English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ U ] / Underneath it all

Underneath it all tradutor Turco

171 parallel translation
I Swear, Underneath It All, He's Still A Good Boy.
Yemin ederim, özünde iyi bir çocuk.
Fight at the drop of a hat, and yet, underneath it all, as tenderhearted as a baby lamb.
Bir çırpıda savaşır ve buna rağmen, yufka yüreklidir.
Underneath it all, very simple.
Gerçekten çok kolay.
But underneath it all, Snowden, there beats a heart of solid rock.
Ama sertliğin altında, altın gibi bir kalbi var, Snowden.
AND UNDERNEATH IT ALL, BEHIND THE EYES OF THE MEN
Akşam yemeği vakti. Aile zamanı.
Underneath it all, I think you're a real softie.
Bence siz gerçekten yufka yüreklisiniz.
See, they've been fighting, But underneath it all, they're really very tight.
Görünüşte savaşıyorlardı,... fakat bunun altında, gerçekten sıkıydılar.
still I understand that underneath it all
# Yine de bunların altında...
I mean, your old man's okay and all that, but, uh... underneath it all you're frustrated.
Yani, senin yaşlı adam tamam, tamam da nasıl... hepsinin altında bir düş kırıklığı var
Underneath it all, I think you're really hep.
Görünümünün altında sen gerçekten bitirimsin.
Maybe, underneath it all, you're attracted to this woman and you want to go out with her.
Belki içten içe sen de, ondan hoşlanıyorsundur.
But I see, underneath it all, I see... a young man, who's... who hates his body for what it did- -
ama anladım ki, bunun ötesinde, genç bir adam gördüm, yaptığı şeyden dolayı bedeninden nefret eden bir adam
But underneath it all, we are both entreprenuers, men of vision.
Ama hepsinin ötesinde, ikimiz de girişimciyiz, vizyon sahibi insanlarız.
Fosco outdid himself but underneath it all, she's just a little girl
Fosco böyle bir güzelle evlenerek kendini aştı.
The thing is I get the sense underneath it all you're a woman who prioritizes you know-
Son koz olarak, "Disney" i kullanıyorsun. Senin öncelikleri olan bir kadın olduğunu düşünüyorum. Seks gibi.
But underneath it all I couldn't keep away my doubt.
Ama bütün hepsinin altında... Şüphemi uzak tutamadım...
We used to give Miguel a hard time, but... underneath it all, we really liked him.
Miguel'e zor zamanlar geçirttik, ama... aslında, onu severdik.
"Underneath it all... We liked him"?
"Aslında... onu severdik"?
He's a sweetheart underneath it all.
O görüntünün altında çok tatlı biri.
Underneath it all you're just a big old softie?
İçinde ihtiyar bir yumuşak mı yatıyor?
Underneath it all I'd sell my grandmother down the river if it got me a continuance.
İçimde bu şirketi yaşatmak için büyükannesini bile satacak biri var.
Keep it up. Soon you'll be as bad as me. 'Cause underneath it all, we're just the same, you and me...
Yakında benim kadar kötü olacaksın... çünkü hepsinin altında, sen ve ben tamamen aynıyız, iki kavgacı, kıç tekmeleyen, katletmekten mutlu olan...
And underneath it all, we do a lotta nasty shit.
Ve hepsinin altında, bi sürü pis b * ktan iş yaparız.
Go ahead. Any man, when he goes into a bar, when he meets a woman, underneath it all, he's looking for sex.
Bir erkek, bara gittiğinde, bir kadınla tanıştığında her şey bir yana, aslında seks arar.
Well, she's a sweet kid underneath it all.
- Her şey bir yana, o tatlı bir kız.
I guess underneath it all you're kind of a good guy.
Bütün bu şeylerin dışında, sanırım sen iyi bir çocuksun.
I forgot that even though harsh words are exchanged sometimes. underneath it all is love.
İnsan sevdiğini yerden yere vurduğunu unutmuşum.
- There were so many times, you know, when we were arguing in the office, and I had the feeling that down deep, underneath it all, you were really crazy about me.
- Ofisteyken, biliyorsun, bütün o tartışmalarımız sırasında, içimde, derinde, bir yerlerde, aslında benim için deli olduğunu biliyordum.
You can't hate somebody that much without there being... at least a little bit of attraction underneath it all.
Gerisinde en azından birazcık çekim olmadan hiç kimseden... bu kadar çok nefret edemezsin.
