English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russo → Turco / [ С ] / Спор

Спор tradutor Turco

953 parallel translation
И в один прекрасный день... нужно собрать всех королей с их министрами и генералами... посадить посередине поля в одних подштанниках... и пускай там решают спор с дубинками в руках.
Ve büyük gün geldiğinde tüm kralları ve onların bakanları ile generallerini toplayıp, donları giyinik orta yere bırakırsın ve adamları ile birlikte savaşmalarına izin verirsin.
Зачем? У нас спор.
Burada hizmetkarınız benim.
А любой спор нужно уважать.
İzin verin.
- Небольшой спор.
- Hayır önemi yok.
Янто! - Я не выразил свой взгляд, потому что не хотел вмешиваться в семейный спор.
Bu konudaki düşüncelerimi söylemedim çünkü aile arası bir anlaşmazlığa karışmak istemiyordum.
Вечером у них с Уайти здесь был спор.
Whitey'le bu gece burada tartıştı.
Я сказал, я удивлюсь, если Вы будете достаточно осведомлены, чтобы разрешить спор между нами. Просто несколько из нас поспорили в клубе.
Acaba kulüpte girdiğimiz bir bahis için bir şeyi... açıklığa kavuşturabilir misiniz?
И будет бранный спор решён.
Savaşı kazanan kaybeden bilinsin hele...
Я выиграю спор, получу деньги и куплю себе билет в один конец до Нью-Йорка.
O parayı kazanacağım ve New York'a tek gidiş bileti alacağım.
Между нами возник... небольшой спор, и надо его решить.
Ağız dalaşını çözmek için senin tecrübene başvuralım dedik.
"На спор я поцелую кого угодно... " даже свинью твоего старика. "
Şöyle dediğini duydum : "Bahse girdim mi, senin ihtiyarın domuzunu bile öperim."
Андрей, помните вы наш давний спор?
Evliydi zaten. Çok uzun zaman önceydi.
И не вздумай ни с кем вступать в спор на любую тему
Ve sakın bir konuda kimsenin tarafını tutma.
Все золото конфисковано, пока не будет решен спор.
- Bütün altınlara el koyuyoruz, mahkeme kararı gelene kadar her şey burada kalacak.
Мама назвала меня психом, когда я сказал, что на спор спрыгнул с водокачки.
İddia üzerine gaz deposundan atladım deyince annem bana deli dedi.
Дальнейший спор - пустая трата времени.
Bu mevzu hakkında tartışmayı uzatmak sadece vakit kaybı olacak.
Простите за любопытство Ваше Высочество, а что был за спор... за право обладания Розовой Пантерой.
Pembe Panter'in mülkiyetine dair bir tartışma olduğuna okumuştum.
Ладно, Марк, давай не будем начинать политический спор.
Mark, politik tartışmalara girmeyelim.
Это наш личный спор, ты! ..
Bu aile içi bir tartışma, siz...
Эй, Бабалуга, у нас здесь спор.
Hey Babalugats, burada bir bahis var.
Там вы уладите свой спор.
- Orada aranızdaki sorunu çözeceksiniz.
Я не знаю, как вернуть экипаж, как бороться с действием спор.
Personelimi nasıl geri kazanacağımı bilmiyorum. Poleni nasıl etkisiz hale getireceğimi de.
Мисс Каломи - это ваше дело, но стоит ли говорить с ней, пока она под действием спор?
Bayan Kalomi ile elbette ilgileniyorsun, ama o hâlâ polenin etkisindeyken onunla konuşmalı mısın?
Капитан выяснил, что сильные эмоции и нужды разрушают влияние спор.
Kaptan, güçlü duyguların Polen'in etkisini yok ettiğini buldu.
Вы не выживите без спор.
Polen olmadan hayatta kalamazsınız.
Обсудим спор с холодною душой
ya da derdinizi soğukkanlı tartışın.
Я уверен, мистер Спок, что вы не хотите начать спор между Федерацией и Гидеоном.
Eminim, Mr. Spock, umuyorum, Federasyonla aramızda uyuşmazlık yaratmamalısınız.
Ваше превосходительство, спор - последнее, чего мы хотим, и не нужно проверять ваши записи.
Uyuşmazlık, aklımızdaki son şey, Ekselansları. Kayıtlarınızı kontrol etme ihtiyacında değiliz.
Мне надоел этот спор!
Bu münakaşaya daha fazla izin veremem!
У нас возник небольшой спор, и я должен был наказать его.
Tartışmıştık ve onu biraz düzelttim.
Из-за чего спор?
İğneler ve misinalar mı?
- Почему ты ничего не сказал? Думаешь, спор об этом, добавит в историю того, чего в ней не хватает?
Sence sızlanarak hikayenin istediğimiz yerde olmasını sağlayabilir miyiz?
Роналд однажды на спор убил человека.
Ben yapardım ama hiç kolay olmayacak.
Я собираюсь предложить это завтра на совещании, но не хочу там затевать спор.
Bu konuyu yarın toplantıda dile getireceğim. Kanal içinde münakaşa olsun istemiyorum.
Я бы на спор предложил кому угодно найти различия между "Холидей Инн" в Хьюстоне и "Холидей Инн" в Цинциннати.
Houston ve Cincinnati'deki Holiday Inn'ler arasındaki farkı söyleyebilenin alnını karışlarım. İkisinde de odalar tıpatıp aynı.
Не надо начинать спор с начала.
Marion, bu tartışmayı tekrar başlatmayalım.
У них земельный спор.
Tartışmalı bir toprakları varmış.
Оплодотворение происходит, и яйцо начинает развиваться неоднократно делясь, чтобы произвести капсулу, полную микроскопических зерен : спор.
Döllenme gerçekleşir ve yumurtalar gelişirken sürekli bölünerek spor denen mikroskobik tohumlarla dolu kapsüller oluşturur.
У спор есть крошечные выступы, которые помогают им поймать ветер.
Sporların rüzgarı yakalamalarında yardımcı olan diken ve çıkıntıları vardır.
[Мужской голос :] Послушай, Бетти, только не надо опять начинать этот спор о зонах!
Dinle Betty, yine beyaz bölge saçmalığına başlama lütfen.
Я выиграл спор.
Bahisleri kazanırım.
Давным-давно расу гипер-разумных существ так заколебали споры о смысле жизни, что они решили сесть и разрешить этот спор раз и навсегда.
Milyonlarca yıl önce, yüksek derecede zeki, boyutlararası bir ırk, hayatın anlamı üzerine yapılan atışmalardan o kadar bıktı ki, bu sorunu ilelebet çözmeye karar verdi.
Это честный спор.
Çok adil.
Ты собираешься тратить остаток дня на спор о возрасте?
Günün geri kalanını bu konuda didişerek mi geçirmek istersin?
Спасибо, что разрешили этот спор, замечательно.
Açıkladığınız için teşekkürler. Harika.
И я вошёл. У вас с Мэри небольшой спор?
Mary ile tartışıyor muydunuz?
- Рассуди наш спор!
- Tartışmamıza katıImanı istiyoruz.
- Это дурацкий спор.
- Bu riskli bir bahis.
Ты выиграла свой спор.
Sen kazandın.
Я, представьте, счастлив, спор проиграв
" Başarmakta kararlıydın Gerçekten de başardın
Спор, длящийся ради удовольствия.
Bir amaç için peşinden gidilen bir mücadele.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]