With benefits tradutor Turco
435 parallel translation
I need something stable, with benefits.
İstikrarlı bir işe ihtiyacım var, menfaatleri olan.
It's got a union with benefits.
Sendika hakların var.
Mr. Saunders had a whole life pension plan through the company... and with benefits this size... it's standard that I...
Bay Saunders'ın yaşam boyu emeklilik planı vardı. - Şu büyüklükte karlarla...
Something with benefits.
Emekliliği olan bir şey.
- One year's salary with benefits.
- Bir yıllık maaş, kârlarla beraber.
Record labels supply niggas with benefits.
Plak şirketleri zencilere sağlık güvencesi sağlıyor.
Port Authority officers, Schedule one, starting at $ 33,000 with benefits.
Liman Güvenlik Polisleri, Yıllık 33,000'dan başlayan gelirle..
- With benefits, right?
- Aramızda bir şey vardı, değil mi?
Sort of an insurance policy in reverse, with the death benefits going to the company.
Bir tür geri ödemeli sigorta poliçesi, ölüm halinde sigorta parası şikete gidecek.
These days, when we are all enjoying greater luxury than ever before, with our unemployment benefits, and our family allowances, and our old-age pensions...
İşsizlik maaşı, huzur evleri ve aile yardımları ile hiç olmadığı kadar lüks bir hayatın tadını çıkardığımız bugünlerde...
I have waited years to tell you what you can do with your job, your salary, bonuses and fringe benefits.
İşin de, maaşın da, ikramiyelerin de, yan ödemelerin de... bunlarla ne yapman gerektiğini sana söylemek için yıllarca bekledim. - Evet, Roger?
We'd just be taking all the risks, with none of the benefits.
Tüm riskleri alıp hiçbir şey kazanamamış olacağız.
Well, with the kind of fringe benefits you girls have to offer, I could get you a crew right now.
Sağlayabileceğiniz bu kadar ek olanakla size hemen bir ekip ayarlayabilirdim.
"And concurrent with said suspension, " All rights and benefits accruing to you in the past or due to you in the future, " As either an officer in the naval establishment...
... ve açığa almaya bağIı olarak gerek donanma müessesesinde subay gerekse Birleşik Devletler Silahlı Kuvvetleri mensubu olarak doğmuş ve doğacak tüm hak ve menfaatleriniz derhal ve sonsuza kadar geri alınıp iptal edilecektir.
Seeing now, dearly beloved brethren... that this child is born again... and received into the family of Christ's church... let us give thanks unto Almighty God for these benefits... and, with one accord, make our prayers unto him... that this child may lead the rest of his life according to this beginning.
Muhterem din kardeşlerim bir çocuğumuz doğup Hıristiyan ailesine kabul edilmiş bulunmaktadır. Bundan dolayı yüce Tanrı'mıza şükredelim... Hep beraber kendisine dua ederek bu çocuğun tüm hayatını bu başlangıç gibi idame etmesini dileyelim.
Rapport with Psyche benefits everyone.
Ruh ile girilen ilişkiden herkes fayda sağlar.
It don't have nothing to do with coming out to the fields or doing the benefits or nothing.
Bunun tarlalara gelip, iyilik yapmakla hiçbir ilgisi yok.
Reinstated at my former rank with no loss of pay or social benefits.
Eski görevime sosyal haklarımdan hiçbir kayıp olmadan geri dönüyorum.
I just need a job, with the normal benefits for me and my dependents.
Sadece geçimim için normal kazançları olan bir işe ihtiyacım var.
The benefits of relations with the Legarans are incalculable.
Legaranlılarla ilişki kurmanın faydaları hesaplanamaz bile.
I have been toying with the notion that if one could find the perfect arrangement of all objects in any particular space, it could create a resonance the benefits from which to the individual dwelling in that space could be could be extensive, could be far reaching.
Herhangi bir boşluktaki nesnelerin, bir bütün olarak kusursuz şekilde tertiplenmesiyle oluşacak tınının, oradaki bireylere birçok yönden,... büyük yardım sağlayacağı düşüncesi üzerine kafa yormaktayım.
The military benefits of a successful contact with this alien are enormous, and cannot be compromised by Caine, who just wants to kill it!
Bu uzaylıyla başarılı bir bağlantı kurmanın askeri açıdan büyük yararı olacaktır ve sadece onu öldürmek isteyen Caine'le bağdaşmaz bu!
Mr Stewart had been recently attempting to receive benefits with no success.
Bay Stewart'ın son zamanlarda başarısız yardım alma girişimlerinde bulunduğu bildirildi.
But perhaps if Her Majesty... were to consider accompanying her newfound physical vigour... with the benefits of mental activity.
Ama Majesteleri geri kazandığı fiziksel dinçliğini biraz da zihinsel aktivitelerle beraber kullanmayı düşünebilirse eğer...
I fail to see any way... that Miss Godard's benefits from an association with St. Ambrose...
Biraz içecek alayım lütfen.
Such benefits are to be shared with "all" the people of the Federation.
Bu ginbi faydaların Federasyondaki tüm halklarla paylaşılması gerek.
You are, as of now, terminated, with forfeiture of pension and benefits.
