You wouldn't do that tradutor Turco

Because, you know, Dr. T, there's nothing that I wouldn't do for you.

Çünkü Dr. T, sizin için yapmayacağım hiçbir..... şey yok.

I wouldn't do that if I were you.

Senin yerinde olsaydın bunu yapmazdım.

You wouldn't do that.

Sen bunu yapmazsın.

Peter wouldn't do that to me... you.

Peter bunu bana... yani sana yapamaz.

You can never be sure what a wild animal will do, but I should have known all along that JoJo wouldn't abandon me.

Vahşi bir hayvanın ne yapacağına asla emin olamazsınız, ama en başından bilmeliydim ki JoJo beni asla terk etmez.

- I wouldn't do that to you.

- Bunu sana yapmam.

is there anyfing that you wouldn't do?

Senin yapamayacağın bişey var mı?

I wish you wouldn't do that.

Keşke şunu yapmasanız.

I wouldn't do that if I were you.

Yerinde olsaydım bunu yapmazdım.

If I wanted to kill you, I wouldn't do it that way.

Seni öldürmek isteseydim, bu şekilde yapmazdım.

It wouldn't kill you to do something like that once in a while.

Arada bir s. iz de aynı şeyi yapın.

Bill wouldn't do that, you know?

Bill bunu yapmaz.

You'd think I wouldn't enjoy that because it is so fake, but I still do.

Çok açık bir yalan olduğu için hoşuma gitmediğini sanıyorsun ama gitti.

Why don't you ask Doug? Ahh, he- - he wouldn't do it. And that's fine.

- Yapmaz ve hiç sorun değil.

Because you're our big brother and you wouldn't do something like that...

Çünkü sen bizim ağabeyimizsin ve... böyle bir şey yapmazsın... Francis?

You know what, Mom? I wouldn't do that.

Anne, ben olsam bunu yapmazdım.

I'm doing this because I feel that it's the right thing to do, and because I know what you're going through, and I wouldn't want to happen to you what happened to me.

Çünkü doğru olduğuna inanıyorum. Çünkü neler hissettiğinizi biliyorum. Benim başıma gelenlerin sizin de başınıza gelmesini istemiyorum.

Ah, Rev, I uh I wish you wouldn't do that.

Keşke bunu yapmasaydın.

And how do I know once I gave you that piece... that you wouldn't then just try to kill me?

Sana o parçayı verdiğimde... beni öldürmeye çalışmayacağını nereden bileyim?

Well, Your Honor, I didn't do anything to get myself here... that you wouldn't have done or anybody else... who had to go through what I went through with that little shit right there. Oh, my God! You head-knockin'...

Şurada gördüğünüz pislikle yaşadıklarımdan sonra sizin ya da herhangi başka birinin yapmayacağı bir şey yapmadım Sayın Yargıç.

You wouldn't do that to me.

Bunu bana yapamazsın.

I wouldn't do that if I were you.

Yerinde olsam bunu yapmazdım.

You wouldn't do that....

- Yapmazsın.

I've been hanging out with him for like, only a couple of days. I've seen this guy do shit that you wouldn't fucking believe.

Yalnızca bir kaç gündür takılıyoruz ama, bu herifi öyle şeyler yaparken gördüm ki, ağzın açık kalırdı.

I wouldn't do that to you.

Bunu sana asIa yapamam.

I'm not saying that you won't do it, but maybe Mehmet Scholl wouldn't be the only guy that you'd give a blowjob.

Yani yapmazsın demiyorum. Yalnızca diyorum ki... Belki şeyini ağzına aldığın tek erkek Mehmet Scholl olmazdı.

Do you know, I thought I wouldn't mind doing that myself.

Biliyor musun ona anlatacak.... Bir fıkram vardı.

Rev, I wish you wouldn't do that.

Rev, Bunu yapmamanı dilerim.

You wouldn't do that, though, would you?

Bunu yapmayacaksın değil mi?

- You wouldn't do that to your own brother.

- Kendi kardeşine bunu yapamazsın.

You wouldn't do that.

Bunu yapamazsın.

I told him he was crazy, you wouldn't do that, you weren't a thief.

Ona deli olduğunu, senin hırsız olmadığını ve böyle bir şey yapmayacağını söyledim.

The Long Island Iced Tea makes you do things that you normally wouldn't do.

Long Island Iced Tea, sana normalde yapmayacağın şeyler yaptırır.

You wouldn't do that if you weren't going to say yes.

Evet demeyecek olsaydın bunu bana söylemezdin.

Well, it can be really nice just to stay at home... because you can do fun things that you normally wouldn't have time for.

Bazen evde kalmak da çok eğlenceli olabilir. Normalde vakit ayıramadığınız eğlenceli şeyler yaparsınız.

He wouldn't do that, would you, Daddy?

O böyle bir şey yapmaz.

I wouldn't do that if i were you.

Senin yerinde olsam, bunu yapmazdım.

And he made me promise that you and I wouldn't do it, so...

Ve bana seninle sevişmemem için söz verdirtti...

BUT YOU WOULDN'T DO THAT, WOULD YOU?

ama bunu yapmazsın dimi?

DO YOU KNOW THAT I HAD TO PROMISE YOUR MOTHER THAT YOU WOULDN'T BE LATE FOR SCHOOL TOMORROW?

Annene yarın okula geç kalmayacağın için söz verdiğimi biliyor musun?

You promised that you wouldn't do that anymore.

Bunu bir daha yapmayacağına söz vermiştin.

The r.A.S, we have this retreat where we do all this role-playing, you know, to help us get ready for kids and their problems, and I thought you were such a, uh, brilliant thespian that you wouldn't mind helping me with it.

Oryantasyoncular olarak biz çocuklara ve problemlerine hazırlanmak için canlandırma yapmaya karar verdik ben de, yetenekli bir oyuncu olduğundan yardım edebilirsin diye düşündüm.

- Wouldn't do that if I were you, Gabrielle.

- Yerinde olsam bunu yapmazdım, Gabrielle.

I wouldn't do that if I were you, I'd have to arrest you.

- Yerinde olsam bunu yapmazdım. O zaman seni tutuklamak zorunda kalırım.

Surprises me, madame, that a lady who lives as quietly as you do... wouldn't be aware of my modest success.

Sizin kadar sakin bir hayat süren bir bayanın naçizane başarılarımın farkında olması beni şaşırtıyor. Çok farkındaydım.

If it wasn't for him, we wouldn't be in this mess to begin with. - How do you figure that? - If I never went to work for him,

- Başlamasak olmazdı

But if you do want it done right, I wouldn't worry... about who's fluent with this shit or that shit or whatever. I'd worry about who's the most qualified, right? Listen.

- Senin yerinde olsam bunlardan çok... kimin daha kalifiye olduğunu düşünürdüm.

I wouldn't do that if I was you.

Senin yerinde olsam yapmazdım.

I wouldn't do that if I was you.

Senin yerine olsaydım bunu yapmayacakdım.

How do you know that he wouldn't be proud that you didn't just give up?

Nereden biliyorsun? Pes etmediğini duyduğunda belki seninle gurur duyacaktır.

- Marty, you said you wouldn't do that!

- Marty, yapmayacağını söylemiştin!