English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You wouldn't be interested

You wouldn't be interested tradutor Turco

100 parallel translation
Oh... you wouldn't be interested in my troubles.
Ah... dertlerim sizi hiç ilgilendirmez.
- You wouldn't be interested.
- İlginizi çekmezdi.
- You wouldn't be interested in one of them, would ya?
- Tabii senin ilgi alanına girmiyor değil mi?
Oh, but I guess you wouldn't be interested.
Ama sanırım bu seni pek ilgilendirmiyor.
I don't believe in them, really... and I'd be interested, not scared, wouldn't you?
Hayaletlere inanmıyorum. Aslına bakarsan korku değil de merak duyarım, ya sen?
- Oh, you wouldn't be interested.
- Oh, bu seni ilgilendirmez.
I wouldn't have thought you'd be so interested in pigeons.
Güvercinlerle bu kadar ilgileneceğini hiç ummazdım.
You wouldn't be interested.
Sizin ilginizi çekmez.
TELL ME, ARE YOU SURE YOU WOULDN'T BE INTERESTED
Başka isimler de verdim.
You wouldn't be interested in drawing lots?
Kura çekmez misiniz?
You wouldn't be interested?
İlgilenir miydin?
My wife and I--and please... do call us Donald and Donna from now on... are wondering if you wouldn't be interested... in becoming involved in show business.
Karım ve ben... bundan sonra lütfen bize Donald ve Donna de lütfen... gösteri dünyasına girme hususunda... ne düşündüğünü merak ediyoruz.
Coming from your position and salary, you wouldn't be interested in it.
Pozisyonu ve maaşı nedeniyle bununla ilgilenmezsiniz.
IF YOU WERE INTERESTED, WE WOULDN'T BE HAVING THIS CONVERSATION.
İlgili olsaydın, bu konuşmayı yapıyor olmazdık.
Are you saying that you - - you just wouldn't be interested in being a movie star?
Yani sinema yıldızlığına hevesin olmadığını mı söylemek istiyorsun?
I wouldn't be with you if I wasn't at least interested in exploring it.
Bunu denemekle ilgilenmesem seninle birlikte olmazdım.
You wouldn't be interested.
İlgini çekmez.
Well, it's- - Ah, you wouldn't be interested.
Şey, bu... neyse, sizin ilginizi çekmez.
- No, you wouldn't be interested.
- Hayır, ilgilenmezsin.
He wouldn't even be interested in that, you know.
O böyle bir şeye ilgi duymaz.
- Don't worry about it, you wouldn't be interested.
Hiç merak etme. İlgini çekmez.
Then you wouldn't be interested in going home?
Öyleyse eve dönmek ilgini çekmez?
It's fluff. You wouldn't be interested in it.
İlgilenmezsiniz.
- You wouldn't be interested, man.
- İlgilenmezsiniz ki.
I assumed that since those at risk were members of the Corps... -... you wouldn't be interested in helping.
Tehlikede olanların Birlik üyeleri olduğunu bilseydiniz yardım etmek istemeyebilirdiniz.
You wouldn't be interested.
Sen ilgilenmezsin.
- I told her you wouldn't be interested.
- Ona gelmek istemeyeceğinizi söylemiştim.
Wouldn't you be interested in being a model?
Model olmakla ilgilenmez misin?
I was gonna talk to you about Peggy but you wouldn't be interested anymore.
Ben de Peggy'den bahsedecektim ama ilgilenmiyorsun belli ki.
If you weren't Jewish, you wouldn't be interested.
Eğer Yahudi olmasaydınız bana ilgi duymazdınız.
You probably wouldn't be interested.
Büyük ihtimalle ilgilenmezsin.
Wouldn't you rather be with a guy who'd kind and giving... and not that interested in sex... than an unstable, oversexed prick who only wants to get laid?
Düşünceli, nazik, seksle ilgilenmeyen birini belirsiz, penisinden başka bir şey düşünmeyen tek istediği yatmak olan birine tercih etmez misin?
You wouldn't be interested.
İlginizi çekmez.
Uh, I'm sure you wouldn't be interested.
Şey, eminim bununla ilgilenmezsiniz.
Pardon me for askin', but you wouldn't happen to be interested... in doin'a bit of bouncing'with me, would ya?
Sorduğum için özür dilerim, ama benimle birlikte zıplamak ister misiniz?
I wouldn't be interested in you if you were the last man on Earth.
Dünyadaki son erkek olsan da seninle ilgilenmem.
You wouldn't be interested, would you?
Bu görevle ilgilenmezsin, öyle değil mi?
Then you wouldn't be interested in an offer of friendship from the Protectorate?
Kral vekilliğinin arkadaşlık teklifiyle ilgilenmezsin o zaman değil mi?
- You wouldn't be interested, would you?
- Senin ilgini çekmezdi, değil mi?
I can't help you. Even if I could, my Captain wouldn't be very interested in having me back... would he?
Yapabilseydim bile kaptanım beni geri almakla çok ilgilenmezdi... değil mi?
We would have asked you. We thought you wouldn't be interested.
Senden de isterdik ama ilgilenmeyeceğini düşündük.
You wouldn't be interested in that..
Bunlarla, ilgileniyor olamazsın- -
She as much as said you wouldn't be interested, as if she knew you better than me.
Sevgili Edith, Nasıl başlayacağımı bilemiyorum.
Okay, not to be presumptuous or anything but you wouldn't be interested in playing a smaller space, like a much much smaller space.
Tamam küstâhlık olarak algılamayın lütfen ama daha ufak bir yerde çalmayı düşünmezsiniz değil mi? Oldukça küçük.
You wouldn't be interested, Wendy.
Sen ilgilenmezsin, Wendy.
Oh, you wouldn't be interested in that.
Sizin ilginizi çekmez.
Guys, you wouldn't be interested in having your picture snapped... with Justin Timberlake, would you?
Çocuklar, Justin Timberlake'le fotoğraf çektirmek ilginizi çeker, değil mi?
But, you see, I had to get them in, otherwise Richie wouldn't be interested.
Anlamalısın ki onları getirmezsem Richie bununla ilgilenmeyecektir.
You wouldn't be interested.
Senin ilgi alanına girmez.
You wouldn't be interested in the money... seeing how you and your friend get your kicks.
Nasıl eğlendiğinize bakınca bence para ilginizi çekmez.
You want me only because of my ass... if not, you wouldn't be interested.
Sen benim kalçalarımı seviyorsun. Kalçalarım olmasa benimle hiç ilgilenmezdin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]