Young girls tradutor Turco
973 parallel translation
Then, the stars are replaced by a lovely vision of Phoebes on the crescent, of Saturn in his globe and of charming young girls holding up a star.
Daha sonra bu yıldızlar hilal içindeki Phoebes'a halkayla çevrili Satürn'e ve ellerinde yıldız tutan çekici kızlara dönüşür.
We beg you, dear Countess, to work with us in our society for saving wayward young girls.
Sevgili Kontes, dik kafalı geç kızları kurtarmak için çalışan derneğimizde bizimle beraber çalışmanız için size yalvarıyorum.
What makes young girls go wrong, Your Excellency... is the advice of women, not the eyes of men.
Genç kızları yanlış yola iten şey Ekselansları erkekler değil, başka kadınların tavsiyeleridir.
You're too old for young girls
Genç kızlar için fazla yaşlısınız.
Girls, especially young girls, sometimes gets crushes on actors...
Kızlar, özellikle genç kızlar, bazen aktörlere tutulur...
You know how romantic young girls are.
Genç kızlar ne kadar romantik olur bilirsin.
A spinster aunt is ideal to select presents for young girls.
Genç kızlara hediye seçmekte evde kalmış teyzelerin üstüne yoktur.
Be patient with restless young girls.
Yerinde duramayan kızlara karşı sabırlı ol.
We only teach children and young girls.
Biz sadece çocukları ve genç kızları eğitiyoruz.
He needed these young girls he could dominate.
Hükmedebileceği bu türden genç kızlara ihtiyaç duyuyordu.
All these young girls.
Bütün bu genç kızlar.
beautiful young girls.
Genç, güzel kızlar.
He puts on a dance every Sunday and calls it "'The Families'Ball, "'where boys have fun getting young girls drunk.
her pazar oğlanların, genç kızları... sarhoş ederek eğlendikleri yerde bir dans düzenler... ve buna "Aile Balosu" der.
Young girls these days...
Genç kızlar bugünlerde...
Rich old women chasing their youth and poor young girls desperate to have fun and entice big spenders
Yaşlı ve zengin kadınlar gençliklerini kovalıyor fakir ve genç olanlarsa eğlence ve müsrifleri baştan çıkartmak için yanıp tutuşuyorlardı.
I have old Joe around to trap young girls into where you are right now.
İhtiyar Joe'yu, genç kızları, senin şu anda olduğun yere çekmek için kullanırım.
And young girls rub their faces with the soap which I am paid to say I use, but which I do not
Genç kızlar reklamını yaptığım ama kullanmadığım sabunları alıyor.
- Those young girls -
- Bu genç kızlar -
Young girls.
Genç kızlar.
Young girls are just like reeds in the wind
Genç kızlar, rüzgârda sallanan başaklar gibidir.
Think of pretty young girls being unpopular at dances and they don't know why.
Güzel genç kızlar niye sükseli olmadıklarını merak ediyorlar.
you're the janitor in a school full of young girls. And an hour from now, I don't want to be in your shoes.
Genç kızlarla dolu bir okulda hademesin ve bir saat sonra yerinde olmayı hiç istemezdim.
He noticed the young girls looking at him.
Genç kızların kendisine baktığını fark ediyordu.
Oliver's tastes don't seem to run to young girls.
Anlaşılan Oliver'in zevkleri genç kızlara uymuyor.
Bad things happen when young girls go out.
Genç kızlar dışarı çıkınca kötü şeyler oluyor.
You're all young girls!
Hepiniz genç kızsınız!
You should know better, taking young girls for taxi rides.
Sen daha iyi bilirsin. Genç kızları taksiyle gezdiriyorsun demek.
I just can't stand these young girls.
Genç kızlara hiç tahammül edemiyorum.
I won't have you bringing strange young girls in for supper!
Yemeğe yabancı genç kızları getirmene izin vermem!
- Young girls?
- Genç kızlar mı?
It's something I told some impressionable young girls.
Bu söylediklerim kolayca etkilen genç kızlarla ilgili.
Young girls to the prostitution, to force.
Genç kızları Fuhuşa sürükledin.
