Try it on tradutor Turco
2,364 parallel translation
Try it on something else.
Başka bir yerde dene.
I have to try it on!
Denemem lazım.
You try it on, but it's not exactly the right fit for you. So, you put it back. Then I try it on.
Deniyorsun ama üstüne tam olarak oturmuyor, bu yüzden geri koyuyorsun ve sonra da ben deniyorum.
Okay, you want to try it on me?
Tamam, benim üstümde denemek ister misin?
Let me try it on, man.
Bırak bir deneyeyim, adamım.
Just, you know, try it on.
Denesene.
Try it on.
Deneyin şunu.
Try it on.
Dene.
Say, let me try it on just once...
Bir kere denememe izin ver...
Come on. You h... you have to at least try it on.
- En azından dene, bir üstünde görelim.
Would you like to try it on?
Takmak ister misin?
Celal. Try it on and I'll check the sleeves.
Celal bir giyseydin, koluna yakasına baksaydım.
He wouldn't even let me try it on.
Ver takayım dedim, taktırmadı.
[Sighs] You should try it on.
[İç çekmeler] On bir denemelisin.
But I mean, if you like it, you should try it on.
Ancak diyorum ki, eğer senin hoşuna giderse... - üzerinde bir denesen iyi olur. - Hayır.
No, uh, I'm gonna... try it on.
Hayır, uh, Tamam... deneyeceğim.
But we can't try to make it easier on ourselves by... By blaming the victim.
Ama kurbanı suçlayarak işleri kendimiz için daha kolay hâle getiremeyiz.
let's try it out on the guys!
Haydi, çocukların üzerinde deneyelim bunu.
The bible kinda got ruined, so we wanna call everyone on the list and try to reconstruct it.
İncil biraz harap oldu bu yüzden, listedeki herkesi arayıp yeniden düzenlemek istiyoruz.
Try it on.
Denesene.
- I guess we could try it. All right! Steve's on board.
Toshi'ye samuray kıyafeti aldım, ama giymeyecek kadar inatçı.
Come on, try it with me.
Hadi, benimle beraber yap.
She trusts it more than the high-tech stuff I try to push on her.
Ona, kullandırmaya çalıştığım yüksek teknoloji şeylerden daha çok güveniyor.
Eloise Hawking says, " It's not just about being on this plane. You have to try to recreate the emotional conditions surrounding you at the time that Oceanic 815 crashed.
Eloise Hawking onlara, uçağa binmekle işin bitmediğini Oceanic 815 kaza yaptığı andaki ruhsal durumların aynısını yeniden yaratmaya çalışmaları gerektiğini söyler.
So come on. Let's try it.
Hadi deneyelim.
Don't try to pin it on her.
Suçu onun üzerine atmaya çalışmayın.
That's not for you to admire. It's for you to try on.
O hayranlık duymanız için değil denemeniz için.
It's time for the groom-to-be to try on his suit.
Sıra damadın elbisesini denemesine geldi.
It is certain, it is decidedly so, most likely, outlook good, signs point to yes, without a doubt, reply hazy, try again, ask again later, better not tell you now, cannot predict now, don't count on it, my reply is no, my sources say no, outlook not so good,
Anlaşılan sanırsam galiba, görünüşe göre iyi gibi ancak şüpheli cevaplamaya hazır değilim sonra sor, anlatmasam daha iyi tam bilemiyeceğim, pek güvenemiyorum.
and when we wonder why it has to suck so much sometimes, has to hurt so bad... the thing we gotta try to remember is that it can turn on a dime... what is this?
Ve bazen niçin bu kadar berbat gittiğini merak edersek niçin canımızı bu kadar yaktığını tek hatırlamamız gereken, ufacık bir şeyle değişebileceğidir. Bu da ne?
But their lawyers are gonna try to screw us... by claiming we knew the perfume had this problem but put it on the market anyway.
Fakat avukatları bizi daha fazla düzebilmek için dava açtılar. Bu parfümün böyle bir sorunu olduğunu biliyorduk fakat bir şekilde pazarda yer almak istiyorduk.
If people were to try that again. They might want to do it on a slower news day... hypothetically speaking.
Eğer biri bunu denemek isterse biraz yavaştan alması gerek.
The uniform is new, so try not to get any blood on it.
Üniforma yeni, üstüne kan bulaştırmamaya çalış.
Come on, Dibs, let's try it out on that girl she keeps reaching for her drink and missing.
Gel Dibs, şu kızı deneyelim bir de. Sürekli içki bardağına uzanmaya çalışıyor ve ıskalıyor.
Come on, give it a try.
Hadi, bir dene. - Hayır, hayır.
Not even Zeus himself could overturn it, much as he wants to on occasions try to change fate or re-direct it, he himself is even subject to its dictates.
Zeus, kendisi bile onu yenememiş, ne kadar kaderini değiştirmek yada ona başka bir yön vermek istese de onun emirlerine boyun eğmek zorunda kalmıştır.
[Alex] And when we wonder why it has to suck so much sometimes, has to hurt so bad, the thing we gotta try to remember is that it can turn on a dime.
Ve bazen niçin bu kadar berbat gittiğini merak edersek niçin canımızı bu kadar yaktığını tek hatırlamamız gereken, ufacık bir şeyle değişebileceğidir.
Try knocking it on something.
Hafifçe bir yere vurmayı deneyin.
- Okay, try it on.Yes.
Evet.
You're gonna plant some drugs, then you're gonna try and pin it on me.
Önce üzerime uyuşturucu yerleştirir, sonra da canıma okursunuz.
That's why i'm here, my fiancee is try on a dress, i know i'm not supposed to see it before the wedding but we're having a whole not traditional, kinda small thing.
Bu yüzden buradayım. Nişanlım gelinlik deniyor. Düğünden önce görmemem gerektiğini biliyorum ama biz geleneksel olmayan, küçük bir düğün yapacağız.
You deserve this, Sue,'cause you try and try long past when others would have stopped trying and, damn it, you are going on this trip.
Bunu hak ettin, Sue, çünkü bunun için uğraştıkça uğraştın, durmadan denedin, kahretsin, bu geziye gidiyorsun.
You try to pull it out of their hands, And they just grip tight, holding on for dear life.
Ellerinden çekmeye çalıştıkça daha sıkı yapışıp, can havliyle tutarlar.
Go on, try it.
Devam et, dene bakalım.
Come on, give it a try!
Ha gayret!
why is it that every time we try and have a relaxing day a bunch of assholes on their harley motorcycles show up?
Neden birazcık rahatlayalım dediğimizde Harley'e binen bir grup götlek gelip içine eder ki?
- What about this one? - Shall I try it on?
Buna ne dersin?
Same old Gonzo, same old liability. When it pops you, try not to bleed on my suit, it's labelled. Yeah.
Tıpkı eski Gonzo, tıpkı eski duyarlılığı.
So for you to try to pin it on a woman who's been dead for 38 years...
Yani senin için 38 yıl önce ölmüş birine bunları yamamaya çalışmak...
Come on, try it for once.
Hadi ama bunu bir defa dene.
GO ON, TRY IT.
Hadi, denesene.
try it out 41
try it now 59
try it 790
try it again 206
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
try it now 59
try it 790
try it again 206
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931