With the tradutor Turco
448,632 parallel translation
It is an unforgiving place filled with the most deadly creatures on earth.
Burası dünyanın en ölümcül yaratıklarıyla dolu acımasız bir mekân.
How about the one with the, high school letter in lacrosse?
Lisede lacrosse derecesi olan birine ne dersin?
According to my research, the Humboldt Capuchin has a mating ritual where they rub themselves with the flower of the muira puama.
Araştırmama göre, Humboldt Capuchin'lerin kendilerini muria puama çiçeğiyle ovdukları bir çiftleşme ritüelleri varmış.
Small problem with the fruit.
Meyve olayında ufak bir sorun var.
I'll grab the saw wedge with the generator.
Ben gidip jeneratörle birlikte testere takozunu alayım.
We'll know where to strike the tree with the machine.
Makineyle ağacın neresine vurmamız gerektiğini bulmuş olacağız.
Okay, the wedge should strike with the proper frequency at the optimal spot calculated.
Tamam, takozun uygun frekansta, hesaplanan en uygun yere vurması lazım.
We're trying to get information on the tall man with the dark features with Capone.
Capone'un yanındaki uzun boylu adam hakkında bilgi toplamaya çalışıyoruz.
Well, it has been really, really great... catching up with the two of you.
Sizinle arayı kapatmak ne kadar güzel oldu.
I-I thought you were rehearsing with the guys.
Sizinkilerle prova yapıyorsun sanıyordum.
Uh, maybe it's because you're the ones with the oozing purple back sores!
Uh, çünkü arkasında pembe bir yara olan sizlersiniz!
First, you're going to want to purify them with the Great Blessing, peppering a small amount of saliva from your mouth to their face three times.
İlk önce, kurbanları Büyük Nimet ile arındıracaksın, küçük bir miktar salyanı ağzından yüzüne üç kere serpmen gerekiyor.
Just know that I do this with the deepest respect.
Bunu büyük bir saygıyla yaptığımı bil.
It's a lot easier with the binoculars.
Dürbünle görmek daha kolay.
Leave me alone with the boy.
Beni oğlanla yalnız bırakın.
The old fat guy with the bongos?
Şu bongoları olan şişko adam mı?
Oh, my God, I just got to interview the host of "Dancing on the Stars With the Stars"!
Aman Tanrım, "Dancing on the Stars With the Star" ın evsahibi ile röportaj yapacağım!
Oh, my God! Did you see the premiere of "Dancing With The Stars On The Stars"?
Oh, Tanrım! "Dancing With The Stars On The Stars" ın galasını gördün mü?
That why I'm taking you to the next level with a spot on "Dancing With The Stars On The Stars."
Bu yüzden seni diğer seviye olan "Dancing With The Stars On The Stars" e çıkarıyorum.
This isn't "Monologues With The Stars On The Stars."
Bu "Yıldızlardaki Yıldızlarla Muhabbet Programı." değil.
It's one monkey in a vast and hostile jungle, and the only person with a clue how to trap and track it has been shot.
Uçsuz bucaksız ve düşman dolu bir ormanda tek bir maymun ve onu nasıl takip edip tuzağa düşüreceğini bilen tek kişi vuruldu.
I already tangled with Furious George in the tent.
Kızgın Kamil'le zaten bir kez çadırda birbirimize girdik.
- How do we do it? - We can't hit the tree with enough power and rhythm ourselves.
- Ağaca yeterli kuvvette vurarak, kendimiz bir ritim tutturacağız.
In the loggers'camp there was a buzz saw that feeds the logs with a wedge.
Oduncuların kampında kütükleri takozla besleyen bir dairesel testere vardı.
But I knew the problem with your arm was in your head.
Ama sorunun kolunda değil kafanda olduğunu bildim.
Just got off the phone with Dr. Silva.
Az önce Dr. Silva ile konuştum.
M.E. Said the injuries are consistent with a fall.
Adli tabibe göre yaralar düşüşle tutarlı.
Hey, the guy who came to see you, was that Rossi, the one you play chess with?
Seni görmeye gelen Rossi miydi, hani satranç oynadığın? - Evet.
I worked with him on the outside.
- Dışarıda birlikte çalışmıştık.
At the very least, we need to mitigate the scope of the time paradox by avoiding contact with our former selves at all costs.
En azından eski hallerimizle temasa geçmekten kaçınarak zaman paradoksunun boyutunu küçültmeliyiz.
They almost made it off the ship with this.
Az daha gemiden bununla çıkıyorlardı.
The result of us interacting with ourselves.
Kendimizle etkileşime geçmemizin sonucu.
The spear is a weapon. And you know what we do with weapons.
Ve silahlarla ne yaparız biliyorsun.
