Not yet tradutor Turco
29,701 parallel translation
He won't have killed Jeremy, not yet.
Jeremy'yi öldürtmeyecektir, henüz değil.
Not yet.
Henüz değil.
No. No, not yet.
Hayır, daha değil.
No, not yet. I mean, look at this place.
Baksana bir etrafa.
Not yet.
- Şimdilik.
I mean, not yet.
Demek istediğim daha değil.
Not yet.
- Henüz değil.
- But not yet?
- Fakat sanırım henüz hallolmadı?
Not yet, but it will.
Henüz değil, ama düzelecek.
Not yet.
- Henüz yok.
Not yet.
Yok yok, henüz değil.
You manage to pick him up? Not yet.
Yakalayabildiniz mi?
Not yet.
Henüz söyleyemem.
Not yet.
Henüz değil
No. Not yet.
Hayır, henüz değil.
Not yet.
- Henüz bulamadım.
Not yet?
Daha değil mi?
Uh, no, not yet, but this is just from old, incomplete folk accounts.
Hayır henüz yok ama bu tamamlanmamız halk bilgilerinden.
Not yet, but I can send you far, far away.
- Henüz değil ama seni çok çok uzaklara yollayabilirim.
Not yet, but I can send you far, far away.
Henüz değil ama seni çok uzaklara yollayabilirim.
Not yet, but she's worried about you, Philip.
Daha değil, Ama senin için endişelendi Philip.
Not yet.
- Henüz yapmadı.
You may not yet be able to create a conscious synth out of nothing, but consciousness transference, that is the next big leap forward.
Tamamen bilinçli bir sentetik oluşturamamış olabilirim ama bilinç nakli bunun için büyük bir adım.
I am not yet bonded.
Henüz birine bağlanmadım.
Not yet.
Şu an için ; evet.
Not yet, where are you?
Henüz değil, Neredesin?
No, not yet.
Hayır, henüz değil.
And, yet... I will not accept that this problem cannot be solved.
Ama yine de bu sorunun halledilemeyeceğini kabul edemem.
But my job's not done yet.
Ama benim işim henüz bitmedi.
No, not yet.
- Hayır, henüz değil.
He's not back from the old bank yet.
Bankadan dönmedi henüz.
Let's just say... the game's not over yet.
Şöyle diyelim oyun daha bitmedi.
Not yet.
Şimdilik.
Listen, Mum, I know I chose not to return you to Hell, yet...
Bak, seni cehenneme göndermemeye karar verdim anne. Henüz...
You may not be roasting Dan's chestnuts... yet... but a shoulder shrug here, a dismissive look there - could be just as effective.
Henüz Dan'in kestanesini ateşe vermemiş olabilirsin ama omuz silkerek, gözünü kaydırarak da aynı havayı veriyorsun.
We're not sure yet.
Henüz emin değiliz.
Well, I'm not dead yet.
Ben daha ölmedim.
Not quite yet.
Hemen değil.
Not yet.
Daha erken.
I mean, if you're gonna schiz out, it is not gonna happen for a while yet, so...
Yani şizofreni olmak istiyorsan yakında olmayacak...
I'm not ready yet. Just give me a sec, okay?
Daha hazır değilim, Bana biraz zaman tanı, tamam mı?
The police know nothing of Joshua Vikner, he's not a suspect in the bombing of my father's office, and yet someone left the exact same device in our home.
Polis, Joshua Vikner hakkında hiçbir şey bilmiyor. Babamın ofisinin bombalanması konusunda bir şüpheli değil. Ama yine de birisi aynı teçhizatı evimize yerleştirdi.
This night is not over yet.
Gece henüz bitmedi.
He's not in the system yet, but when he is, then his bail can be posted.
O henüz sistemde değil, sisteme girince kefaleti postayla gönderilir.
- Man, not in the system yet.
- Henüz sistemde değilmiş, kanka.
- Well... you're not done yet.
Daha işin bitmedi.
Beryl's not back yet.
Beryl henüz dönmedi de.
And yet we know she was killed by strangling, not by abortion.
Ancak biliyoruz ki kendisi kürtaj nedeniyle değil, boğarak öldürülmüş.
It's not totally done yet.
Tam olarak henüz bitmedi.
We're not finished yet.
Henüz bitirmedim.
Not dead yet.
Henüz ölmedi.
not yet anyway 42
yet somehow 19
yet here we are 31
yet here you are 18
yet again 70
yet here i am 23
not yours 613
not you too 58
not you 2896
not you again 24
yet somehow 19
yet here we are 31
yet here you are 18
yet again 70
yet here i am 23
not yours 613
not you too 58
not you 2896
not you again 24