English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ A ] / Ama bu çok önemli

Ama bu çok önemli tradutor Inglês

567 parallel translation
Ama bu çok önemli.
But this really is important.
- Ama bu çok önemli ve biz...
- but this is of great importance and we...
- Ama bu çok önemli.
- But this is important.
Ama bu çok önemli.
It's very important.
- Ama bu çok önemli. - Koskoca bir Som.
- This is very important...
Yazılar benzeşiyor ama bu çok önemli değil.
Now, there's a kind of similarity in the printing, of course, but that doesn't mean much.
- Ama bu çok önemli.
- It's very important.
Majesteleri, beni bağışlayın lütfen ama bu çok önemli.
Your Highness, please, this is important.
Niyetim özel yaşamınıza burnumu sokmak değil, ama bu çok önemli.
I don't mean to pry, but it's very important.
Bilmiyorum, ama bu çok önemli ve zamana ihtiyacım var.
- I don't know. But it's so important, and I need a little time.
Tereddüt içindeyim ama bu çok önemli.
I've hesitated to tell you, but it's very important.
Umarım beni af edersiniz ama bu çok önemli.
I hope you'll forgive me, but it's most important.
Özür dilerim Ellie ama bu çok önemli.
I'm sorry, Ellie, but this is very important.
Ama bu çok önemli.
But this is very important.
Ama bu çok önemli.
But it's very important.
Ama bu çok önemli.
It's damn important.
Ama bu çok önemli.
But it's powerful important.
- Ama bu çok önemli.
- This is important.
Eğer tüm gün buyunca mail atan, twitterde gezen, Vesaire uzaylılar bulsak Bu gerçekten çok komik olurdu, Ama önemli olan soru hayat olup olmadığı.
It would be really fun if we could find an alien that could, you know, send me an email or twitter or whatever, all day long, but the profound question is life or nonlife.
Sizi bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim Bay Madeleine ama çok önemli bir durum söz konusu.
I'm, uh, sorry to disturb you at this hour, Monsieur Madeleine... but I have a duty - an urgent duty to perform.
Ama o : "Hayır, Anna, bu çok daha önemli bir şey." dedi.
But he says, "No, Anna, this is something much more important."
Ama bak, bu benim için çok önemli.
No, but you see, this is awfully important to me now.
Kağıtlardan anladığım kadarı ile Holmes, Fransız Hükümeti tarafından çok önemli bir dava için tutulmuştu, ama bu davanın bu kadar vahşet içeren sonuçları olacağını öngörememiştim.
I saw in the papers that he had been engaged by the French government upon a matter of supreme importance but I could hardly foresee that it would have so violent a consequence.
Pekâlâ Mose ama unutma, bu önemli, çok önemli -... emin ol ki -
All right, Mose, but remember, it's important — very, very important — and be sure —
Teşekkür ederim Martha ama bu durum doğum günümden çok daha önemli.
Thank you, Martha... but it's something much more important than my birthday.
Bunu garanti ediyorum. Ama birbirimize güvenmemiz gerekir. Bu çok önemli!
But, uh, we must trust one another, that is most important.
- Bu şekilde rahatsız ettiğim için özür dilerim ama bu araştırma çok önemli.
I hate to intrude like this, but this inquiry is really very important.
Bu akşam yanımdan ayrılmazsan söylediklerimin her zaman çok önemli olmadığını görürsün. Ama tatlım, bu beni konuşmaktan alıkoymaz.
If you will stay by me this evening, you will see that what I say is not always of the greatest importance but, dear, that doesn't keep me from talking.
Bu işi Hoyle'ın yöntemine göre yapmayı isterim Dave ama Joyce benim için çok önemli.
I want to do things according to Hoyle. But Joyce is pretty important to me.
Özür dilerim ama bu benim için çok önemli.
I'm sorry, but it's so important for me!
Bu kasaba için, bu çok önemli. Hem de pek çok. Ama sokaklarda ateş edildiğini ve cinayetleri okurlarsa ne düşünürler?
It would mean a lot to this town, an awful lot, but if they'll read about shooting in the streets, what are they going to think?
