You waited tradutor Turco
2,891 parallel translation
Well, I would just feel more comfortable if she came with me and you waited here.
Eğer o benimle gelir, sende burda beklersen, kendimi daha rahat hissedicem.
You waited all that time.
Onca zaman beni bekledin.
You waited ten years.
10 sene bekledin.
You waited this long to return it?
Geri vermek için uzun zaman beklediniz?
Back in the day, you waited for marriage, had sex when you were 20, but life's changed now.
Geçmişte, sizler evlenmeyi beklerdiniz, 20 yaşında ilk kez sevişirdiniz ama zaman değişti.
You waited.
Bekledin.
You waited.
Bekledin...
You waited and you held on, huh?
Bekledin... ve onu yakaladın, ha?
I waited for your return to tell you, but your mom stayed empty.
Sana söylemek için geri dönmeni bekledim ama odan hep boş kaldı.
If he'd waited, you'd have had more leave.
Belki biraz daha fazla izin kullanabilirdin.
Mmm-hmm? If you'd waited till after Cedar Rapids, I could have won the Two Diamonds for you four years running.
Cedar Rapids'e kadar bekleseydin sana İki Elmas'ı dört yıl üst üste de kazandırabilirdim.
You waited till he was dead.
- Ölene kadar bekledin.
You already waited once for me to stop you.
Zaten bir kez seni durdurmamı bekledin.
I'm not white. And I waited for you...
Beyaz değilim ve seni bekledim.
Yes, I waited for you...
Evet, seni bekledim.
Each day I waited for you to come and get me.
Her gün gelip beni almanı bekledim.
I waited six hours for you.
Seni altı saat bekledim.
I waited for you.
Seni bekliyordum.
You could've waited until your mother had cut the cake.
Annen pastayı kesene kadar beklemeliydin.
Or you, uh... you wouldn't have waited this long to tell me.
Niye söylemek için bu kadar bekledin ki?
They waited for you to leave.
Ayrılmanı beklediler.
I waited for you.
Seni bekledim.
You couldn't have waited for me before starting to eat?
Yemeğe başlamak için gelmemi bekleyemedin mi?
You have waited for a long time.
Sende uzun bir süre bekledin.
You should have waited for me.
Beni beklemeliydin.
Parker probably wouldn't remember anyway, but more importantly, Walter waited until after you had a chance to hold your newborn before he arrested you.
Parker zaten hatırlamayacaktır, ama daha önemlisi Walter seni tutuklamadan önce çocuğunu tutabilmeni beklemiş.
You have no idea how long I've waited to hear you say that.
Bunu söylemeni ne kadar zamandır beklediğimi bilemezsin.
You ever waited tables?
Hiç garsonluk yaptın mı?
You guys waited too long to move.
Harekete geçmek için çok beklediniz.
Like when the three of us went to the movies, and you and I waited outside the bathroom while Howard threw up Red Vines and Cherry Coke.
Aynı üçümüz birlikte sinemaya gittiğimizde ikimiz tuvaletin dışında Howard'ın kırmızı şarap ve kola kusuşunu beklerkenki gibi.
You know, she waited for you all these years.
Onca yıl seni bekledi.
You should have waited for me before coming in here.
Buraya gelirken beni beklemeliydin.
You kept pushing it, your little project, I mean, why couldn't we just waited for a couple of years?
Minik projeni gerçekleştirmek için sürekli zorluyordun. Neden bir kaç yıl daha beklemedik sanki?
You shouldn't have waited up for me
Bu saate kadar beni beklememeliydin.
Oh, what, you mean, like being waited on hand and foot?
Demek istediğin hiçbir şey yapmadan öylece bekleyeyim mi?
- I waited for you on Friday.
- Cuma günü seni bekledim.
He waited for you, Kay.
Seni bekledi, Kay.
We waited all day for you yesterday.
Dün bütün gün seni bekledik.
But you have already waited, like, six months for the fringe...
ama 6 aydır zaten püsküllü olanı bekliyordun.
We put out, and he dumped us the next day. We should have waited, like you, for the right guy.
bizi dışarı çıkardı ve ertesi gün bizi terketti senin gibi doğru erkeği beklemeliyiz
I've waited a long time to see you take Reynolds out.
Reynolds'ı devirmeni dört gözle bekliyordum.
Which you could have waited until this morning for.
- Sabaha kadar bekleyebilirdin.
And had I known this chair was so difficult to seduce you from, I would have waited for you standing.
Ben de bu koltuğun seni baştan çıkarmaya yaramayacağını bilseydim ayakta beklerdim.
I've waited so long to see you again
Seni yine görmek için çok uzun zaman bekledim.
You had 10 minutes in what I waited for for a year.
Bir yıldır beklediğimi on dakikada elde ettiniz.
- Which you would've known if you'd called it yourself or even waited long enough for Ethan to get back to you.
Şimdiyse ben ailesine bilgilendirilme haklarını çiğnediğimizi söylemek zorundayım.
Could have waited 30 seconds. You'd be dead too.
Bir 30 saniye daha bekleyebilirdim sen de ölmüş olurdun.
I told you we should have waited.
Beklememiz gerektiğini söylemiştim.
Couldn't you have waited a day?
Bir gün bekleyemez miydin?
I just wish you'd waited till I gave you the signal.
Keşke ben sana işaret verene kadar bekleseydin.
Lynette, do you know how long I have waited to be able to say this to you?
Olmaz. Lynette, bunu sana söyleyebilmek için ne kadar zamandır bekliyorum biliyor musun?
waited 24
you will be 199
you well 16
you want some tea 39
you were right 3267
you want me to come 17
you will be dead 18
you won't be alone 42
you will see 125
you want to see me 30
you will be 199
you well 16
you want some tea 39
you were right 3267
you want me to come 17
you will be dead 18
you won't be alone 42
you will see 125
you want to see me 30
you won't believe it 101
you will regret it 32
you want to die 96
you won't get away with it 31
you want to talk to me 36
you weren't invited 19
you will die 193
you want something 175
you wanna 113
you will understand 30
you will regret it 32
you want to die 96
you won't get away with it 31
you want to talk to me 36
you weren't invited 19
you will die 193
you want something 175
you wanna 113
you will understand 30