English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / With the police

With the police tradutor Turco

3,951 parallel translation
Your shoulder, how you wound up in the hospital with an ulcer, the trouble that you've had with the police... the fact that your dad is... away so much.
Omzuna olanlar. Ülser yüzünden hastanelik olman. Polisle yaşadığın onca dert.
It happened that a killer developed a close relation with the police investigating the case.
Bir katilin polis soruşturma dosyası ile yakın ilişki geliştirdiği bir durum olmuştu.
- Are you with the police, Daniel?
- Polisler de yanında mı Daniel? - Evet.
I mean, she can't get in trouble with the police for that, can she?
Bu yüzden polisle başı belaya girmez, değil mi?
No. She has a hearing with the police department disciplinary committee.
Emniyetin disiplin komitesi çağırmış.
Just go with the police officers, sir.
Lütfen polis memurlarıyla gidin.
Yes, I'm talking with the police.
Evet, polisle konuşuyorum.
If you bring me his head, I will use every ounce of my political leverage with the police commission to give you what you want.
Bana onun kellesini getirirsen politik gücümün her zerresini sana istediğini verebilmek için kullanırım.
I work with the police.
Polisle çalışıyorum.
Oh, well, I just got off the phone with the police.
Az önce polisle konuştum
I have a very complicated relationship with the police, Inspector.
Polisle çok karmaşık bir ilişkim var, Müfettiş. Eminim öyledir.
Listen, sweetie, I'm not saying that this is gonna happen, but if the police call you, I need you to tell them that I was with you last night.
Dinle tatlım, pek sanmıyorum ama olur da polis seni ararsa, onlara dün gece seninle olduğumu söyle.
With all due respect, I'm protecting myself from a member of the police. I'm hardly likely to invite more of them into my home.
Kusura bakmayın ama ben zaten bir polis memurundan korunmaya çalışıyorum bir tanesini daha evime çağırmak isteyeceğimi hiç sanmıyorum.
I'm here with Charlie Fong, criminalist for the Honolulu Police Department.
Honolulu Emniyeti için çalışan suç bilimci Charlie Fong'un yanındayım.
We hope the Police Sports League can fund new programs with that.
- Umarım bunla polis spor ligine fon oluşturabiliriz.
He made a mistake, but Peter Grasso is the kind of police officer I want to serve with.
Bir hata yaptı, ama Peter Grasso birlikte çalışmak isteyeceğim türden bi polis.
But until we've had a chance to discuss extra security with Chief Taylor, you can't take the car to school, hang out with your friends afterwards, without a police officer present.
Ama biz Şef Taylor'la ekstra koruma işini konuşana kadar okula kendi arabanla gitmeyeceksin ve yanında polis memuru yoksa dışarıda arkadaşlarınla takılmayacaksın. Onu alması için devriye arabası ayarlarım.
Here comes the first car with Police Chief Jess Curry and Sheriff Bill Decker.
Emniyet Müdürü Jess Curry ve Şerif Bill Decker'ın içinde bulunduğu ilk araç geliyor.
So what, with the entire Fire Department and half the police force stuck outside the dome - and now two officers dead...
Polisin yarısı ve bütün itfaiye dışarıda ve iki memur da kaybettiğinize göre...
You'll never get away with this'cause I'm gonna go to the police.
Bundan yakanı kurtaramayacaksın. Çünkü polise gideceğim.
I filed a report on Marco with the Mexican state police.
Meksika Eyaleti Polisi'ne Marco ile ilgili bir rapor hazırladım.
The police have our names on a board with arrows and graphs, and not just ours... my mom's up there.
Polis, üstünde isimlerimiz yazan oklarla dolu bir pano hazırlamış. Sadece biz değil.
The police have our names on a board with arrows and graphs.
Polisin, üzerinde isimlerimiz ve oklar olan bir panosu var.
That is exactly the position you put the NYPD in when you won't cooperate with police and identify the who, the where and the when.
NYPD'yi, polisle iş birliği yapmayıp kimin, nerede, ne zaman suç işlediğini söylemediğinizde tam da bu durumda bırakırsınız.
ESU, the Warrant Squad, the Gang Division and patrol- - armed with warrants for arrests on charges including conspiracy to murder in the cases of police officer Vincent Cruz and Mayor Carter Poole, narcotics possession with intent to distribute,
... ESU, arama emri birliği Çete Masası ve devriye ekiplerinde ortak bir şekilde ellerinde tutuklama emirleri ile şu suçlara istinaden :
I started to worry because the police were gonna find me with this body, and they might think that it was Preston!
Polisler beni cesetle birlikte bulacakları için endişelenmeye başladım.
