Your dress tradutor Turco
2,209 parallel translation
Maybe you should put your dress on'cause it's, uh... a little chilly in here.
Elbiseni giysen iyi olur çünkü burası biraz serin.
So keep your dress and we'll go together, ok?
O zaman kıyafetlerin kalsın beraber gidiyoruz, tamam mı?
Is it because your dress is too thin?
Yoksa kıyafetin çok ince diye mi?
So your dress is here, even if, technically, it's my dress.
Elbisen burada, her ne kadar teknik olarak benim elbisem olsada.
Your dress for prom.
Balo kıyafetiniz.
You wear your dress.
Ne ekersen onu biçersin.
Look, your dress for the wedding!
Bak, düğün için sana ne aldım.
It's in the lining of your dress.
Elbisenin dikişlerine işlenmişti.
Sorry about your dress.
Elbisenize üzüldüm.
Oh, we have the rehearsal dinner in 20 minutes, and--Astor, your dress is getting wrinkled.
20 dakika sonra prova yemeği var. Astor, giysilerin kırışıyor.
Since rehab, this dress is all I have. When I felt like I was nothing, it gave me strength and dignity. So no matter what happens to me or where my life takes me I'Il wear this dress, your dress and I'Il be fine.
Rehabilitasyon boyunca, sadece bu elbise vardı kendimi bir hiç gibi hissetiğim zaman bana güç ve onur aşıladı yani bana ne olursa olsun ya da hayat beni nereye götürürse bu elbiseyi giyeceğim.
Well, who do you think you are, in your dress-for-less shirt and your poly-yesterday pants?
Sen kim oluyorsun peki, ezik gömleğin ve dünden kalmış pantolonunla?
Dropping your dress, stealing a horse?
Elbiseni çıkarıp at mı çalıyorsun?
I can't see you in your dress?
Gelinliğini göremiyorum.
I went to a lot of trouble to solve your dress problem, and I think I at least deserve to see it on you.
Elbise sorununu çözmek için büyük zahmetlere girdim. Bence hiç değilse üzerinde görmeyi hak ediyorum.
I loved your dress at the Met Ball.
Met'teki baloda giydiğin elbiseyi sevmiştim.
You're late, and I can see your nipples through your dress.
Geç kaldın ve elbisenden göğüs uçlarını görebiliyorum.
I don't need your dress { anymore }.
Artık senin elbisene ihtiyacım yok.
Take your dress off.
Elbiselerini çıkart.
- Why did you take your dress off?
- Neden kıyafetini çıkardın?
- I love your dress.
- Elbisene bayıldım.
- Is that your flower girl dress for tomorrow?
- Yarınki elbisen mi?
You must dress well at your new collage
Yeni okulunda güzel giyinmelisin.
Don't you have a dress in your pile that doesn't make noise when it moves or stand up all by itself?
Bu gelinlikler arasında ses çıkarmayanı ve kendiliğinden ayağa kalkmayanı yok mu?
Then why are you wearing your "I wanna do it again" dress?
O zaman neden "hadi yeniden yapalım" diyen elbiseyi giydin.
* ooh, that dress so scandalous * * and you know another guy couldn't handle it * * she's shaking that thing, like, "who's the ish?" * * with a look in your eye so devilish, uh *
* Elbisen çok seksi * * Altından kalkamaz bu adamların hiç biri * * Sallıyor poposunu şey gibi "
You should your Archangel polyester dress and a big peluchAe Enough, ok? !
- Sn. avukat.
Do you honestly think that stacked parking, not having a cocktail dress, and being three steps behind you on your mystery-man story was gonna stand in my way?
Sence park yeri zorluğu, gece kıyafetimin olmaması gizemli adam hikayesinde senin arkanda olmam beni engelleyebilir mi?
Your boobs look great in that dress.
Göğüslerin o kıyafet içinde harika görünüyor.
Last year, I had to go to the white party as your date in a dress that I made myself.
Geçen yıl Beyaz Parti'ye senin eşin olarak kendi diktiğim bir elbiseyle gittim.
So I hear your starlet's showing up in a Jane Andrews dress.
Duyduğuma göre yıldızın Jane Andrews kıyafetiyle boy gösterecekmiş.
Well, maybe you can just buy a dress that shows your... Yes?
