Which is cool tradutor Turco
210 parallel translation
They asked me, which is cool since I've never catered and I need the money.
Benim ilgilenmemi istediler. Bu süper, çünkü şu sıralar bir işim yok ve paraya ihtiyacım var.
- Well, I sorta test well..... which is cool, except then it leads to jobs.
- Testlerde iyiyimdir. İyi bir şey. Yalnız, sonucu meslek sahibi olmak oluyor.
- Which is cool.
Bu da iyi bir şey.
Look, you guys play around at being bad-ass, which is cool.
Sizler bir çeteymişsiniz gibi davranarak oyun oynuyorsunuz.
essentially, we're trying to evoke the world he developed, which is cool.
AsIında, onun yarattığı dünyayı yapıyoruz, ki bu harika.
- Well, you guys are going to get to know Ricky, I think, , cause you know you guys want to follow him around as well which is cool.
Pekala, sanırım siz Ricky'yi tanımaya başlayacaksınız çünkü bilirsiniz, siz çocuklar onu etrafta takip etmeyi pekala istersiniz ki bu da harika.
Hey, Mom says we can go after dinner... which is cool because they're open till 9 : 00, so we should still make it.
Hey, Annem yemekten sonra gidebileceğimizi söylüyor Bu harika çünkü, 9'a kadar açıklar dolayısıyla hala gidebiliriz
I do, but I do mainly field consultations, which is cool'cause I get to travel.
Evet, ama ben daha çok danışmanlık yapıyorum. Bu iyi çünkü dolaşıyorum.
And then I asked Melo back to the house with us which is cool, because, well, we like a little variety.
Sonra Melo'yu bize eve davet ettim bu da sorun değildi çünkü değişikliği severiz.
Which is cool and all, but where's the art in it?
Güzel olan ve hepsi fakat sanat bunun neresinde?
You know, which is cool.
Yani bu, çok iyi.
But Wendy says you're doing okay, which is cool.
Ama Wendy iyi olduğunu söylüyor, çok iyi.
Unless you're into that, which is cool.
Sen de öyle düşünmüyorsan iyi olur.
I don't know how things are normally run around here, but there's been some sort of major screwup, which is cool.
İşlerin burada normalde nasıl yürüdüğünü bilmiyorum fakat benim için bir mahsuru olmasa da bir sorun olduğu kesin.
So whatever got him all hulked out, he was able to track me, which is cool.
Her ne onu Hulk'a çevirdiyse, beni takip etti.
Unless we're talking dildos, which is cool, but it's not- -
Eğer dildolardan bahsetmiyorsak, ki harikadır, ama bu
Which is cool,'cause it's kind of adding some suspense to my day, and I keep looking over at the door, hoping she'll walk in.
Aslında bu güzel, çünkü sürekli bir merak uyandırıyor bende. Sürekli gözüm kapıda ve her an gelecekmiş gibi bekliyorum.
Darrell is actually the foreman here, and not Roy, which is cool.
Biliyor musunuz? Aslında burada ustabaşı Darryl'dir. Roy değil, ki bu iyi birşey.
Which is cool.
Bu da harika.
Anyway, I tried calling him today, but he hung up on me, which is cool.
Her neyse, bugün ona ulaşmaya çalıştım ama telefonu yüzüme kapadı, ki bu bence gayet normal.
But Dennis took over and now he's the only beeper salesman left in Manhattan, which is cool in a way.
Artık Manhattan'ın tek çağrı cihazı satıcısı. Bu iyi bir şey.
a double-walled chamber into which the fuel is pumped, cool the chamber and preheat the fuel at the same time.
Yakıtın pompalandığı bölüme iki katlı bir kaplama ekledik. Yanma odasını soğutup aynı zamanda yakıtı ısıtmayı başarabiliyorduk.
And besides all that, he's ethnic, which is kind of cool.
Ve herşeyin yanında, kendisi etnik, ki bu çok havalı.
Children, this is the last stop for our school program "Scared Smart" in which we learn that being cool in high school does not mean success.
Çocuklar bu, okulumuzun "Akıllara Zarar" programının son durağı lisede havalı görünmenin başarı anlamına gelmediğini öğrendiğimiz programda,
Which, by the way, I also think is really cool.
Aslında, bu da fena değilmiş.
So, Kelly tell me which one of these cool pets is gonna be the new Buck?
Ee, Kelly Bu muhteşem hayvanlardan hangisi yeni Buck olacak?