And what you're going to tell the police now that you don't want to be with me.
Ve bi'de, artık benimle birlikte olmak istemediğine göre dedektife ne söyleyeceğini merak ettim.
I promise I will come and report to the police station with a lawyer.
Söz veriyorum, bir avukatla polis karakoluna gelip ifade vereceğim.
only the ten people with top scores we announced earlier are allowed into the Military Police!
Elbette yalnızca isimlerini açıkladığımız en yüksek notlara sahip 10 kişi Askeri İnzibata katılabilir.
With the new DCP in town, the police respond instantly.
Kasabadaki yeni Başkomiserle polis çabucak gelir.
Are you on a road-trip with the bomb-squad and police force?
Sabahtan beri bomba ekibi ve polis ekibiyle mi geziyorsun?
The entire police department's with us.
Tüm polis departmanı bizim yanımızda.
The third is Svante Kallen. Police was looking for them, with no results.
Svante Källén ise Lundblad'ın kayboluşu için sorgulanmak istendiğinde bulunamamış.
'With more clues regarding their whereabouts...''... the police are confident of nabbing the culprits within the next 48 hours
'Ortaya çıkan detaylarla, yaşadıkları semte göre...''... polis 48 içinde yakalanmalarının an meselesi olduğunu duyurdu'
Charles Frederick Wilson, you will be detained and taken to Aylesbury Police Station, where you will be charged in being concerned with others in robbing a Travelling Post Office train at Cheddington on the 8th of August 1963.
Charles Frederick Wilson, göz altına alınıp diğerleriyle birlikte 8 Ağustos 1963 Cheddington'da posta trenini soymaktan sorumlu tutulup Aylesbury Polis Karakoluna götürüleceksin.
At the concert in Spain he said that what bothered him... was the best seats filled with government people, and outside the police clubbing the kids at the door.
Ispanya'daki konserinde diyorduki onu en uzen sey En iyi yerleri hukumet ve protokol tarafindan doldurulmus olmasiymis ve polisin kapi girisindeki bufenin onunde cocuklari coplamasiymis.
With the help of the police.
- Polisin yardımıyla.
You know what, such fine police work, let's share it with the whole team.
Biliyor musun, çok iyi bir çalışma. Bunu bütün takımla paylaşmalıyız.
Police came in and found Dr. Vetter and his wife on the floor, both with massive head wounds.
Polis geldiğinde Dr. Vetter ve eşini, ağır yaralı biçimde, yerde yatarken buldu.
I just got off the phone with the school, and one of his teammates is filing a police report, and that kid's father is pressing to have him expelled.
Takım arkadaşlarından biri polis raporu tutturuyormuş. Ayrıca bu çocuğun babası Mike'ı okuldan attırmak istiyor.
He was with another man outside the police station. Yes, he...
Evet.
He thinks the killer is a serving police officer or, at the very least, someone with contacts there.
Katilin polise hizmet eden biri olduğunu düşünüyor. Ya da en azından onlarla bağlantılı olan birisi olduğunu...
unless you want to hang with the really popular kid who brings a police escort to the movies.
Sinemaya polis eskortuyla gelecek kadar popüler bir çocukla takılmak istersen başka tabii.
The Military Police has retained custody of you. We only recently received permission to speak with you.
Şu anda Askeri İnzibatın gözetimi altındasın ama kısa süre önce nihayet seni görmek için izin alabildik..
You can't fight crime with half the police on the mob's payroll.
Mafya polis teşkilatının yarısına para yediriyorken onlara karşı savaşamayız.
This court is tasked with deciding which force will take custody of you, the Military Police or the Recon Corps.
Bu mahkeme seni hangi kuvvetin gözetimi altına alacağına karar vermekle yükümlüdür. yoksa Keşif Birliği mi?
Tell them you try running a police department with the dwindling resources we've got.
Bu departmanı yönetirken uygun olan tüm kaynakları kullandığını söylersin.
We cannot stand by while the doctors on the other side of those doors are working with the bare minimum of resources because the police department already sees us as a lost cause.
Kapının diğer tarafındaki doktorların polis bizi kaybedilmiş bir dava gördüğü için kısıtlı kaynaklarla çalışmasını izleyemeyiz.
Above so many things, marvelous, with your striped skirt, indifferent to the bad manners of the police.
Her şeyden önce, çizgili eteğinle harikulade, polislerin kötü davranışlarına ise kayıtsızsın.
We're with the philadelphia police.
Philadelphia polisinden geliyoruz.
Well, if it wasn't for me telephoning the police to come and break the door down, he wouldn't even be with us.
Ben polisi aramasaydım ve gelip kapıyı kırmasalardı, aramızda olmayabilirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]