English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / Which is nice

Which is nice tradutor Turco

237 parallel translation
They're giving me my own hours, which is nice.
İstediğim saatlarde çalışabiliyorum, bu da işime geliyor.
It has to do with your invitation, which is nice.
Bunun senin teklifinle ilgisi yok, ki oldukça nazik bir teklif.
Tin horns, which is nice.
Teneke borazanlar. Bunu sevdim. Teneke borazanlar eğlencelidir.
He's into male contraception which is nice for a change.
Prezervatif kullanmayı seviyor. Bu da hoşuma gidiyor.
You know, we've never been close, which is nice cos I don't like you that much, but..... you have, on occasion, saved the world, so I'm gonna do you a favour.
Yakın arkadaş değiliz ki bundan memnunum çünkü seni pek sevmiyorum ama zaman zaman dünyayı filan kurtardın, bu yüzden sana bir iyilik yapacağım.
All you said was, "You're welcome." Which is nice.
Tek söylediğin, "Birşey değil." Hoş bir durum.
. She's married to a guy who's not afraid of electricity, which is nice. She's married to a guy who's not afraid of electricity, which is nice.
Elektrikten korkmayan bir adamla evli ki bu iyi bir şey.
So we've all got family here, which is nice, I think. Yeah?
Yani bütün aile burada, ki bu çok hoş.Değil mi?
And I saw Holly, and she said she'd seen Nat, so she'll be there, too, which is nice.
Evet, Holly'yi gördüm, ve Nat'le görüştüğünü söyledi. Birazdan o da burada olur, ne hoş.
Which is nice.
Güzel olur.
I'm full of love, which is nice, and love will lead me to my gift?
Sevgiyle doluyum. Bu da iyi bir şey. Sevgi beni ödülüme mi taşıyacak?
Over here, we have pink suede, which is nice.
Şurada hoş bir pembe süetimiz var.
Which is nice, but it just might be a little...
O da güzel, ama biraz...
- Which is nice.
- Ki olsa çok güzel olur.
Just had a few hours'sleep, which is nice, actually.
Bir kaç saatliğine kestiriverdim, aslında çok da güzel oldu.
So, not the wicked energy, which is nice.
Kötü enerji değil. Bu da iyi.
Which is nice because she's seen my prescriptions... so we can skip that awkward conversation.
Ki bu güzel. Çünkü benim reçetelerimi gördü. Böylece su garip konusmayi geçebiliriz.
You don't have as much drool around your mouth which is nice.
Ağzının etrafında fazla salya yok ki bu da iyi bir şey.
- Which is nice, considering...
- Hangisi hoş... bu daha iyi oranla...
Well, it's about a mother, which is a nice idea, I think, don't you?
Her neyse, bir anne hakkında. Ne hoş değil mi?
It's a nice little shop. I handle his books which is not unreasonable.
Küçük, hoş bir dükkan makul görünüyor.
Do you know which name is really nice?
En iyi isim nedir, biliyor musun?
I play the devil's advocate in all this, and to do so I... seek and I find dangerous documentary evidence, which I'll give to our colleague so he can make a nice bonfire.
Tüm bu işte şeytanın avukatını oynadım ve bunu yapmak için çok tehlikeli olan belgeli kanıtlar aradım ve buldum, şenlik ateşi yaksınlar diye de onları iş arkadaşlarıma verdim.
Which is nice.
Ama bu iyi bir şey.
Nice thing about these kinds of locks is that if you give'em a power surge, they don't know which side of the door you're on.
Bu tür kilitlerin güzel yanı dalgasız güç verdiğinizde kapanın ne tarafında olduğunuzu asla bilememeleridir.
Now, if you look at the situation here what we got here is a roof 75 ° pitch, which is very nice.
Şimdi, buradaki duruma bakarsak sahip olduğumuz bir çatı 75 derecelik eğim, ki oldukça iyi.
Now, we can do it my way, which is very nice right now, or we can do it their way, which you're not going to like.
Bunu benim yolumla yapabiliriz - ki şu anda çok iyi bir yol. Ya da onların yoluyla, - ki bence bunu hiç beğenmezsiniz.
This is Focaccia, which is nice.
Bunun adı "focaccia".
We just got two sub-zero freezers, which is very, very nice.
Daha yeni iki tane derin dondurucu aldık, ki bu çok güzel.
You can also see the window which is a very nice feature... because you could look out and see the Earth or the stars.
Çünkü, çok güzel bir manzaraya sahip olan bir pencereden dışarıya bakabilirsiniz. Dünya'daki denizleri ya da uzaydaki yıldızları görmek mümkün.
They all start from the skull and eat the head first and all we get left are two ears and four little paws which is not a very nice thing when you come home and it " s on the middle of the mat or stuck on the tiles.