Bu meselenin çok önemli olduğunu bildirmişlerdi... ama Venüs gezegeni?
I was informed this matter was connected with something vast, but the planet Venus?
Bu duruşmalar bizim için çok önemli, ama mümkün olduğu kadar hızlandırmak daha gerçekçi olur.
We're committed to the trials, but I think it would be realistic to accelerate them as much as possible.
Bize bulduğun bu yer çok büyük, çok önemli, ve sana hep minnettar olacağım, ama açgözlülükten işi kaybetmeyelim.
This thing you found us here is big, real important, and I'll always be grateful, but let's not lose it out of being greedy.
Zalim olmaya çalışmıyorum, beni anlıyorsun değil mi? Ama biliyorsun... Bu, hayatta kalmamız için çok önemli.
I'm not trying to be cruel, you understand... but you know something very important to our survival.
Küçük bir şirket bu Bert, ama çok önemli.
It's a small company, Bert, but it's very important.
Lütfen bu konu çok gizli kalsın, ama bunu söylememe bile gerek yok Bayan Millett... En kısa zamanda kralımın yanında olmamın benim için ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz.
Please, not a word of this, but I needn't tell you, Mrs. Millett how important it is for me to be near my king at the earliest possible moment.
Bak tatlım, rol yüzünden çok meşgul olduğumu biliyorum ama bu önemli.
Look, honey, I... I know I've been preoccupied with the part, but it is important.
Bu vakitte rahatsız ettiğim için özür dilerim ama Bakire Meryem hakkında konuşurken sana çok önemli birşey anlatmayı unuttum.
Pardon me for bothering you so late, but... but while we were talking about the Virgin Mary, I forgot to tell you some very important things.
Bu doğru efendim ama pek çok önemli diplomat, sizin ülkenin..... en nefret edilen insanı olduğunuz konusunda diretiyor.
You may say that, sir, but many important diplomats contend that you remain the most hated man in the state.
Bu kadar geç saatte geldiğim için üzgünüm ama sizinle çok önemli bir mesele üzerinde konuşmamız gerekiyor.
- Well, you better come in. Wiltshire County Constabulary, you say? That's right, sir.
Müzik arkeologlarının bu alanı... önemli bulduklarını sanmıyorum, ama çığır açıcı çalışmalarımın... zengin bir hasat topladığı çok verimli bir alandır.
I don't imagine that it is a field that the musical archeologists would find particularly rewarding, but it is a rich field in which my groundbreaking scholarship has cultivated a rich harvest.
- Anlıyorum ama bu benim için çok önemli.
- I understand,... but this is so important to me.
Vietkongun bu sürekli devam eden katliamlara ne kadar süreyle katlanabileceği bilinmez ama savaşın dönüm noktası her ne olursa olsun Saygon'daki Amerikan Büyükelçiliği'nin yedi saat boyunca ele geçirilmesi Vietkong'u ateşleyecek ve onlara savaşma ruhu verecek çok önemli bir hamle oldu.
Whether the Vietcong can sustain this onslaught long remains to be seen, but whatever turn this war now takes, the capture of the U.S. Embassy in Saigon for seven hours... will be a story to rally and inspire the Vietcong.
Ama dosyasında tüm dünyadan çok önemli insanların bu küpürlerini taşıyordu.
But he was carrying these clippings about heavyweight people from every country on Earth.
İşte bu yüzden ona bizden bahsetmemen çok ama çok önemli.
THAT'S WHY IT'S VERY, VERY IMPORTANT THAT YOU DON'T TELL HER ABOUT US.
Ama lütfen, bu çok önemli. Kaçmaya çalışmayın.
But, please, it is very important... do not try to run you.
Bu konuda çok, çok üzgünüm Lisa ama bu benim için çok önemli.
I'm very, very sorry about that, Lisa, but this is very important to me.
Dinle. Ben tamamen senden yanayım. Ama bu çok önemli bir iş.
Look, I am entirely on your side in this situation... but this is a very important job... and I feel that I just have to let you go.
Ama bu, paradan çok daha önemli.
But it's so much more important than the money.
Tamam, tamam ama bu benim için çok önemli, şahsi bir mesele.
But this is a very personal, important matter to me.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]