With all the young girls in Rome, why come back to me?
Roma'da bir sürü genç kız varken, niye bana geldin?
I've seen the mutilated bodies, the torn flesh of three poor young girls.
Ben, üç zavallı genç kızın, doğranmış bedenlerini, parça parça etlerini gördüm.
So... you seduce young girls, do you?
Demek genç kızları baştan çıkarıyorsun.
An image of a young girl's face can be seen behind these brightly smiling girls.
Gülen kızların arkasında bir kızın daha yüzü görülüyor.
When I was young, girls brought me gifts.
Ben gençken, kızlar bana hediyeler getirirdi.
And, of course, dear Jane will see that the other girls have the opportunity of meeting all sorts of rich young men.
Ve tabii ki de Jane... diğer kız kardeşlerinin genç ve zengin... erkeklerle tanışmasını sağlayacaktır.
So I filled him full of handsome coachmen, elderly earls... young wives and the two little girls who looked exactly alike.
Bu yüzden yakışıklı faytoncular, yaşlı kontlar, genç karılar....... ve birbirlerine benzeyen iki küçük kız hikâyesiyle onu doldurdum.
I want you to know not only the girls, but the old men and women and young men.
Kızların dışında yaşlı adamları, kadınları ve genç erkekleri de tanımanı istiyorum.
- What do you young chaps know about girls?
- Siz gençler, bayanlar hakkında ne bilirsiniz ki?
Some folks there are want to drown fine young men and break poor girls'hearts... so that they can be wedded one day sooner!
Bazı insanlar var ki, sadece bir gün önceden evlenebilmek için genç bir erkeği boğmak, genç bir kızın da kalbini kırmak istiyor.
But as you are still not naive, but quite young... and there are individuals without scrupules and for girls like you, temptations.
Saf değilsin ama hala gençsin... ve orada insan endişesizdir. Senin gibi kızları cezbeder.
But the kind of girls we meet in this business are young and ambitious.
Ama bu işte tanıştığımız kızlar genç ve hırslı.
I need you girls to help me with the picnic sandwiches, so- - ls there something you want, young man?
Piknik sandviçlerine yardım etmeniz gerekiyor kızlar... Bir şey mi istemiştin, delikanlı?
Tomorrow your girls will look like princesses and you'll wear a fancy dress that will turn young men's heads.
Yarın kızların prenses gibi giyinecek. Erkekler de senin giyeceğin alımlı elbiseye dönüp dönüp bakacaklar.
Three girls, all very young, all living in walk-up apartments alone.
Üç kız, hepsi de çok genç, hepsi de asansörsüz bir binada yalnız yaşıyor.
The girls are not too young to accept the heart of a man but the heart of a seal is taboo.
Kızlar bir erkeğin kalbi için çok genç değil fakat fokun kalbi tabudur.
There were younger ones - prostitutes mostly, with TB and epileptic fits, and a couple of the kind who keep after other girls, especially young ones.
Karşı koridorda gençler vardı. Çoğu fahişeydi, bir de epilepsi hastaları. Birkaç da gözleri hep kızlarda olanlar, özellikle de genç kızlar.
She's one of those girls that distributes the healing water, she's beautiful, young and ancient, a child and a woman already, authentic and radiant.
Şifalı suyu dağıtan kızlardan biri, çok çok güzel, genç ve eskil, bir çocuk, şimdiden bir kadın... kendine has, ışıltılı.
You have to get older before you get girls as young as that.
Genç kızları işe almak için biraz daha yaşlanman gerekli.
girls 4202
girls' night out 16
girls' night 20
girls laugh 17
girls laughing 18
young 1055
younger 104
young man 1667
young blood 22
young girl 46
girls' night out 16
girls' night 20
girls laugh 17
girls laughing 18
young 1055
younger 104
young man 1667
young blood 22
young girl 46
young love 41
young one 29
young lady 1202
young master 235
young guy 16
young fella 42
young fellow 27
young and old 19
young woman 79
young mr 18
young one 29
young lady 1202
young master 235
young guy 16
young fella 42
young fellow 27
young and old 19
young woman 79
young mr 18