Ama burada değil tradutor Inglês
2,004 parallel translation
... Sana yardımcı olmak isterdim, Earl, ama burada değil.
Well I'd love to help you there, Earl, but he ain't here.
Ama burada değil, o evde de değil ama bir yerde.
But not here, not there, but somewhere.
Elizabeth, bunu sana göstermemin sebebi Peter'ın bir yerlerde büyüdüğünü düzgün bir yaşamı olduğunu ve mutlu şekilde yaşadığını bilmeni istediğim içindi. Ama burada değil, başka yerde.
Elizabeth, I am telling you this because I want you to know that somewhere Peter will grow up, somewhere he will lead a proper life, somewhere he will be happy, but just not here.
Restoran vagonunda yardımcı olurum, bayan. Ama burada değil.
I will be of assistance to you in the lounge car, but not here, madame.
Ama burada değiller, değil mi?
But they aren't here, are they?
Ama burada değil...
But not here...
Trav'i almaya uğramıştık ama burada değil.
We just came by to pick up Trav, but he's not here.
- Evet, ama burada değil.
- Yes, but not here.
Ama burada değil.
She's not here any more
Ama Sun burada değil.
But Sun's not here.
Burada bir ceset var, ama Bill değil bu.
There's a body in here, but it's not Bill.
Ama burada olan benim öyle değil mi?
But I'm here, right?
Buradaydı ama, şimdi burada değil.
Uh, well, she was here, bun now she's non.
İsterdim, ama şu an burada birlikte olduğun kişi gerçek ben değil.
I'd like to, but The person that you're sat here with now isn't really me.
Tamam, Burada değil ama Willow Yolu üzerinde bir kulübe var, yolun sonunda sağda.
How did you know? Well, there ain't but one cabin on Willow Road, right at the end.
Ama artık babam burada değil.
But now that Dad isn't here,
bu bişey değil belki pariste değil ama burada iyi para fransızcan neden bu kadar iyi
That's nothing. Maybe not, in Paris, but it's way over our usual rate. Why's your French so good?
Baksana, kutlama için vaktinde burada olacaksın ama, değil mi?
Hey, you're gonna be back in time foe celebration, though, right?
Eminim bu Lindsey'in aklına birçok eski keşif hatıralarını getiriyor. Programları burada, ve muhteşem fuar Chicago'nun dışında. Ama John ve Jane'imiz silahla öldürüldü, karnaval sürüşünde değil.
I'm sure that's bringing back a lot of find memories for Lindsey, but, uh, our John and Jane were killed by a shotgun and not a carnival ride.
Bunun, yaşadıklarımızdan sonra içgüdüsel bir tepki olduğunu biliyorum ama burada oturuyor olmanın, yani bu yerde bir anlamı olmalı, değil mi?
I know this is probably a gut reaction to everything that we just went through. But the fact that we are a sitting here, I mean, here in this place, it has to mean something, doesn't it?
Bu yüzden şu an burada söylemek zorunda olduğum şeyler hiç kolay değil. Ama gerçek şu ki Rio'daki askeri polisin sonu gelmiştir.
It is thus not easy, what I'm about to say... but the truth is that the MP of Rio needs to be abolished.
Burada geçirdiğim zamandan hoşlanmadığımdan değil ama artık gitme zamanı.
Not that I didn't enjoy my time here, but it's time to move on.
Ama sizce de herkesin ne yediğini bilme hakkı yok mu? - Değil mi? - Bağcık burada mı?
But don't you think that every person has a right to know what they're putting in their bodies?
Ama eve döndüğümde burada olacaksın, değil mi?
But you'll be here when I get home?
Şu an burada değil ama izin veya celp gerektirmedikçe benimle konuşabilirsin Horatio.
Well, he's not here, and you can talk to me, Horatio... unless you have a warrant or a subpoena.
Bahsettiğiniz kişi Mr. Thomas, ama kendisi şuan burada değil.
That would be Mr. Thomas, and he's not here.
Önemli değil. Ama burada gerçekten rahat mısın?
I don't mind but are you really okay here?
Ama burada olan öyle değil.
That is not what happened.
Tabii. Evet, burada ama satılık değil.
Yeah, it's right over here, only it's not for sale.
Zamanında geldim ama kendisi burada değil...
I was here on time but there's no sign of her...
Ama burada kalırsak, eninde sonunda ölürüz, Abby bunu istemezdi, değil mi?
But if we stay here, sooner or later we die, and she wouldn't want that, would she?
- Evet ama şu anda burada değil.
- Yeah, well, hain't here now.
Elemanların burada değil ama.
Ain't none of your gang even around.
Burada dönenleri takip etmek için bir çizelgeye ihtiyacı olduğunun farkındayım Bay Landry ama Bay Brody düşman konumunda bir tanık değil mi?
I know I might need a scorecard here, Mr. Landry, isn't Mr. Brody a hostile witness?
- Bu konuyu konuşmak istemediğimden değil ama burada olmaz.
It's not that I'm unwilling to discuss it, - but just not here.
- Burada değil ama.
- Well, it's not here!
Ama sorun değil. Biz burada kendi zincirlerimizi yaparız.
But that's all right, we'll make our own chains right here.
Ama ruhu burada değil.
But his spiritual body is not.
Genellikle mühendislikte ve inşaat alanında kullanılır daha çok orman gezegenlerde,... ama bu çok gelecekte ve burada değil. burada ne işi var?
It's mainly used in engineering and construction, mostly jungle planets, but that's way in the future, and not here. What's it doing here?
Burada ne işim olduğunu bilmiyorum ama herhangi bir takdim edici bulunmadığından dolayı sizler şöyle önde durabilirsiniz, değil mi?
I don't really know what I'm doing here, but since none of the maid of honor showed up, you guys somehow find your way to the front, okay?
Çünkü o burada değil, kim bilir nerede, ama benimle olmadığı kesin.
Because this one is off who knows where, not here with me, that's for damn sure.
Biliyorum, bazılarını burada olduğu için çok da heyecanlı değil ama sizi temin ederim ki harika bir gün olacak çünkü sadece eğlence için burada değiliz eğlence bizleriz.
Now, I know some of you probably aren't real excited to be here, but I guarantee you it's going to be a great day, because not only are we Fun for All, why, we're all for fun.
Ama Lord Rahl burada değil.
But Lord Rahl is not here.
Ama bu gece ve burada değil.
But not tonight... not here.
Kendimi kaybetmiştim. Ama burada olmamın sebebi bu değil, değil mi?
Things got out of hand, but that's not why I'm here, is it?
Burada değil ama...
Not here, but...
Ama sen burada kalabilirsin, değil mi?
- But you can stay here, okay? - No.
Etrafımdaydı ama şimdi burada değil.
It was around me, but it wasn't there.
Bak, benimle, sadece benim için, beraber olmaya hazır olduğunda paraya veya şartlı tahliye memuruna vermek için idrara ihtiyacın olduğunda değil ama burada olacağım.
When you're ready to be with me for me and not because you need something, like money, or urine for your parole officer, I will be right here.
Burada fazla değil ama dünyanın diğer bölgelerinde artışta.
Not here much, but it's on the rise - in other parts of the world.
Ama burada iyi bir konuşma yapabiliriz, değil mi?
But here we can have a nice conversation, right?
ama burada 97
ama buradayım 20
burada değil 773
burada değilim 34
burada değiller 85
burada değildim 23
burada değildi 20
burada değil mi 45
değil mi 44479
degil mi 350
ama buradayım 20
burada değil 773
burada değilim 34
burada değiller 85
burada değildim 23
burada değildi 20
burada değil mi 45
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26