Tavşanı yemeye hep kafasından başlıyor. Geriye kalansa her zaman... 2 kulak ve 4 küçük ayak oluyor. Eve geldiğinizde paspasın ya da fayansın üzerinde... böyle bir şey görmeniz pek hoş değil.
It's pretty clear that when the bomb went off... the front entrance caved in, so, you know... we'll have to return to the surface... using this back entrance, which is very nice... because it has the service elevator.
Bomba patladığında durumu iyiydi... Ön giriş çöktü, yani, biliyorsun işte.. ... yukarı çıkmamız gerekince..
Which is, I want a wife with a nice body, who can raise kids.
- Neymiş bu? Güzel bir vücudu olan, çocuk yetiştirebilecek bir karım olmasını istiyorum.
Plus, you're nice which, contrary to what Derrick may believe, is what women want.
Ayrıca çok hoş birisin. Derick'in sandığının aksine kadınlar bundan hoşlanır.
I guess it'd allow you to travel a lot, which is kinda nice, but it's not as if the locals will be happy to see you when you arrive, and I suppose that killing people is a very stressful way to make a living.
Galiba çokça gezmeni sağlıyor, iyi tarafı da bu. Ama yerel halk sizi gördüğüne sevinmemişse pek de iyi olmayabilir. ve insanları öldürmek çok stresli bir yaşam tarzı olmalı.
She had a nice ass, which is more interesting to me than her face.
Güzel bir p.posu vardı. Benim için yüzünden daha ilgi çekiciydi.
which is very nice.
Bu çok iyi.
- Yes, great. - Which is a lot better than nice. - But completely beside the point.
Evet, harika ; ki bu kesinlikle "hoş" tan çok daha iyi bir ibare.
It's a nice, reliable gun, too. Which is good'cause you get in a shootout, last thing you want is a cheap gun jamming'up on ya
Çatışmada ucuz bir silahın... tutukluk yapmasını istemezsin.
One of whom was a Colombian prison interrogator which is just a really nice way of saying "torturer."
Bir tanesi de Kolombiyalı bir sorgu yargıcıydı. İşkenceci demenin farklı yolu.
But I don't think you have the guts which is fine because Nice Guy has serious boyfriend potential which means there's no reason not to go out with him.
Ama açıkçası o kadar cesur olduğunu sanmıyorum ki bunun sakıncası yok çünkü, Nazik Çocuk'ta ciddi sevgili potansiyeli var. Yani onunla çıkmaman için hiçbir neden yok.
So we could potentially start off with a nice spicy sashimi, which would complement the asparagus tip and arugula salad, Trevor's masterpiece and is a wonderful prologue to the rack of lamb drizzled with plum sauce.
Yani güzel baharatlı bir Sashimi'yle açılış yapabiliriz, yanında kuşkonmaz ve roka salatası çok iyi giderdi. Ki bu Trevor'un şaheseridir. Ayrıca Polenta'yla donatılmış bir tabakta servis edilerek erik soslu kuzu için mükemmel bir giriş olabilir.
... which is a nice bonus for Bill and me, you know?
Bu Bill ile benim için iyi bir şey.
No. Which is really nice.
Gerçekten harika.
I'm about to confess something that will either delight you... which I hope is the case, that would be nice... or it will make you furious.
Sana bir şey itiraf edeceğim. Seni ya sevindirecek ki umarım öyle olur,.. ... ya da çok kızdıracak.
Because you're being nice to me, and you've got your hand on my leg which is the thing you do...
Verdiğim sözü tutamadıysam özür dilerim.
Nice try, Yugi, but I knew you'd make that move, which is why my face down card is Deck Destruction Virus.
İyi denemeydi Yugi. Bu hamleyi yapacağını biliyordum. Ters koyduğum kart yok edici bir virüs.
So, look, I kind of heard you guys talking and... you know, things seem to be going pretty good for Liz... which is different and a nice change.
Konuştuğunuzu duydum ve Liz için işler iyi gidiyor gibi görünüyor. Buraya taşınmayı düşündüğünüzü biliyorum ve bana uyar demek istedim. Bu güzel ve faklı bir değişim.
Nice try, but this is a walk-in clinic, which means there are no appointments.
İyi deneme ama bu klinikte randevuyla iş yapılmaz.
Alma said it's nice and high, meaning passionate, which is true... but do you see where it breaks into two?
Alma dedi ki ; güzel ve kabarıkmış. Bunlar da tutkuyu simgelermiş ama nerede sonlandığını görüyor musun?
Now my office is a nursery, my closet is my office, my clothes are in the entertainment centre, my TV is in the john, which I guess is kind of nice, I don't even know any more.
Kıyafetlerim eğlence odasında... ve televizyonumsa tuvalette. Aslında iyi bir şey. Artık bilemiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]