English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Á ] / Á

Á tradutor Turco

5,455,038 parallel translation
I always wanted to pretend I had a friend at the DOJ.
Hep savcılıkta arkadaşım varmış gibi davranmak istemişimdir.
- Not a bad first day.
İlk gün için hiç fena sayılmaz.
First he tries to stop me from coming over, then he brings me a plant, then when I called to cancel lunch,
Önce buraya gelmemi engellemeye çalıştı. Sonra bana çiçek getirdi. Öğle yemeği randevumuzu iptal ettiğimde ise neredeyse ağlayacağına yemin edebilirim.
Does he have a crush on you?
Sana hayran falan mı?
Yeah, he totally has a crush on me.
Evet aslında bana hayran diyebiliriz.
- Doesn't ring a bell.
Tanıdık gelmedi.
- Hey, come on. I just have a few questions, that's all.
Yapmayın böyle ama sadece birkaç soru soracağım hepsi bu.
- This is a prison.
Burası hapishane.
- I don't give a shit where you got'em.
Kimden aldığın zerre sikimizde değil.
And if I see your face again, there's gonna be a problem.
Seni bir daha buralarda görürsem sorunumuz var demektir.
But a man is dead, and I need to find out what happened.
Ama sonuçta biri öldü ve bunun nedenini öğrenmem gerek.
- For a guy who's not looking to cause any trouble, you sure don't listen too good.
Sorun çıkarmak istemeyen biri olarak dediklerimi iyi dinlemediğin kesin.
- Well, that kid, he didn't just up and get in a fight without good reason.
O çocuk iyi bir nedeni olmadan kavgaya karışmazdı.
- It means the only reason they were able to wale on him for as long as they did is'cause they didn't have enough of us on duty that night,'cause the prison doesn't give a shit about anything
O kadar uzun süre üstüne çullanabilmiş olmalarının tek sebebi o gece bizden yeterli sayıda personelin vardiyada olmamış olması. Çünkü para dışında hiçbir şey yönetimin umurunda değil.
We had a great night.
Çok güzel bir akşam geçirdik.
All of a sudden you have to go?
Birden gitmen mi gerekti?
And we were having a wonderful time catching up with each other, and then... out of the blue, she asked me if I was seeing anyone.
Arayı kapatıp güzel zaman geçirdik, sonra birden, biriyle görüşüp görüşmediğimi sordu.
- It's that I felt a little...
- Sadece biraz şey hissettim... - Nasıl?
- This isn't a small thing, what we're doing, Harvey.
Aramızdaki basit bir şey değil, Harvey.
There's no way that that wasn't written by a first-year associate.
Bir yıllık bir avukat tarafından yazıldığı öyle bariz ki.
- Well, I can't believe I'm saying this, but maybe you should take a page out of Louis'book.
Bunu söylediğime inanamıyorum ama belki de Louis'in yöntemlerine başvurman gerekebilir.
- When Louis first took over the associates, he used to plant a fake associate and fire him in front of the entire class on day one.
Louis ilk kez avukatları yönetirken aralarına sahte bir avukat yerleştirirdi ve herkesin önünde daha ilk günde onu kovardı.
Because this is a second offense and if you keep letting it go, where does it end?
Çünkü bu ikinci ihlali ve bu duruma izin verirsen sonu gelmeyecek.
So I'm filing a lawsuit tonight.
O yüzden bu akşam dava açacağım.
I might have to give you a raise.
Sana zam vermek zorunda kalabilirim.
- I just heard Mike Ross is handling a pro bono.
Mike Ross'un bir kamu davasına baktığını duydum.
- Yeah, we have a deal.
Evet, anlaşmamız var. Neden sordun?
- Because there's a conflict with Masterson Construction.
Çünkü Masterson Construction ile çıkar çatışması var.
- Wait a second.
Bir saniye.
- No, I told you that I wouldn't hand it off to Jason, and I didn't.
Hayır, işi Jason'a vermeyeceğimi söyledim ve vermedim de.
- I'm sorry, are you trying to get out of this on a technicality?
Anlamadım, bu işten teknik ayrıntılarla mı sıyrılmaya çalışıyorsun?
- Rachel, I tried to be nice about this, but I'm a fourth-year associate, and I'm not wasting my time on something a first-year could handle.
Rachel, bu konuda nazik olmaya çalıştım fakat ben dört yıllık bir avukatım ve zamanımı bir yıllık bir avukatın yapabileceği işler için harcamayacağım.
- What's going on is that I am a grown woman, and I don't need to be told what to do by someone with less experience as a lawyer than me.
Olan şu, ben yetişkin bir kadınım ve benden daha az tecrübeli bir avukatın bana ne yapacağımı söylemesine ihtiyacım yok.
- Then you're really gonna hate being told what to do by someone with no experience as a lawyer.
O zaman hiç avukatlık tecrübesi olmayan birinden emir almak hiç hoşuna gitmeyecek.
Now as for your time and ability, if you don't do whatever assignment Rachel gives you, I don't give a shit how good you are.
Zamanına ve yeteneklerine gelirsek Rachel'in verdiği işleri yapmazsan ne kadar iyi olduğun umurumda değil.
There's a conflict with one of our clients.
Müvekkillerimizden biriyle çıkar çatışması var.
- It's a new client.
Çatışmaları davayı almadan önce kontrol etmiştim. - Yeni bir müşteri.
- Well, if it's a new client, then let's drop them.
- Eğer yeniyse biz onları bırakalım. Yapamayız.
- They're a huge developer.
İnşaat şirketi mi?
- A developer?
Ben hapishane dava ediyorum.
- I'm suing a prison. - I know that, but they're saying...
Biliyorum ama diyorlar ki...
That's not a conflict. That's a shakedown.
Bu bir şantaj.
I let him lose one of his biggest clients his first week here, it's a disaster.
Daha ilk haftasında en büyük müvekkillerinden birini bıraktırmam felaket olur.
- And I let a man die without getting him justice.
Ben de bir adamın adaletsiz bir şekilde ölmesine izin vereceğim.
- We had a deal.
Anlaşmıştık.
Now this clown is asking me to drop a client that I made a promise to.
Soytarının biri söz verdiğim bir müvekkilimi bırakmamı istiyor.
- Dr. Lipschitz, I, uh... - I know you're in a session.
Dr. Lipschitz, seansta olduğunu biliyorum.
I do not have a problem with Alex.
Alex ile bir sorunum yok.
This'll just take a few minutes, and then it's all yours.
İşim bir kaç dakikaya bitecek, sonra senindir.
'Cause nobody around here gives a shit about anything other than making money anyway.
Çünkü burada kimse paradan başka bir şeye önem vermiyor.
- What's going on is that the only reason I came back here is that Harvey and I made a deal, and it hasn't even been a week, and he's already going back on it.
Buraya gelmemin tek sebebi, Harvey ile bir anlaşma yapmamızdı ve daha bir hafta olmadan anlaşmayı bozuyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]