English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Ĺ ] / Ĺ

Ĺ tradutor Turco

1,094,965 parallel translation
All right, let's set aside the last three years.
Tamam, son 3 yılı bir kenara koyalım.
How on earth do you 20 years without paying your taxes?
Allah aşkına 20 yıl boyunca nasıl vergi ödemedin?
How can you not like this guy?
Bu adamı nasıl sevmezsin?
Wait, why would I...
Bekle, nasıl oluyor?
What kind of a person doesn't pay taxes for 20 years?
Nasıl bir insan 20 yıldır vergi ödemez.
And thanks to my long-lost brother Ray, the IRS is giving me ten years to pay off my debt.
Ve uzun süredir kayıp olan kardeşim Ray'e teşekkür ediyorum. Vergi dairesi borcumu ödemem için bana 10 yıl verdi.
Aah!
Asıl kötü, ceza yargılama sistemi.
♪ ♪
Savcılık onu roket gemisine bağladığını söyledi ama olan buysa ip nerede, Teddy?
- Oh.
Kulaklık aracılığıyla şakalarını mı besliyorlar?
Thank you for your vanilla commentary, Steve, but the only reason you are here is to walk the arrows back... oh!
Korkuya kapılıyorum! Bunun olduğuna inanamıyorum. Tamam, durun, durun.
He fired her on the spot. And after he demanded a "recount,"
Nasıl beni seçmezsin?
Bear claw, good choice, Rebecca.
Bu maskeleri nasıl indiririm?
Uh, ever heard of the Bat Signal? It's actually kind of a genius plan.
Çünkü burda çalıştığım onca zaman siz bencil piçlerin hiç biri nasıl hissettiğimle hiç ilgilenmedi.
She's gonna see her trademark GF Flame in the sky, zip on down, next thing you know, she's wearing me like a backpack and we're halfway to Tokyo for some Wagyu beef.
Tıpkı sizi hayatta tutmak için ağzınıza kusan anne kuş gibiydim ve karşılığında ne aldım?
Failure. F-A-L-U-R-E. Failure.
Gaza iki saatten fazla maruz kalmak bir şekilde sinir sistemini kapatıyor ölüme yol açıyor.
People have been letting you win your whole life so you would never have to experience F-A-I-L-U-R-E
- Emily içeri gelmiyor. Birisinin gidip onu koruması lazım. Normalde, bunu Emily yapardı.
And your losses, I can just blame on you.
Bunun nasıl görüneceğini bile bilmiyorum.
[inhales sharply]
Karaokeye bayılırım.
How'd this happen?
- Nasıl oldu? Ona bakmıyor muydun?
Hey!
Nasıl buldunuz?
Yes, they're beautiful, but they still don't explain how a chocolatecovered strawberry ended up in our living room.
Evet, çok güzeller ama çikolata kaplı çileğin salonumuza nasıl geldiğini açıklamıyor.
How's it going with dating?
Nasıl gidiyor?
How?
Nasıl?
And, Casey, baconwrapped figs.
Casey, domuza sarılı incir.
Sam, how's your arm?
Sam kolun nasıl? İyi misin?
Hey, you want to sit?
Bana katılır mısın? Olur.
And then you would miss me, and then you'd be distracted, and you'd fail all your classes, and then, you know, you'd be homeless.
Sonra dikkatin dağılırdı. Derslerinden kalırdın ve evsiz kalırdın.
Oh. Love figs.
İncire bayılırım.
And how did you read my list when it's in my back pocket?
Peki, cebimde olduğu hâlde listemi nasıl okudun?
I don't know how it could happen.
- Nasıl olur bilemiyorum. - Evet.
And it really did change my perspective on how to treat people, because you really don't know what other people are going through.
İnsanlara nasıl davranılacağı ile ilgili bakış açımı değiştirdi çünkü diğer insanların ne yaşadığını gerçekten bilmiyorsun.
[shrieks, then giggles ] [ Langford] With the photo that's taken of Hannah, it was innocent, but an unflattering photo out of context, posted by a guy with a particular rep, or saying something, or spinning the story some kind of way can destroy someone.
Hannah'nın fotoğrafı, masumdu ama tek başına bakılırsa utandırıcıydı, belirli bir ünü olan bir adam yayınladı, bir şeyler söyledi ya da hikayeyi birine zarar verebilecek şekilde değiştirdi.