Seni süresiz olarak açığa alıyorum.
The heretofore mentioned Elizaveta NikoIayevna Radlova will receive the benefits of her inheritance upon her entry into lawful wedlock with such person as she, Elizaveta Nikolayevna Radlova, of her own free will shall deem fit.
Şimdiye kadar Elizaveta Nikolayevna Radlova olarak anılan kişi kendi hür iradesiyle yasal olarak nikâhlanmasının üzerine evlilikten doğan hakla tüm mirasımı elinde bulunduracaktır.
It's a respectable job, with many tax benefits.
Bu oldukça saygın bir iş. Ayrıca çok da iyi vergi ödüyorum.
Because they're an addictive solution to a greater problem causing disease of both body and mind with consequences far outweighing their supposed benefits.
Çünkü bunlar akıl ve vücut hastalıklarına neden olan ve daha büyük problemlere sebebiyet veren bağımlılık yaratan ve daha yararlı olduğu sanılması sonuçlarına varabilecek bir çözümdür.
I start a new job next week with good benefits.
Önümüzdeki ay, iyi avantajları olan yeni bir işe başlıyorum.
It's those lazy American workers sucking us dry with their fat paychecks and their bloated benefits!
Abartılı maaşları ve şişkin yan ödemeleriyle tembel Amerikan işçileri kanımızı emiyor!
If people had died in'68, there would have been a stronger power shift, more benefits with an all-out struggle.
Burjuva kadınlar şemsiyelerinin ucunu generalin beynine batırmışlardı.
Notwithstanding all of the benefits with respect to facilitating intimacy.
İlişkimizi kolaylaştırmakla ilgili tüm yardımlarına rağmen.
A permanent one, with a thundering raise and ungodly benefits.
Kalıcı olursan, muazzam bir yükseliş ve ürkütücü yararlar sağlarsın.
Yet in today's world all too often we cut ourselves off from other people We forget the benefits of being with others
Ama günümüz dünyasında kendimizi diğer insanlardan çoğunlukla uzak tutar, başka insanlarla olmanın faydalarını unuturuz.
After that, I'll show you the benefits of being more sparing with your sarcasm.
Sonra sana daha az alaycı olmanın yararlarını gösteririm.
- Well... if we were to merge our motion picture interests, along with all the other benefits,
... imtiyazlar da dahil,..
Because my talents don't come with health benefits, Grams.
Çünkü benim becerilerim sağlık yardımı getirmiyor, büyükanne.
You know, it's got great benefits and afternoons off, and whenever I have a family, I'll get to spend a lot of time with them.
Demek istediğim, sosyal güvencesi iyi, akşamüzerleri boş vaktim oluyor, Ve bir ailem olduğunda, onlarla birlikte olmak için bir sürü zaman kalacak bana.
Hire Vuk with full benefits and you get another week.
Vuk'u tatil ücretiyle işe alırsan, sana bir hafta daha vereceğim.
Now, of course, the killer had the benefits... of leverage and surprise, so the neck was snapped... and Bedford fell, and the smudge went with him.
Katil kavrama avantajı ve... bir anlık panikle onun boynunu kırmış... ve Bedford yere düşmüş, isler de üstünde kalmış.
There's no scientifically proven benefits with pancreas cancer.
Özellikle pankreas kanseri konusunda.
But I'm positive, if you did give me a second chance I could sell you on the benefits of living with two- -
Ama bana ikinci bir şans verirsen iki centilmenle..... yaşamanın faydalarını görmeni sağlayabilirim.
It's just, I.... When you think about this, you're going to realize the benefits to living with us far outweigh the disadvantages. Think.
Durup düşündüğünde iki erkekle birlikte yaşamanın faydalarının, dezavantajlarından çok daha....... fazla olduğunu göreceksin.
With benefits.
Sadece arkadaşız.
Now, those are the benefits of being raised in a household with vinyl and 8-track.
Plaklarla ve teyplerle büyümenin kazancı budur.
If we don't take a stand, they're gonna replace us with part-time nurses... -... so they don't have to pay benefits.
Şimdi karşı durmazsak ödeneklerimizi vermemek için hepimizin yerine yarı zamanlı çalışan hemşireleri alacaklar.
A break... with the occasional benefits.
Bir ara duruma göre fayda getiren bir ara.
Who benefits if you comply with your promise?
Sözüne sadık kalmanın kime ne faydası var?
If I lose this job with these good benefits, Gina's gonna kill me.
Bu kadar iyi bir işi kaybedersem, Gina beni öldürür.
benefits 44
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your wife 28
with your 48
with your help 124
with your dad 25
with her 211
with your mother 23
with pleasure 453
with your father 34
with whom 203
with that in mind 45
with your 48
with your help 124
with your dad 25
with her 211
with your mother 23
with pleasure 453
with your father 34
with whom 203
with that in mind 45
with your life 24
with good reason 53
with us 243
with it 82
with that said 19
with your hands 23
with a knife 24
with a twist 22
with that 162
with him 285
with good reason 53
with us 243
with it 82
with that said 19
with your hands 23
with a knife 24
with a twist 22
with that 162
with him 285