Unfortunately not tradutor Turco
1,309 parallel translation
Unfortunately not everyone was so lucky.
Malesef herkes bu kadar şanslı değildi.
- Unfortunately not.
- Maalesef hayır.
Unfortunately not.
Maalesef hayır.
Unfortunately not all maggots transform themselves into butterflies.
Maalesef tüm kurtçuklar bir kelebeğe dönüşemezler.
Unfortunately not.
Ne yazık ki hayır.
- Unfortunately not. Forgive me?
Beni bağışlar mısın?
- Unfortunately not.
- Maalesef değiliz.
Unfortunately not, no.
Maalesef yaramadı.
Not... not drinks, unfortunately.
Maalesef içki olmuyor ama.
Unfortunately, not everyone happens to be the socialist-lover that John Reed is.
Ne yazık ki herkes sosyalistlerden John Reed kadar hoşlanmıyor.
But unfortunately they're not.
Ama ne yazık ki değiller.
There are, unfortunately, certain things a princess of Prussia may not do.
Malesef, Prusya Presesi'nin yapmaması gereken belli şeyler vardır.
Unfortunately, you're not the only one.
Maalesef bir tek sana ulaşmadı.
Unfortunately, with the new big scary in town you're just not looking so tough anymore.
Ne yazık ki, yeni büyük kötü şehre geldiğinden beri eskisi kadar sert gözükmüyorsun.
Unfortunately, whitelighters are not as easy to find in this time.
Ne yazık ki, whitelighters bu süre içinde bulmak kadar kolay değildir.
You know, Grandma, did I mention that unfortunately I'm not with Dean anymore?
Artık Dean ile birlikte olmadığımdan söz etmiş miydim?
Unfortunately, we've decided not to go ahead with the procedure.
Maalesef, bu işlemi uygulamamaya karar verdik.
Unfortunately, the eventual genetic breakdown of the clone is not my doing, but rather a result of Loki's inept methods.
Ne yazık ki, oluşan bu genetik bozunumu ben yapmadım, daha ziyade Loki'nin beceriksiz yöntemlerinden kaynaklandı.
Unfortunately, not... Mostly journalists, because since 1990...
- Evet ama 1990'dan beri genellikle gazeteciler geliyor.
Unfortunately, if this is the apocalypse... - I'm not quite sure it still floats.
Ne yazık ki yüzeceğinden pek emin değilim.
Unfortunately I had to write before I realized I am not a writer of adult fiction.
Yetişkinler için kurgusal bir şeyler yazamayacağımı anlayıncaya kadar üçünü yazmıştım.
"unfortunately, not for very long."
"Maalesef çok uzun zamandır değil".
Unfortunately, Mr. President, it is not signed by one single senator.
Maalesef Sayın Başkan, tek bir senato üyesi tarafından imzalanmadı.
Unfortunately, girls, Dave is not going to make it to Jacuzzi time.
Ne yazık ki Dave jacuzzi'ye, bizimle takılamayacak.
Unfortunately, he's not a well man.
Ne yazık ki adamın sağlığı iyi değil.
Unfortunately, you'll still be in a coma for a few months... because Boston's not until April... but that's better than the rest of your life.
Maalesef, sen hala komada kalacaksın bir kaç ay için, çünkü Boston Nisan'a kadar değil. Hayatının geri kalan kısmından daha iyi.
Unfortunately, she's not worth it.
Malesef, o kadar değerli değil.
Not anymore, unfortunately.
Artık yok, maalesef.
Unfortunately, it is not.
Uymadı maalesef.
Unfortunately I do not bother, was a obershturmbanfyurera that... Killed her?
maalesef rahatsız olmuyorsanız, onu öldüren... obershturmbanfyurera mıydı?
Well, not a great turnout, to be sure. The aunt is traveling in Italy, unfortunately.
Evet, bütün mülkümü ve servetimi vaftiz kızım Bayan Hale'e emanet ettim.
But unfortunately it is not possible to operate on such a small child.
Ve ne yazık ki bu kadar küçük bir çocuğu ameliyat etmek imkânsız.
