there.
İçerideyken seni incitmeye çalıştıklarını bilmiyordum.
- Oh, I-I hurt my wrist on set, and they wanted me to get it checked out.
- Sette bileğimi incittim. Onlarda kontrol ettirmemi istedi.
These people hurt you, didn't they?
Bu insanlar canını yaktılar, değil mi?
And I'm gonna rip that organization apart so they don't hurt anybody else.
Başka kimsenin zarar görmemesi için o örgütü çökerteceğim.
"They'll hurt you in the end. " I'm asking you to start wearing a bulletproof vest " and to drive in the armored car.
Sonunda sana zarar verecekler senden artık çelik yelek giymeni ve zırhlı araçla seyahat etmeni rica ediyorum..
How many operations did we launch because we hurt, because when they blow up buses it really hurts us and we want revenge?
Canımız yandığı için kaç operasyon düzenledik? Otobüslerimizi havaya uçurmaları bizi derinden yaraladığından intikam istiyoruz.
I thought if I tried to stop them, they'd hurt me.
Onları durdurmaya çalışırsam bana zarar vereceklerini düşündüm.
I-I-I went to the end of the line to meet the train, surprise you, and they said somebody was hurt, there was trouble, so I-I drove beside the tracks until I found you.
Treni karşılamak için sıranın en arkasına geçtim, seni şaşırtayım diye. Sonra birinin yaralandığını söylediler, bende seni bulmak için hattın sonuna kadar yürüdüm.
They're not gonna hurt me.
Bana zarar vermeyecekler.
They won't hurt you.
Sana zarar vermezler.
They're just looking for anything past or present that Coleman can use to hurt the campaign.
Geçmişte olanları ve Coleman'ın kampanyaya zarar vermek için kullanabileceği şeyleri arıyorlar.
If I knew they were gonna hurt you, I would have never tried to escape.
Sana zarar vereceklerini bilseydim asla kaçmaya çalışmazdım.
If I knew they were gonna hurt you, I would've never tried to escape.
Sana zarar vereceklerini bilseydim asla kaçmaya çalışmazdım.
Most athletes- - they get hurt, they sit on the sidelines and watch, but you moved away.
Birçok sporcu sakatlandığında kenara alınır ve izlerler ama devam ederler.
Detective Bell and the others- - they told you that the man who took you seven years ago was a bad man, that he hurt you, abused you.
Dedektif Bell ve diğerleri seni yedi yıl önce kaçıran adamın kötü biri olduğunu sana zarar verdiğini ve seni taciz ettiğini söylediler.
No one's trying to hurt me ; they're trying to hurt Mike.
Kimse benim canımı yakmadı, onlar Mike'a zarar vermeye çalışıyor.
They're gonna hurt me!
- Bana zarar verecekler!
And if they drink any deadly thing, it shall not hurt them. "
"... ve eğer ölümcül bir şey içerlerse, onlara zarar vermeyecek. "
"They can't hurt me, because they're over there and I'm here."
"Bana zarar veremezler, çünkü onlar orada ve ben buradayım."
The players who were cheating weren't trying to hurt him. They were just trying to keep him from scoring.
Hile yapanlar onu incitmeye çalışmıyorlardı ki, amaç gol atmasını engellemekti.
To save all hurt, why not leave things as they are?
Neden kimse üzülmesin diye bir şeyleri olduğu gibi bırakmayalım ki?
But that doesn't have to hurt you I am happy that things turned out the way they did
Bunun için acı çekme. Olayların bu şekilde gelişmesinden mutlu oldum.
When people are hurt, people are in trouble, they tend to make the wrong choices.
İnsanlar zarar gördüğünde, başları belaya girdiği zaman yanlış tercih yaparlar.
If someone were to hurt my family or a loved one as they did this woman, I would probably want them dead.
Eğer birileri bu kadına yapıldığı gibi aileme veya sevdiğim birine zarar verirse muhtemelen onların ölmesini isterdim.
He was always afraid they'd get dragged into a spy world and hurt, so he replaces familial love by bonding with his young nephew.
Casus dünyasına sürükleneceklerinden ve zarar göreceklerinden hep korktu bu yüzdende aile sevgisini genç yeğeniyle bağ kurarak telafi etti.
You knew they were gonna hurt Amy.
Amy'e zarar vereceklerini biliyordun.
I promised her that they would never be able to hurt her again, and they walked out of there free, like it was all a big joke. I know what they did.
Kıza, buradan özgürce çıkamayacaklarını ve bir daha asla onun canını acıtamayacaklarına dair söz verdim her şey sanki bir şaka gibiydi.
If I don't cooperate, they will hurt him.
İşbirliği yapmazsam onun canını yakacaklar.
At least until they read the manual and figure out it can't actually hurt them.
En azından kullanma klavuzunu okuyup zarar vermeyeceğini anlayıncaya kadar.
"Broken bones may break my bones, but they will never hurt me."
"Kırık kemikler, kemiklerimi kırabilir, ama hiçbi zaman canımı acıtamazlar."
Also, they're really worried about mascot safety, because too many hours in the giant head can hurt your spine.
Ayrıca, gerçekten maskot güvenliği hakkında endişeliler çünkü kafamızda dev bir başlıkla saatlerce duruyoruz ve bu omurgaya zarar verebilir.
They said they'd hurt my family.
- Ailemi inciteceklerini söylediler.
They can't hurt you anymore, got it?
Anladın mı?
They can't hurt us anymore.
Artık bize zarar vermezler. Tamam mı Addyson?
- They're on fire, on fire. Of course, he should go see her when his girlfriend has been hurt.
Kız arkadaşı yaralandı yani, tabiki gitmeli.
- They could have hurt all of us.
Hepimizin canı yanabilirdi.
They didn't hurt me.
İyiyim, bana zarar vermediler.
they hurt you 16
hurt 179
hurts 119
hurting 20
hurt me 62
hurts like hell 20
hurt you 34
hurt them 18
hurt him 32
hurtful 19
hurt 179
hurts 119
hurting 20
hurt me 62
hurts like hell 20
hurt you 34
hurt them 18
hurt him 32
hurtful 19
hurt her 20
they aren't 58
they are 1447
they are coming 72
they can't see you 17
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they don't 727
they aren't 58
they are 1447
they are coming 72
they can't see you 17
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they don't 727
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they do 1025
they can't 247
they are good 26
they are delicious 17
they did 777
they don't like me 19
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they do 1025
they can't 247
they are good 26
they are delicious 17
they did 777
they don't like me 19