- Yeah, which is not cool.
- Evet, biliyorum, saçmalık.
It's a six-figure sum, which is extremely cool.
Altı rakamlı bir miktar, ki bu harika.
Which you have to admit is pretty cool.
Takdir edersin ki, bu şey oldukça etkileyici.
She reviews movies for a living, which is unassailably cool... even if she does make these little notes with this little flashlight pen.
Çok eğlendik.
Which is cool, since you don't have dicks anyway.
Bu harika.
I can explore all these new dimensions of reality, not to mention I can have any kind of sex I want, which is way cool.
Gerçekliğin yeni boyutlarını keşfedebilirim pozisyonu söylemeden istediğim gibi sevişebilirim.
Hallmark said it showed potential, which is pretty cool.
Hallmark potansiyeli var dedi, bu çok iyi.
And now, our cool contest. for which "Domident" is offering a 3.000.000 prize to the winning couple.
Şimdi de sırada güzel yarışmamız var. Kazanan çifte "Domident" 3 milyon ley ödül verecek.
Actually, we're lost backstage at a rock concert which is significantly less cool.
Aslında Rock konserinde sahne arkasında kaybolduk. Ki bu çok daha az havalı.
So anyway, in the middle of our session I look up and I see Gina kissing Melo on the mouth which is not cool because it violates our threesome code of ethics.
Neyse, sevişmenin ortasında Gina'nın Melo'yu dudaktan öptüğünü gördüm ve bu hiç iyi değil çünkü üçlü grup ahlakımıza aykırı.
Jim was using the standing start, which is a fairly cool method.
Jim ayakta başlangıcı kullanıyordu, ki bu oldukça havalı bir methodtur.
I went to her and I tried to talk to her and she said it was cool which is awesome because this could, like, screw up my whole life!
konuşmayı denemek için ona gittim ve o herşeyin yolunda olduğunu söyledi, ki bu mithiş! çünkü bu benim tüm yaşamımı mahvedebilirdi!
And this girl gave me her number which is also cool.
Ve şu kız, bana numarasını verdi bu da çok iyi.
Hey, Dad may have illegally built some homes in Iraq, which is kinda not cool.
Babam, Irak'a yasa dışı olarak ev inşa etmiş olabilir. Tasvip etmiyorum.
I-I mean, you know, like when I do something like I did, and, you know, you got to do something like you did, which is - -which is, you know, it's - - it's cool,
Demek istediğim, bilirsin, yapmaktan hoşlandığım bir şeyi yaptığımda, ve, bilirsin, senin yapmak zorunda olduğun şeyler ki bunlar, bilirsin, güzel şeyler.
- Which is so cool.
Evet! Çok heyecan verici!
"You'll have all these opportunities," which is all cool and everything.
Birdenbire önümüze bir sürü fırsat sunuldu. Hepsi çok iyiydi elbette.
I do rhythmic gymnastics, which is, like, really cool.
Ritmik jimnastik yaparım. Çok havalı bir şey.
Which is why it's gonna be so cool when I turn out to be right.
Haklı olduğum anlaşıldığında harika olacak.
But amazingly a shard of metal from your watch obstructed the artery keeping the blood loss low enough to keep you alive which is pretty cool. Yeah.
Ancak inanılmaz bir şekilde saatinizden fırlayan bir metal parçası arteri tıkayarak, kan kaybınızı minimumda tutmuş ve şaşılacak şekilde sizi hayata bağlamış.
I mean, she utterly destroyed any confidence I could ever have in her, although she does keep kissing me, which is, frankly, pretty cool. "Keeps"?
Ver onu bana.
But what I'm realizing is I'm standing here shooting a stolen gun, which, by the way, is pretty cool.
Fakat, şimdi burada dikilmiş çalıntı silahla ateş ediyorum... bu arada harika bir şey.
Oh, it is, which is so cool.
- Öyle zaten, çok havalı.
We're called Black Licorice, which is really cool because it's dark and moody but at the same time it's candy.
Grubun adı Siyah Meyankökü. Çok hoş bir isimdir. Anlaşılmaz ve karamsar.
Which is actually against the rules but Kurt's cool, and I was stealing his homework.
Yanına alması kurallara aykırı. Ama Kurt iyidir. Ayrıca o sırada ödevini aşırıyordum.
which is 1139
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is which 28
which is ridiculous 24
which is what 194
which is nice 40
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is which 28
which is ridiculous 24
which is what 194
which is nice 40