Unfortunately for him, the very day before in a scientific lecture that was not considered worthy of broadcast, another mathematician would shatter Hilbert's dream and put uncertainty at the heart of mathematics.
Hilbert'in şansına, birkaç gün önce yayınlanmaya layık görülmeyen bir konferansta, başka bir matematikçi onun hayallerini suya düşürüp matematiğin kalbine belirsizliği yerleştirdi.
Unfortunately, I, er... I am not at liberty to discuss my service.
Ne yazık ki, askerliğim konusunda konuşma özgürlüğüm yok.
Unfortunately, Buster's newfound skills... did not involve lowering gently.
Ne yazık ki, Buster'ın yeni edindiği bu yetenek nazik bir inişi içermiyordu.
Unfortunately, the woman who now lived there was not their Nana.
Ne yazık ki artık orada yaşayan kadın büyükanne değildi.
And I also want to say to my wife Samantha... who unfortunately could not be here tonight...
Ve ayrıca karım Samantha'ta birşey söylemek istiyorum... kendisi ne yazık ki bu akşam burada değil... biraz hastalandı.
Unfortunately, the coroner is going to rule the case a suicide... and not a homicide, which makes that policy worthless.
Maalesef adli tabibe göre ölümü cinayet değil intihardı. Dolayısıyla poliçenin hiçbir değeri yok.
She's not going anywhere, unfortunately.
Kız, bir yere gidecek durumda değil. Ne yazık ki.
Well, unfortunately, that's not the way this works.
Maalesef bu işler böyle yürümüyor.
Unfortunately, not enough, and we're out of evidence.
Ve kanıtımız bitti.
No, it's not. And unfortunately, unless we do something, they'll try to stop us, won't they?
Biz bir şey yapmak sürece Ve ne yazık ki,, bizi durdurmak için çalışacağım, onlar değil mi?
Unfortunately, the future of relations between our worlds... is not mine to control.
Ne yazık ki, dünyalarımız arasındaki ilişkilerin geleceği... benim elimde değil.
Probably not tonight, unfortunately.
Maalesef bu akşam olmaz.
Unfortunately, it's not something that that you can buy or... steal in this town.
Ne yazık ki, bu da, bu kentte satın alınabilecek ya da... çalınabilecek birşey değil.
Ms. Navez, unfortunately, we are not in the business... of celebrity look-alike makeovers.
Bayan Navez, maalesef "ünlülere benzemek istiyorum" işinde çalışmıyoruz biz.
I got discoed by two girls in one night, and, unfortunately, that's just not the first time that's happened.
Bir gecede iki kız tarafından rezil edildim... ve ne yazık ki ilk defa, olmuyor.
Unfortunately for you, that's not true. Right?
Maalesef, size göre bu doğru değil, değil mi?
- Yeah, unfortunately, the first part of the plan is not to share it with people who annoy me.
- Malesef, planın ilk kısmı, beni sinirlendiren insanlara söylememek.
Unfortunately, I'm not sure Dan's the guy to talk about it with.
Malesef, bunu konuşacabileceğim kişi, Dan değildi.
Unfortunately, having a man leave me for Paris was not foreign to me.
Paris için beni bırakan biriyle olmak, yabancısı olduğum bir şey değildi.
nothing 25771
not allowed 48
note 183
noth 18
not yet 7691
notebook 23
notes 105
notice 40
not really 5709
notorious 29
not allowed 48
note 183
noth 18
not yet 7691
notebook 23
notes 105
notice 40
not really 5709
notorious 29
not at all 5606
nottingham 42
noticed 24
nothin 482
notch 62
noted 237
nothing to see here 87
nothing else matters 82
not me 3274
nothing to hide 21
nottingham 42
noticed 24
nothin 482
notch 62
noted 237
nothing to see here 87
nothing else matters 82
not me 3274
nothing to hide 21
nothing much 304
not anymore 2246
nothing more 611
not my type 47
not tonight 725
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing changes 92
not now 3813
nothing yet 509
not anymore 2246
nothing more 611
not my type 47
not tonight 725
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing changes 92
not now 3813
nothing yet 509