English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / With everything

With everything tradutor Turco

10,145 parallel translation
This is Huw Owen, this is the gentleman I told you about and he's been brought up to speed with everything.
Bu bey Huw Owen. Size bahsetmiştim. İşleri hızlandırmak için getirdim.
I should return them to the Bishop's Palace but, what with everything, I...
Piskoposluğa geri vermem gerekirdi. - Ama tüm bu olanlar, ben...
We connect it with our emotions and with everything that we like or dislike.
Onu duygularımıza, sevdiğimiz veya sevmediğimiz şeylere bağlarız.
Well, with everything expiring, that cow's gonna be our main food source soon, so... we got to keep her happy.
Her şeyin tarihi geçtiğine göre şu inek artık tek besin kaynağımız olacak bu yüzden onu mutlu etmeliyiz.
I say we go in there and we hit her with everything we got.
Oraya gidip elimizde olan her şeyle ona saldıralım derim.
Well, we certainly agree on that. You provided him with everything he needed, including the scientist who synthesized the virus.
Adama ihtiyacı olan her şeyi verdiniz, virüsü sentezleyen bilim adamı dahil.
You think anyone else would get away with everything you've done to me?
Sence başkası olsa, bana yapılan şeyleri senin yanına kâr bırakır mıydı?
- And decided to go on Youtube to help me out with everything.
- Yardımcı olması için YouTube'a girmeye kadar verdim.
You could have come to me with everything, broken us up just like you did, only it would have been a cover.
Herşeyle bana gelebilirdin, yaptığın gibi ayrılırdın, sadece bu gizli kalırdı.
We have to hit him with everything we've got.
Ona bütün gücümüzle saldırmalıyız.
Wh... why do you get to get away with everything and... and... and not me?
Neden... Neden sen her şeyden kurtulabiliyorsun da, ben kurtulamıyorum?
Listen, with everything going on in the house, it might be wise to cool it with Chili.
Bak, istasyonda olan şeylerden sonra Chili ile aranıza mesafe koymak akıllıca olabilir.
We really need you to be honest this time with everything, OK?
Bu sefer bize karşı tamamen dürüst olmana ihtiyacımız var, tamam mı?
[Dolores] Them people ain't gonna get away with everything.
Yaptıkları yanlarına kâr kalmayacak.
We must be identical with everything!
Her şeyi birebir aynı yapmalıyız.
I understand that it's dangerous, but you've said so yourself, with everything that's happened in Europe, it's not possible to choose a safe passage through life.
anlıyorum tehlikeli olduğunu, Ama siz kendiniz, herşeyle Avrupa'da oldu, mümkün değil
Well, I thought with everything that happened last night...
- Dün gece olanlardan sonra düşündüm ki...
How can I be truthful with her about everything that's going on in my life?
Hayatımda olup biteni ona nasıl açıkça anlatabilirim?
Do you think an injection is like gangsters stabbing everything with a sashimi knife?
Mafyaların döner bıçağıyla her şeyi doğraması iğne vurulmakla aynı şey mi?
Merrily, if you have personal matters to deal with, as far as I'm concerned, everything else can go on hold.
Merrily, şayet halletmen gereken özel işlerin varsa bana kalırsa diğer bütün işler bekleyebilir.
Everything that's happened... Sinclair coming after me, using Asher, now this... It all started with what the four of you did!
Olan her şey Sinclair'in peşime düşüşü, Asher'ı kullanması, şimdi bu hepsi dördünüzün yaptığı şeyle başladı!
Everything that you're coming at me with right now is because of what your father did to you, and you need to finally deal with that, Bonnie.
Şu an bana karşı söylediğin her şey babanın sana yaptıkları yüzünden ama sonunda bununla yüzleşmen lazım Bonnie.
I believe this recent article changes everything, as does the news that I have to share with the board.
Şu son makalenin her şeyi değiştirdiğini biliyorum. Komiteyle paylaşmam gereken haberler de öyle olacak.
I'm writing a letter to our landlords telling them everything that's wrong with this place...
Ev sahiplerine mektup yazıyorum, yanlış olan her şeyi anlatacağım.
They film everything with their stupid phones.
O aptal telefonlarıyla her şeyi kaydediyorlar.
We need to hit him with everything.
Ona tüm gücümüzle saldırmalıyız.
Everything's always so complicated with you.
Seninle her şey her zaman karışık.
Yeah, it's gonna have everything, and with guns being so popular, practically everyone in town is gonna be in attendance.
Evet, gösteride her şey olacak. Silahların bu kadar popüler olduğunu düşünürsek kasabadaki herkes katılacaktır.
He told me to wipe down the bat, - and everything else with bleach.
Bana sopayı silmemi ve her şeyi çamaşır suyuyla temizlememi söyledi.
Everything okay with the... application there, sir?
Başvuru formunda her şey tam mı efendim?
- After you wrapped up with him, you took the elevator up to the floor under construction, you met up with your other buddy, and you gave him everything he needed.