I love finding out what's underneath it all at the very end.
Sonunda altından nasıI bir şey çıkacağını görmeyi çok severim.
This is a song called "Underneath lt All."
Şarkının adı "Underneath It All."
Oh, she liked playing the injured part, and did it very well, but.... underneath it all, she was cold and calculating.
İncitilmiş insan rolü oynardı ve çok da başarılı olurdu. Ama gerçekte soğuk ve çıkarcı bir kadındı.
Before they milk them, the sheep people slap them all around underneath to make the milk thicker and then they put it in a cave and...
Koyunları sağmadan önce sütü koyulaştırmak için karın kısımlarını tokatlayıp onları bir mağaraya koyar...
Uh, certainly on the surface I may appear American to you but dash it all, underneath, my roots go back to the Pilgrim fathers.
Kesinlikle şeklen size Amerikalı gibi görünebilirim, ama boşverin gitsin, aslen, köklerim göçmen atalara kadar gider.
Honey, you wouldn't believe it, but underneath all that rust, that kid was actually driving a'65 Mustang.
Tatlım, asla inanmayacaksın. Fakat onca pasın altında o çocuk 1965 yapımı bir Mustang kullanıyordu.
It's just... I wonder what she looks like underneath all of them.
Yalnızca... o elbiselerin altında nasıl göründüğünü merak ediyorum.
[frank] "according to general ramey, what may have confused them all was a radar tracking device suspended underneath it."
"General Ramey'e göre, Kafalarını karıştırabilecek olan şey altına asılmış olan radar izleme aygıtıydı"
It's underneath the bed. - Oh, fine. All right.
Tabi, tamam.
I think that he was a good guy underneath it all.
Özünde iyi biri o.
It will be all right. " But underneath it they know what the scoop is, and I keep throwing back at them :
"Merak etme. Her şey yoluna girecek." Ama içten içe durumun vahametini de biliyorlar ve ben de onlara " Yapmayın!
When all the lights went out... And she knew that he was trapped underneath the bleachers, She could hear him screaming, but she wouldn't make it stop.
Bütün ışıklar söndüğünde onun sıkışıp kaldığını biliyor,... çığlıklarını duyuyordu ama durdurmak için hiçbir şey yapmadı.
It gets a little hectic and a little commercial on the surface and underneath that it's all hollow and meaningless too, but underneath that- -
Biraz heyecanlı oluyor ve yüzeyde biraz kapitalist oluyor ama bunlara rağmen boş ve anlamsız fakat onlara da rağmen- -
It went underneath him. All his weight landed on his shoulder.
Bütün ağırlığı sol omzuna bindi.
- absolutely, you only need to protect it from early frosts, you put a some straw underneath, a nice plastic around and that's all!
- Kesinlikle, donmaya karşı korusanız yeter, altına biraz da saman koyun ve etrafına plastik koyarsanız yeterli olacaktır.
But trust this, I've had it with all this supernatural crap, and I'll do anything I have to to get out from underneath it.
Ama inan bana, bu doğaüstü saçmalıklardan bıktım ve bundan kurtulmak için ne yapmam gerekiyorsa yapacağım.
It was by the numbers, but underneath all the hard-boiled Sturm und Drang was this great big thumping heart.
Bu rakamlardan belli, ama bütün bu duygu göstermeyen "Fırtına ve Atılım" ın altında gümbürdeyen harika bir yürek var.
It's all right. I got shorts underneath.
İçimde şort var.
- It's all Hellmouthy underneath.
- Altında Cehennem Ağzı var.
It wasn't somebody else doing it. He was the guy with gadgets underneath the table and he would make it turn around and all that sort of stuff.
Masanın altındaki mekanizmayı kullanan masayı döndüren filan oydu.
( cawing ) Okay, so, uh how hot do you think it is, underneath all this trash?
Bu çöplerin altı kaç derecedir dersin?
Look, the point is, I let it all slide because underneath I knew you were a good guy, but if you bail on Brooke, I will never respect you again and neither will anybody else
bak, önemli olan, bütün bunların geçip gitmesine izin verdim, çünkü bunların altında iyi bir adam olduğunu biliyordum ama Brooke u ortada bırakırsan, sana bir daha asla ne ben, ne de başka hiç kimse saygı duymayacak

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]