They were wrong tradutor Turco
427 parallel translation
They were wrong.
Yanılmışlardı.
But They were wrong, weren't they?
Fakat yanılıyorlardı, değil mi?
They were wrong.
Yanılıyorlardı.
They were wrong.
Yanılmışlar.
They were wrong!
Yanılmışlar!
If they were wrong, yes.
Yanıldılarsa, evet.
He's not like those types who want to hear they were wrong, that their wives are angels above suspicion. Not him!
Bu adam, o ; yanıldıklarını, aslında karılarının lekesiz bir melek olduğunu duymak isteyen tiplerden değil!
- They admitted they were wrong.
- Bir hata yaptıklarını kabul ettiler.
And they were wrong.
Ve çok da yanıldılar.
Provided he makes it clear that they were wrong.
Yeter ki yanlış olduklarını söylesin.
But this is where they were wrong.
Ama bu noktada yanılıyorlardı.
- They were wrong.
- Onlar haksızdı.
Well, they were wrong then, weren't they?
- Eh, yanılmışlar öyleyse.
THEY--THEY WERE WRONG, YOU SEE. WELL, HATTIE TOLD ME HERSELF A-AFTER I GOT HER HOME
Bu, küçük bir kız çocuğu yetiştirmek için oldukça büyük bir hastalık.
I thought I was right and they were wrong.
Haklı olduğumu, onların yanıldığını düşünüyordum.
I stand before you today to explain, with much regret that they were wrong.
Bugün ben sizlerin önünde büyük bir üzüntüyle söylüyorum onlar yanıldı.
And most of the time they were wrong. They had no idea what I said, wanted, thought.
Ne söylediğimin, ne istediğimin, ne düşündüğümün kimse farkında değildi.
He says they were wrong ever to have trusted us.
Bize güvenmekle hata ettiklerini söylüyor.
But they were wrong.
Ama yanılmışlardı.
I said they were wrong, I said you just needed a chance to succeed.
Yanıldıklarını söyledim, başarmak için bir şansa ihtiyacın olduğunu söylüyorum.
I'm thinking about how I listened to my instincts, and they were wrong.
NasıI içgüdülerimi dinlediğimi ve yanlış olduğunu düşünüyorum.
They were wrong.
Onlar yanılmış.
They were wrong. - What's the deal?
Burada yanılacaklar.
A hundred million dollars later, they apologized, said they were wrong.
Ama bir yüz milyon dolar sonra özür dileyerek yanıldıklarını söylediler.
They were wrong.
Ama yanıldılar.
They were all wrong.
Hepsi yanılmıştı.
If anyone were to walk in, would they ever get the wrong idea.
Birisi şu an buraya gelse, kesin yanlış anlar.
You were wrong. They thought it a splendid idea.
- Harika bir fikir olduğunu düşünüyorlar.
Well, everybody ventured an opinion and they were all dead wrong.
Eh, herkes bir fikir beyan etti, hepsi de yalan yanlıştı.
They never asked me if you were there the night of the murder... so I didn't think it was wrong not to tell them anything.
Onlar bana cinayet gecesinde orada olup olmadığınızı sormadıkları için ben onlara bir şey söylememekle yanlış bir şey yapmadım
WE ALL GOT THE WRONG WORD. THEY SAID YOU WERE REMOVED BY A LOCOMOTIVE.
Dostum, bu dünyadan göçtün sanmıştım.
No matter how nonsensically their features were arranged. They were beautiful and they could do no wrong.
Her ne kadar vücut yapıları anlamsız gibi olsa da onlar güzeldiler ve yanlış yapamazlardı.
I figured they were after me, but it appears I was wrong.
Benim peşimde olduklarını sanıyordum..... fakat öyle görünüyorki yanılmışım.
We called them "stomach divisions", because they were sort of my age, and all had things wrong with their tummies.
Onlara "göbekli tümen" diyorduk. Çünkü hepsi benim yaşlarımdaydı ve formlarına pek dikkat etmiyorlardı.
Well.. ... maybe they were'nt wrong.
Senin için yapabileceğim herhangi bir şey var mı, sevgilim?
And these pigeons they would not build we were wrong to follow them we should have gone north
- Güvercinlerde böyle durmaz, uçarlardı.
Oh they were all wrong believe me.
İnanın bana yanlış söylemişler.
They were in the wrong room.
Yanlış odaya gelmişlerdi.
They were just messing with the wrong guys.
Yanlış çocuklara çattılar.
They were all wrong and you were right!
Onlar haksız, sen haklıydın!
Were you afraid they might turn up on the wrong person?
Yalnış birinin üzerinde bulunacağından mı korktun?
I think they were just put in wrong.
Bunu yanlış takmışlar.
I'm still under observation, because I have something wrong in my legs, it feels like they were being pull off. - What are you saying?
Ben hala gözetim altındayım, çünkü bacaklarımda kötü bir şey var, sanki çekiliyorlar gibi hissediyorum.
They really were trying to help. We just all had the wrong information.
Gerçekten yardım etmek için can atıyorlardı ama edindiğimiz bilgilerin tümü yanlıştı.
- They Were Both Wrong.
İkisi de yanıldı.
They were fast enough to keep up with me going the wrong way on the expressway but when it came time to jump that drawbridge they just didn't have the guts.
Otoyolda terse yönde benimle başa baş gidebilecek kadar hızlıydılar. Ama sıra kaldırma köprüden atlamaya geldiğinde cesaret edemediler.
They were going to the moon and something went wrong.
Ay yolculuğu sırasında bir terslik olmuştu.
They were listening in illegally. Wrong.
Yasadışı olarak dinliyorlarmış.
Their last date they were on the couch but she was on his wrong side.
Son seferlerinde kanepede oturuyorlarmış ama kız yanlış taraftaymış.
Was notified of this test. They were in the wrong place at the wrong time.
O adamlar yanlış zamanda yanlış yerdeydiler.
They were, you know, conservative Bible folk, but they had a powerful sense of right and wrong.
Ama onlar doğru ve yanlışın güçlü hissine sahipti.
they weren't there 24
they weren't 91
they were 560
they were together 21
they were good 30
they were best friends 18
they were right 58
they were beautiful 18
they were not 22
they were gone 49
they weren't 91
they were 560
they were together 21
they were good 30
they were best friends 18
they were right 58
they were beautiful 18
they were not 22
they were gone 49