English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / We found nothing

We found nothing tradutor Turco

231 parallel translation
We found nothing incriminating but a very large table... fit for a giant.
Suçlu olduğuna dair hiçbir şey bulamadık ama tam bir deve uygun... büyük bir masa vardı.
We found nothing so far.
Şimdiye kadar hiçbir şey bulamadık.
We found nothing in the car except a purple scarf.
Arabada pembe eşarp dışında bir şey bulamadık.
We searched the boat and we found nothing, except rats.
Gemiyi araştırdık ama farelerden başka hiçbir şey bulamadık.
We found nothing.
- Hiç birşey yok efendim.
And always we found nothing.
Ve her seferinde hiçbir şey bulamadık.
We found nothing that could explain it.
Bunu açıklayabilecek hiçbir kanıt yoktu.
We found nothing but desintegrated bodies
Paramparça olmuş bedenler haricinde hiçbir şey bulamadık.
We found nothing.
Hiçbir şey bulamadık.
And for many weeks, we found nothing.
Ve bir çok haftadır, hiçbir şey bulamadık.
We doubled back to look for him, we found nothing.
Onu bulmak umuduyla geri döndük ama başarılı olamadık.
We found nothing of use.
İşe yarayacak bişey bulamadık.
We did Larry! We looked all afternoon! But we found nothing, no trace.
Gönderdik Larry, tüm öğleden sonra seni aradık ama hiçbir şey bulamadık.
We found nothing except this.
Bunun haricinde bir şey bulmadık.
DNA analysis matched hair and fluids in the underwear to Evan Ramsey, but we found nothing in the bed sheets or Lily's nightclothes.
DNA testinde iç çamaşırdaki kıl ve sıvılar Evan Ramsey'ye ait çıktı ama çarşafta ya da Lily'nin pijamalarında hiçbir şey bulamadık.
- You are disappointed we found nothing.
- Bir şey bulamadık diye hayal kırıklığına uğramış gibisin.
We checked the alleys and the stairs, but we found nothing.
Sokağı kontrol ettik.
The fact that we found nothing at the scene.
Gerçek şu ki, suç mahallerinde hiçbir şey bulamadık.
We found nothing in Luis'apartment, so this is where we look now.
Luis'in evinde hiçbir şey bulamadık. Bu yüzden şimdi buraya bakıyoruz.
We've known all along that we're probably the most good-for-nothing bunch of kids who were ever raised, but it didn't bother us much until we found out that Pop knew it too.
Şimdiye kadar yetiştirilmiş muhtemelen en hayırsız evlatlar olduğumuzu başından beri biliyorduk. Fakat bu bizi çok da rahatsız etmedi. Ta ki babanın da bildiğini öğrenene dek.
Then we found out that Joel Cairo intended to desert us taking the falcon with him and leaving Floyd and me nothing so we did exactly that to him.
Sonra Cairo'nun bizi atlatmayi planladigini fark ettik. Sahini kendisi alacak, Floyd'la bana hiçbir sey birakmayacakti. Biz de aynisini ona yaptik.
- We've looked all night... and found nothing.
- Bütün gece aradık ama bir şey bulamadık.
We've found nothing.
Hiçbir şey bulamadık.
We have found nothing, Your Majesty.
Hiçbir şey bulamadık, Majesteleri.
That way, we get it on the record that nothing's been found to incriminate her.
Böylece onu suçlayacak bir şey bulunmadığı kayda alınmış olur.
You see, there was nothing in the textbooks of civilian defence to indicate to local authorities how to behave in an emergency, calamity situation, such as we found on the morning of November 15th.
Görüyorsunuz ki, sivil savunma kitaplarında yerel otoritelere tıpkı, 15 Kasım sabahı gibi bir acil durum, felaket durumunda nasıl davranacaklarını gösteren herhangi bir ibare bulunmuyor.
Well, when we found out it weren't no oil, there was nothing to do about it, so we fed it to the chicks.
Şey, petrol olmadığını anladığımızda... yapacak bir şey yoktu. Böylece bunla tavukları besledik.
We found evidence that were here last night but it means nothing.
Geçen gece burada olduklarına dair kanıt bulduk. ama bu kesin değil.