Suddenly you can feel so terribly alone, and because of their interaction and because they're so engaged and tethered to their devices, there actually is no safe space.
Birdenbire kendini korkunç derecede yalnız hissedebilirsin. İlişkiler, meşguliyetler ve cihazlara olan bağımlılıktan dolayı aslında güvenli bir yer yok.
[Yorkey] In high school, your reputation is everything.
Lisede nasıl tanındığın her şeydir.
And both Clay and Hannah, at times, really would like some help, but don't know how to ask for it.
Ve hem Clay hem Hannah, zaman zaman, yardıma ihtiyaçları olduğu hâlde nasıl isteyeceklerini bilemiyor.
[Asher] I think that's what people really identify with because we've all made those choices not to open up, even though a person was right there asking how we were doing.
Bence insanlar bununla bağ kurabiliyor çünkü hepimiz, o insan orada olup nasıl olduğumuzu sorsa bile açılmamaya karar verdik.
How did you get here?
Bu noktaya nasıl geldin?
[Yorkey] The challenge for Hannah is that she would've had to have the strength to describe what happened to her, and the courage and determination to label it rape... to get his attention. And she was not able to do that.
Hannah'nın yaşadığı zorluk, onun dikkatini çekebilmek için başına gelenleri anlatacak gücü, bunu tecavüz olarak adlandıracak cesareti ve kararlılığı gösterebilmek zorunda olmasıydı.
You can be sincere, but sincerely wrong.
İçten olabilirsin ama içtenlikle yanılıyorsundur.
And Jessica Yu, who directed, um, this episode, she really did put a lot of thought into the way it was gonna be shot.
Ve Jessica Yu, bu bölümün yönetmeni, çekimin nasıl yapılacağını çok iyi düşünmüştü.
So many girls are afraid to come forward when something like this happens because immediately the victim-shaming, oftentimes, is actually worse than even the initial assault.
Pek çok kız böyle bir şey olduğunda öne çıkıp konuşmaktan korkuyor çünkü hemen kurban olarak utandırılıyorlar ve çoğunlukla yaşanan saldırıdan da kötü oluyor.
It's on us to educate people on how to receive that kind of information when girls have the courage to come forward.
Görevimiz, insanları kızlar öne çıkacak cesareti gösterdiğinde, bu bilgiyi nasıl almaları gerektiğiyle ilgili eğitmek.
[Hannah] For those of you who will now be looking for signs everywhere, what does it really look like?
Her yerde işaret arayanlarınız için gerçekten nasıl görünüyor?
" I don't know how to talk about this.
" Nasıl konuşulacağını bilmiyorum.
I hope that this show really opens up a lot of conversations and helps people realize the smallest thing you do, the smallest thing you do to someone, the smallest thing you say, can change so much for better or worse.
Umarım bu dizi bu konuda diyaloglara sebep olur ve insanların, yaptıkları küçücük şeylerin, söyledikleri şeylerin başkalarının hayatında nasıl etki yaratacağını görmelerini sağlar.
Hey, uh... how's it going?
Hey, nasıl gidiyor?
We can't really tell how they're made.
Nasıl yapıldığını da bilemiyoruz.
It's'cause more people be comin'and taking food and game from the forest.
Çünkü her yıl daha fazla insan gelip yerleşiyor ve avlanma gittikçe artıyor.
But when space is this short, we gotta join the group and do what's best to...
başka gruplara katılıp elimizden geleni- -
It's been 3 years since I've been back.
Ben ge { \ fnComic Sans MS } ri döneli 3 yıl oldu.
Um...
Nasıl desem... tahmin edeyim. Şey...
look 107427
listen 39976
like 39801
leon 953
lucia 165
lumiere 32
lena 884
love 6635
late 548
leonard 1331
latin 131
lame 219
laughs 7926
luna 181
latte 55
ladies 5171
lance 550
leave me 436
last 242
lois 2135

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]