Onunla işiniz bitince asansörle inşaat halindeki kata çıktınız. Diğer arkadaşınızla karşılaştınız ve ona gerekli olan her şeyi verdiniz.
Day of the Shining Star, we remember the radiant figure of Great Generalissimo Kim Jong-il, who is always with us and who has sacrificed everything so that students will be happy and have a bright future!
Ulu Başkomutan Kim Jong-İl'in parlak hayalini hep hatırlamaktır. Böylece çocuklarımız mutlu olur ve parlak bir geleceğe kavuşur.
And I do hope everything's all right with your little... condition.
Küçük sorununla ilgili her şey yolundadır umarım. Ne...
A concerned mom with a kid who takes a lot of energy and a husband who only looks up from his phone to contradict everything that she says.
Çocuğu için endişelenip elinden geleni yapmaya çalışan anne ve söylediği her şeye karşı çıkıp sadece telefonuyla ilgilenen baba.
When you have nothing... the one thing that burns into your soul more than the poverty itself is watching those around you with less wit who have everything.
Elinde bir şey yokken seni kasıp kavuran tek şey sadece fakirlik değildir seni izleyen her şeye sahip olan etrafındaki kişilerdir.
How's everything going with Severide?
Severide'la nasıl gidiyor?
From everything I've seen since I first crossed paths with Brian... he does a pretty good job looking after himself.
Brian'la yollarımız kesiştiğinden beri gördüklerimden çıkardığım sonuç kendini gayet iyi idare ettiği.
And I'm saying, on the scene, when everything happens at once, you have to go with your gut.
Ben de olay yerindeyken her şeyin bir anda olduğunu söylüyorum. - İçgüdülerinle hareket etmelisin.
You're gonna get in contact with Gabriel, and you're gonna tell him everything went down just as you planned it, and if you do that, maybe you won't spend the rest of your life in prison.
Gabriel'le bağlantı kuracaksın ve her şeyin planlandığı gibi gittiğini söyleyeceksin. Bunu yaparsan ömrünü hapiste geçirmezsin belki.
Okay, well, Alfredo just thought that you might be avoiding him because you feel guilty about everything that went down with Oscar.
Tamam öyleyse, Alfredo ondan kaçtığını düşünüyor çünkü Oscar'la yaşadıklarından dolayı kendini suçlu hissediyormuşsun.
Everything okay with Cruz? Patterson told him that Freddie isn't welcome here anymore.
Patterson, Freddie'nin artık burada hoş karşılanmayacağını söylemiş.
Will said he loved you and would give up everything to be with you.
Will seni sevdiğini ve seninle olmak için her şeyden vazgeçeceğini söylüyordu.
Once, we had a car up there in the back with the motor out and everything else and we had a bed back there and then we had a battery in it, so we could listen to the radio,
Eskiden bizim arka tarafta motoru ve diğer parçaları sökülmüş bir araba vardı. Yanına bir de yatak sermiştik. Aküsü de vardı.
And she started with she was gonna kill the kids, then commit suicide and everything else.
Çocukları öldürmekten, sonra da intihar etmekten falan bahsetmeye başladı.
Maybe as well with the 18 years he spent in prison, maybe he got... stuff like other inmates did and everything else and that...
Belki 18 yıl hapiste diğer mahkumlarla zaman geçirmesi Belki onların yaptıklarını... filan ve diğer şeyleri ve bu...
"Yes, I read everything there was on the Internet and in the newspaper on this case including Dassey's interview confession with detectives." [chuckles]
"Evet, gazetelerde ve internette davayla ilgili yazılan her şeyi okudum. Dassey'nin dedektiflere itirafta bulunduğu mülakat dahil."
He had a dream that, um, when he goes up on the stand and everything and he says just as it was ending, somebody came out with a black robe on and they flipped the top out and it was Teresa and she was alive.
Bir rüya görmüş. Rüyasında, kürsüye çıktığı sırada tam her şey bitmek üzereyken üzerinde siyah bir örtüyle biri belirmiş. Örtüyü üzerinden çektiklerinde altından Teresa çıkmış ve hayattaymış.
Then we'll take your oven, cabinets, kitchen island, and sink right now... and we'll install everything tomorrow with our brand-new kitchenware!
Öyleyse hemen şimdi fırınınızı, dolaplarınızı mutfak masanızı ve lavabonuzu alacağız ve yarın gelip yenilerini yerleştireceğiz.
And he's giving small, little, black, Jewish angels with a face full of corn a handful of napkins and a smile that says everything is going to be okay.
Küçük, siyahi, yüzü mısırla kaplı Yahudi meleklere bir avuç dolusu mendil uzatıyor ve her şey düzelecek gülümsemesini sunuyor.
It has everything to do with your farm, ward.
Çiftliğinle alakası var Ward.
So they fill your head with dreams, discount your ticket, and you fly off to populate their planet and give homestead 20 % of everything you made for the rest of your life.
Yani kafanı hayallerle doldurup biletine indirim yaptılar ve sen de gezegenlerinin nüfusunu arttırıp Homestead'e hayatın boyunca kazandığın her şeyin % 20'sini vermek için bindin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]