We found ourselves in the middle of nowhere, with nothing!
Kendimizi hiçliğin ortasında bulduk, yanında hiçbir şeyle!
We have found nothing except for a few concealed weapons.
Gizlenmiş bir kaç silah dışında hiçbir şey bulamadık.
We have been through this place with a fine tooth comb and found nothing more significant than bat shit.
Burayı didik didik taradık, boğa dışkısından başka bir şey yok.
We've found absolutely nothing.
Hiçbirşey bulamadık.
However, I have found some new information that, if nothing else, only raises a new set of mysteries which I hope we can discuss together.
Yine de, hiç değilse bazı yeni bilgilere, daha sonra tartışabileceğimizi umduğum yeni gizemler yaratan bilgilere ulaştım.
We have investigated every cause we can imagine and found nothing, nothing to explain these comas.
Aklımıza gelen her nedeni araştırdık ama hiçbir şey, komaları açıklayabilecek hiçbir şey bulamadık.
We searched the house and found nothing untoward.
Evi aradık ve cinayete ilişkin bir şey bulamadık.
So you're saying the abnormal wave forms we found in the brain wave data had nothing to do with you?
Beyin dalgası bilgisindeki anormal dalgalanma senden kaynaklanmıyor mu?
Before you think it's got nothing to do with you the creature we found on one of your people when we got here would seem to indicate that the forces behind that war are also responsible for some of the problems here.
Bunun sizi ilgilendirmediğini söylemeden önce buraya geldiğimiz gün adamlarınızdan birinin üzerinde bulduğumuz yaratığın savaşın arkasındaki güçlerin buradaki sorunlardan bazılarının da arkasında olduğunu idrak etmelisiniz.
We looked suspicious, yes, but in all the years of pre-law... I uncovered a lot of contradictions in the system... but I had found nothing that told me looking suspicious... was a crime in and of itself.
Şüpheli görünüyoduk, evet, hukukun bütün yıllarında... sistemdeki her şeye baktım... fakat beni şüpheli gösterecek hiç bir şey bulamadım.... yada suçlu.
We've found nothing.
Henüz bulamadık.
There is nothing like the night we found the Shoemaker-Levy 9.
Shoemaker-Levy 9'u bulduğumuz gece hiçbir şeye benzemez.
We've been at it 10 days, and we ain't found nothing but those britches.
10 gündür yollardayız ve bu bez parçasından başka hiç bir şey bulamadık.
We've checked everything We've found nothing.
Her tarafı aradık ama hiçbir şey bulamadık.
We've traveled more than 30,000 light-years in search of this savior, and in more than 100 years, we've found nothing except hardship and isolation.
Bende bunu önlemeye çalışıyorum. Bebeğim sadece bir bebek. O bir kurtarıcı değil.
In actuality we found people who had gone to the last layer and took off the last layer and found that, what was left was nothing.
Gerçekte olan ise, bu son katmana ulaşmış insanlar gördük,... ve bu katmanı da aştıklarında ellerinde hiçbir şey kalmamıştı.
Since we dug out those two Jaffa we've found nothing.
O iki Jaffa'yı çıkardığımızdan beri hiçbir şey bulamadık.
- I'm sure it's nothing, but we found a bunch of these.
- Eminim hiçbir şey değil, ama şunlardan biraz bulduk.
- No, but we found Mr Wong... - Nothing?
Kayıp muhabirleri bulman için sana yirmi dört saat veriyorum.
We've been waiting to see if the chemotherapy helped, but they just found out recently that there's nothing else they can do.
- Kemoterapi yardımcı olur diye bekledik ama... - Sadece yeni anladılar ki yapacak başka bir şey yok
We had been observing him... searched his appartment.. but found nothing.
Haftalardır izliyoruz, evini bir kaç kez aradık. Hiç bir şey bulamadık.
And that's exactly what we found- - nothing but rubble.
Orada molozdan başka bir şey yok.
The gun we found is a match as the murder weapon, but there's nothing connecting it to the "Sixth Street Mafia".
- Bulduğumuz silah cinayet silahı. Ama 6. Cadde mafyasıyla bağlantısını gösteren bir şey yok..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]