Belkide sadece şuralarını gösteren bir elbise almalısın..
I got your name from the boutique where your fiancée was having her wedding dress made.
İsminizi nişanlınızın gelinliğini diktirdiği butikten aldım.
And since this is your case... You want me To talk detective andrews out of his dress?
Benden dedektif Andrews'a, elbiselerini çıkar dememi mi istiyorsun?
Your advice was such good advice that you can borrow my dress.
Geçen gece söylediklerin o kadar iyi geldi ki elbisemi ödünç alabilirsin.
You still fit into your prom dress.
- Hâlâ mezuniyet kıyafetine girebiliyorsun.
I want to be your wife, and i have this beautiful dress
Hala bu elbise üstüme uyarken evlenmek istiyorum,
Oh, in case it comes as a surprise to you, Justin, you are getting married, and I'm about to meet your fiancée at the dress shop.
Oh, şaşıracaksın Justin ama, sen evleniyorsun, ve bende nişanlınla birazdan mağazada buluşacağım.
Yes. Then we're going to the memorial, and I'm borrowing your black wrap dress.
O halde anma gecesine gidiyoruz..... ve senin siyah elbiseni giyiyorum.
You're tall, dress nice. I've graded enough of your tests to know I'd never feel mentally inadequate.
Uzun boylu, şık giyimli ve sınavlarda yeterli başarıya sahipsin.
I didn't get the dress but thank you. So, I've got an amusing story but how was your day?
Bu nasıl şarap oluyor?
He can let your wedding dress out. Oh, I don't need to. It still fits.
Kış bastırmadan önce ne bir şey yetiştirdiler, ne bir barınak yapabildiler.
Playing hockey with the boys, skinning your knees on the ice. But what you couldn't tell your teammates- - what you couldn't even tell yourself- - was that all you really wanted was that pretty white dress in that pretty white chapel. And at the end of the centre aisle, strewn with pretty white flowers, a man to do all your slapping for you.
Erkeklerle hokey oynardın, buzda dizlerini yaralardın, ama takım arkadaşlarına söyleyemediğin, kendine bile söyleyemediğin, gerçekte tek istediğin aslında, o güzel beyaz şapelde o güzel beyaz elbiseyi giymekti ve mihrabın sonundaki serpiştirilmiş güzel beyaz çiçeklerin arasında senin için bütün tokatları atacak, bir adam.
Why don't you go put on your blue dress so you can get your picture taken?
Neden gidip resim çekilmek için mavi elbiseni giymiyorsun?
They came off of your dress.
Senin elbisenden gelmişler.
It was a Sunday, and we'd just come back from the movies, and you were wearing your yellow dress and those black shoes that always hurt your feet.
Bir pazar günüydü sinemadan yeni dönüyorduk ve sen sarı elbiseni giymiştin o siyah ayakkabılar da her zaman ayaklarını acıtırdı.
Dress your age.
Yaşına göre giyin.
Just give her your prettiest dress.
Ona elindeki en iyi elbiseyi ver.
This is the dress, I gave you for your High School prom!
Bu sana lise balosunda verdiğim elbise!
Look, a guy walks into the store and he buys a dress That happens to be the same size as your sister.
Bak, adamın biri dükkana gelip bir elbise almış kız kardeşinle aynı bedenmiş.
We're gonna find something to dress your wound with.
Yarana pansuman yapmak için bir şey bulacağız.
dresses 43
dress 101
dressed 106
dresser 25
dressing 36
dress up 24
dressed like that 34
dressed like this 20
your phone 169
your honor 7894
dress 101
dressed 106
dresser 25
dressing 36
dress up 24
dressed like that 34
dressed like this 20
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
your own 34
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your name 485
your tea 43
your sister 409
your mum 57
your own 34
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your name 485
your tea 43
your sister 409
your mum 57
your majesty 3240
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your dad 423
your highness 1544
your point being 45
your brother 593
your mind 60
your mother is dead 28
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your dad 423
your highness 1544
your point being 45
your brother 593
your mind 60
your mother is dead 28
your heart 112
your call 269
your face 246
your father called 16
your friend 527
your voice 78
your lunch 18
your wedding 23
your hand 189
your call 269
your face 246
your father called 16
your friend 527
your voice 78
your lunch 18
your wedding 23
your hand 189