English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / We found you

We found you tradutor Turco

2,974 parallel translation
I wanted to, uh, let you know that we found your son.
Oğlunuzu bulduğumuzu söylemek isterim.
All right, so, when we found you, what were you looking for, Leonard?
Tamam. Seni bulduğumuzda neye bakıyordun, Leonard?
Sarah, we found you a date!
Sarah, sana bir randevu ayarladık!
What's the last thing you remember before we found you in Tibet?
Seni Tibet'te bulduğumuzda en son hatırladığın şey nedir?
This is a very compelling performance, Sam, but the fact is we found you with the gun you used to kill this woman right here.
Bu çok inandırıcı numara Sam... ama gerçek şu ki seni tam buradaki kadını öldürdüğün silahla bulduk.
He wrote "Nogales" in his own blood, and that's how we found you.
Kendi kanıyla "Nogales" yazmış ve sizi bu şekilde bulduk.
It's how we found you, actually.
Aslında sizi bu şekilde bulduk.
It was actually because of you Avengers that we found out about the Skrull in the first place.
. Aslında en başında siz İntikamcılar sayesinde Skrull'u bulduk.
Well, I'm not an attorney like you, of course, but we found the guy lying in the street with his face blown away.
Senin gibi savcı değilim elbette ama adamı yüzü uçmuş bir şekilde yerde yatarken bulduk.
You know, what if we found a turtle
Onun yerine bir kaplumbağa...
This is a dry cleaning ticket that we found in your trailer for clothes that you dropped off yesterday.
Dün bıraktığın kıyafetler için aldığın bir kurutemizleme fişi.
Uh, respectfully, Mr. Holmes, you found Peter, he O.D.'d, we're done.
Sözünüzü kesiyorum ama Bay Holmes Peter'ı aşırı dozdan ölmüş bir şekilde buldunuz. Her şey açık. Peter Talbott öldürüldü.
We found this photo you posted, Laura.
Yüklediğin fotoğrafı bulduk, Laura.
That's because we just found out you were... Don't say it!
Evet yaptık çünkü senin bir- -sakın söyleme!
Let me show you what we found.
Size ne bulduğumuzu göstereyim.
Hal, as soon as we're done here, I want you and Maggie to go check out that old access tunnel we found in the east wing, see if it comes out beyond the alien position.
Hal, burada işimiz ne zaman biterse Maggie'yle doğuda bulduğumuz geçiş tüneline bakmanızı istiyorum.
You know that dried substance that we found on the coach's forehead?
Koçun alnında bulduğumuz o kurumuş maddeyi biliyorsun değil mi?
And wouldn't you know it, we found residue from fire gel at this 7th Avenue fire.
O ateş jelini 7. sokaktaki yangında da bulamayacağımızı mı düşündün?
And we found evidence that he was killed in one of those model homes around the same time you stole his car.
Senin arabayı aldığın sırada onun o model evlerden birinde öldürüldüğüne dair kanıtımız var.
We found photos of you.
Senin de fotoğrafların var.
Hey, when we got back, before we found the body, you were alone. Maybe you opened that door.
Biz içeri geldiğimizde, cesedi bulmadan önce sen burada yalnızdın.
- I understand, Ms. Barker, and I'm not asking you to press charges against Chad Raber, but we found the video you made for him.
- Anlıyorum Bayan Barker. Sizden Chad Raber aleyhinde dava açmanızı istemiyoruz. Ama onun için çektiğiniz videoyu bulduk.
He didn't see anything. We found your footprints and blood, and the rain gave us the exact time, so we know you were there, and we know you saw something. Danville :
O bir şey görmedi.
Well, before we found Cass, you said it was my humanity that was drawing too much attention.
Cass'i bulmadan önce insanlığımın fazla dikkat çektiğini söylemiştin.
Well, I'm sure you heard about the dead guy we found in our house.
Eminim evimizde bulduğumuz ölü adamı sende duymuşsundur.
You know something, that could've come from the bloody flashlight we found at the scene, which belonged, by the way, to your friend Warrick Brown.
- Böyle bir darbe olay yerinde bulduğumuz kanlı el fenerinden geliyor olabilir ki bizden birinindi, Warrick Brown'un olabilir.
Anyway, we got enough information from the things we found on you to start a search, so...
Zaten üstünden çıkanlardan bir arama başlatmaya yetecek kadar şey öğrendik.