Travelling through time with ourselves could create a paradox exponentially larger than the one we have already created.
Kendimizle birlikte zamanda yolculuk etmek şu ankinden kat kat daha büyük bir zaman paradoksu yaratabilir.
- It's the result of us interacting with our previous selves.
Geçmiş hallerimizle etkileşime geçmemizin bir sonucu.
You mean the path where I join up with some Brit twit and die trying to save the world?
Aptal bir İngiliz'e katılıp, dünyayı kurtarmaya çalışırken öldüğüm seyre mi?
I fully intend to honor the deal you've made with Agent Christopher, and I'm in a much better position to do that than she could ever be.
Ajan Chirstopher'la yaptığın anlaşmaya uymak istiyorum ve ben onun olduğundan daha iyi bir pozisyondayım.
With all due respect, ma'am, we don't work for the government anymore.
Saygısızlık etmek istemem hanım efendi, ama biz artık devlet için çalışmıyoruz.
With no evidence, the honorable Judge Wilkerson had no choice but to drop the case.
Elinde delil olmadığı için, saygı değer Yargıç Wilkerson'ın davayı düşürmekten başka şansı yoktu.
he hired us himself to dig up some dirt on him and try and get him off the streets. And whatever he's up to with Capone... it's way worse than tax evasion. Yeah.
Onun hakkında bilgi toplamamızı ve sokaklardan temizlememizi istedi.
Apparently we're not the only ones who started our day with a half-pound of sugar.
Güne yarım kilo şekerle başlayan bir tek biz değilmişiz.
So, uh, what's with all the work?
Neden bu kadar işin var?
No, I was the guy you used to come to with your problems.
Hayır, eskiden bütün sorunların için geldiğin kişi bendim.
♪ Meg Meggy Meg and Dr. Ruth is at the door... ♪ Wake up, people, Monsanto is poisoning the world with frankenfoods, and we're letting it happen.
Uyanın millet, Monsanto dünyayı GDO'lu ürünlerle zehirliyor. ve bunun olmasına biz izin veriyoruz
Will you come and play the wedding with us?
Düğünümüze gelir ve bizim için çalar mısın?
I mean, how would you like it if I just messed with your stuff all the time?
Böyle şeyler size olsaydı, nasıl hissederdiniz?
What? Where the hell did you come up with that idea?
Nerenden uyduruyorsun bu fikirleri?
I had you, the most wonderful woman in the world, and I threw it all away trying to impress you with heated floors and Danish furniture and an endangered species of iguana who also happens to be my best friend and I miss him very much.
Ben, dünyanın en güzel kadınına yani sana sahiptim ve seni etkilemek için her şeyi batırdım. Isıtmalı zeminle, Danimarka mutfağıyla, ve yok olma tehlikesi olan ve ayrıca en iyi arkadaşım olan iguana ile her şeyi batırdım. Bu arada onu çok özlüyordum.
What is the matter with you?
Derdin ne senin?
Well, I hope there aren't any fire marshals in the house tonight because we are way beyond capacity with people coming in droves to see the hated Earth bigot,
Pekala, umarım burada ateş mareşalleri yoktur. Çünkü, nefret edilen, dünyalı yobaz Jeff Mahoney'in dans edişini görmek için sürüler halinde gelen insanlarla kapasitemizin çok ötesineyiz.
I mean, do you have any idea what it's like to be mocked for something that has nothing to do with who you are on the inside?
Demek istediğim, böyle bir şey olduğunda nasıl hissedersiniz biliyor musunuz?
with them 85
with the police 23
with these 46
with the girls 16
with the baby 23
with the help of my friends at s 35
with the others 22
with the money 16
with the kids 25
therese 78
with the police 23
with these 46
with the girls 16
with the baby 23
with the help of my friends at s 35
with the others 22
with the money 16
with the kids 25
therese 78
then 34485
there 14012
theatre 45
theo 635
the better 784
theresa 292
theme 39
there you go 7508
theodore 193
these 760
there 14012
theatre 45
theo 635
the better 784
theresa 292
theme 39
there you go 7508
theodore 193
these 760
they 3238
theater 45
the simpsons 168
therefore 1419
there you are 4720
them 588
the world is yours 18
the big bang theory 136
theft 135
theory 66
theater 45
the simpsons 168
therefore 1419
there you are 4720
them 588
the world is yours 18
the big bang theory 136
theft 135
theory 66
their 132
themselves 24
therapist 58
therapy 98
thee 27
there's always hope 39
the times 79
the doors 46
there we go 2292
the godfather 48
themselves 24
therapist 58
therapy 98
thee 27
there's always hope 39
the times 79
the doors 46
there we go 2292
the godfather 48