English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You're welcome to

You're welcome to tradutor Turco

1,845 parallel translation
He liked to feed before resting, so it might be a bit messy but you're welcome to it.
Dinlenmeden önce beslenmeyi severdi. O yüzden biraz pis olabilir. Ama sen çekinme.
You're welcome, there's no need to thank me.
Bir şey değil.
I believe they're out and about. But you're welcome to wait here.
Sanırım dışarıdalar, ama bekleyebilirsiniz.
Hmm. Well, you're welcome to look for him.
İsterseniz arayabilirsiniz.
You're more than welcome to sleep at my house.
Evim sana her zaman açık.
You're welcome to join.
Seni de bekleriz.
You're welcome to crash at my place, too.
Benimle de kalabilirdin.
You're welcome to observe.
İnceleyebilirsin.
Well, if you ever want to try a me'nage, you're welcome to join Richard and me.
Ev işlerini denemek istersen, seve seve Richard ve bana katılabilirsin.
You're welcome to join us.
Sen de katılabilirsin.
You're more than welcome to come with me.
Başımın üstünde yerin var eğer gelmek istersen.
You're welcome to come in and wait for her.
İstersen gelip bekleyebilirsin.
You're welcome to my city next time.
Bir dahaki sefere benim şehrime gel.
So i just wanted to say you're welcome. It's been my pleasure.
Benim için zevkti.
- You're welcome to come with us.
Bizimle gelebilirsin.
Well, on behalf of the Department of Pediatric Surgery, welcome to the fellowship program. You're in! - We're gonna get you wheelie sneaks!
Pekala, pediatri cerrahisi bölümü adına programımıza hoşgeldin demek istiyorum.
You're welcome to pursue this, but between the vacation murders and Lisa Bell, I think you're gonna be very busy.
Bu dosyayı kovalayabilirsin ama turist cinayetleri ve Lisa Bell davaları sırasında oldukça meşgul olacaksın.
You're welcome to pursue this, but between the Vacation murders and Lisa Bell, I think you're gonna be very busy.
Bu dosyayı kovalayabilirsin fakat turist cinayetleri ve Lisa Bell davaları sırasında oldukça meşgul olacaksın.
You're welcome. What happened to our little end-Of-The-Driveway plan?
Hani araba yolunun sonunda buluşacaktık?
You're welcome to it.
Size ne diyeceğim. Buyurunuz.
You're welcome to sit in.
Bize katılabilirsin.
That seems like a strange thing to thank me for, but you're welcome, of course.
Bana teşekkür etmeniz garip ama rica ederim.
You're welcome to keep it.
İstersen sende kalabilir.
Look, you're welcome to look around, but these guys don't leave fingerprints.
Etrafa bakabilirsiniz ama bu adamlar parmak izi bırakmazlar.
If you don't like living in mine you're welcome to move back with your husband.
Eğer benimkinde yaşamak hoşuna gitmiyorsa, tekrar kocanın yanına taşınman benim kabulümdür.
You're welcome to stay here under our roof for as long as it takes.
Burada, bizim çatımız altında istediğin kadar kalabilirsin. Ne kadar sürerse sürsün.
In the meantime, you're welcome to... Observe.
Bu arada, izlemeye hoşgeldiniz.
Welcome to the age when they need you but think they're smarter than you.
Sana ihtiyaçlarının olduğu ama senden zeki olduklarını düşündükleri yaşa hoş geldin.
On the other hand, you're welcome to stay here with us in the Underworld.
Diğer yandan Yeraltı Dünyası'nda bizimle kalman hoşumuza gider.
You're welcome. If you don't mind, it won't take too much time, I'd like to review your testimony.
Eğer sakıncası yoksa, ki çok zaman almayacaktır, ifadenizi gözden geçirmek istiyorum.
You're more than welcome to join us.
Bize katılırsan çok sevinirim.
And you're welcome to stay a few days and do just that... before you go back to school.
Eğer okuluna gitmeden önce birkaç gün kalmak istersen, kalabilirsin.
Daughter ran into your car that i'd call her The moment that we heard from her insurance company. Um, you're welcome to come with me.
Sigortadan haber aldığımızda arabana çarpan kızın annesini arayacaktım.
You're welcome to hang out.
İstersen kalabilirsin.
You're more than welcome to what's left of him.
- Ondan geri kalanları memnuniyetle alabilirsin.
You're welcome to my show, and I'd like to see you.
Gösterime de buyrun gelin'Hepinizi beklerim. Ama tıp okumadım diye çok ta kızdıysanız..
You're welcome to join us.
Bize katılmakta serbestsiniz.
You're welcome to read the report
İsterseniz raporu okuyabilirsiniz.
You're welcome To add a personal touch or two. But let's not again have it looking
Masanıza bir kaç küçük ekleme yapabilirsiniz ama lütfen etrafı tekrar öğrenci evine dönüştürmeyin.
I mean, you're welcome to stay, uh, as long as you like.
İstediğiniz sürece burada kalabilirsiniz.
But you're more than welcome to follow me there, if you'd like.
Ama oraya kadar beni izlemek istiyorsan buyur izle.
You're welcome to come.
Memnuniyetle gelebilirsin.
You're more than welcome to join.
Sen de gelsene.
Listen. I don't have much, but you're welcome to whatever you need.
Bende pek fazla yok ama ihtiyacın kadar alabilirsin tabii.
You're welcome to...
Tekrar hoş geldin, istediğin zaman devam edebilirsin.
But you're welcome to use the others.
Ama diğerlerini kullanabilirsin.
You're welcome to use the dryer in the house.
Evdeki kurutucuyu kullanabilirsiniz.
You're welcome to, but I'm not sharing my lunch with you.
Hoşgeldin sefa getirdin de yemeğimi seninle paylaşmam haberin olsun.
I mean, you're more than welcome to come in.
İstersen sen de gelebilirsin.
Now, he said you're welcome to come over on your days off and run an investigation.
Boş günlerinde buraya gelip, soruşturma yapabileceğini söyledi.
He's in town, running some errands right now, you're welcome to come in and wait for him.
O şehirde, bir kaç işi var istersen içeri gelip onu bekleyebilirsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]