Which we found in your apartment that you share with your grandson Luke.
Dairende bulduğumuz torunun Luke ile ortaklaşa giydiğin.
May I add, sir..... how delighted we all are by your engagement and that you've found happiness at last.
Ayrıca, efendim... Nişanlanmanıza ve sonunda mutluluğa kavuşmanıza hepimiz çok sevindik.
We have found a considerable amount of photos of you, have you noticed someone with a camera?
Hayır. Çok miktarda resminizi bulduk. Kameralı birileri dikkatinizi çekti mi?
We have found some clothes matching the description you gave us of Emilie yesterday.
Emilie'nin dün verdiğiniz eşkaline benzeyen bazı giysiler bulduk.
No, you weren't- - we found this in his personal effects, one of the few things that he had.
Hayır, değildiniz. Bunu kişisel eşyalarının arasında bulduk, sahip olduğu şeylerden biri bu.
Do you remember, when we were kids, that day we found what we thought was the--the top of a treasure chest underwater?
Çocukken suyun dibinde hazine sandığı bulduğumuz o günü hatırlıyor musun?
Yeah, we found this Web site that helps you make a will.
Vasiyet hazırlamaya yardımcı olan bir internet sitesi bulduk.
If the girl isn't found, you've just made sure that we'll foot the bill.
Kız geri gelmezse faturanın bize kesilmesini garantilemiş oldun.
We found Emilie Zeuthen. You found her.
Emilie Zeuthen'ı bulduk.
Yeah. Yeah, Nadia wants me to go to this last-minute thing she found out about, so I thought we could all, you know, just go out tonight.
Evet, Nadia beni son dakikada haberdar olduğu bir partiye davet etti ve birlikte gideriz dedim işte.
We searched your apartment this morning while you were at the hospital, and we found... this.
Siz hastahanedeyken dairenizi aradık ve bunu bulduk.
We have found our ours in you.
Biz, sizde bulduk.
What do you got? We ran Aiden O'Connell's financials and we found something interesting.
Aiden O'Connell'ın mali durumumu araştırdık ve ilginç bir şey bulduk.
When Angela found out that you seduced her husband, we hired a guy to break your kneecaps.
Angela, kocasını ayarttığını öğrenince dizlerini kırdırmak için adam tuttuk.
We found a lot of cash on her, so we're thinking maybe the two of you were selling drugs.
Üzerinde bir miktar para bulduk, belki de ikiniz ilaç satıyordunuz.
Well, based on the invoices we found in Nicholas's studio, and the duplicate paintings, we have enough to hold you on false representation.
Nicholas'ın stüdyosundaki faturalara ve kopya tablolara göre beyanlarının yalan olduğunu kanıtlayacak epey delilimiz var.
As you know, we found them all tortured and killed, four of whom we believe were never in possession of nuclear weapons.
Sizin de bildiğiniz gibi hepsini işkence edilmiş olarak bulduk. 4 tanesinin hiçbir zaman nükleer silahlara sahip bile olmadığına inanıyoruz.
Well, we can keep watching if you'd both like, but I'd say we've found our bomber.
Eğer istiyorsanız izlemeye devam edebiliriz ama bence bombacımızı bulduk.
So, you know those mystery particles we found underneath Lieutenant Torres'fingernails?
Üsteğmen Torres'in tırnaklarının altında bulduğumuz esrarengiz maddeyi biliyorsun.
How do you explain your prints all over Remington shotgun that we found in his store?
Marketinde bulunan Remington'ın üstünde parmak izlerini nasıl acıkıyorsun?
You trying to silence your dealer before we found him out?
Biz onu bulmadan satıcını susuturmayı mı deniyeceksin?
You knew that you could give us a saliva sample, because the DNA wouldn't match the blood that we found at the crime scene.
Bize tükürük örneği verdiğin zaman DNA'nın suç mahallindeki kan ile uyuşmayacağını biliyordun.
Mr. Forsythe, we matched the serial numbers on this gun found at the crash site to you. It's your gun.
Bay Forsythe, kaza mahallinde bulduğumuz bu silahın seri numarasının size ait olduğunu öğrendik.
we just wanted to say that we're sorry for the way that we acted when we found out about you two.
İkinizle ilgili şeyi öğrenince gösterdiğimiz tepkiden dolayı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]