Anlıyorum tradutor Inglês
51,240 parallel translation
Çok iyi anlıyorum.
I totally get that.
Hoşuma gitmeyen bir ricası var ama onu da anlıyorum.
She has a request that I don't like, but I sort of understand.
Anlıyorum.
I get it.
Seni anlıyorum bebeğim, Ama beni dinle, bak korku, bazen iyi birşeydir.
I hear you, baby, I hear you. I understand that, but listen to me, you know, fear sometimes is a good thing.
Anlıyorum.
I understand.
Lena'nın ne demek istediğini anlıyorum.
And I understand where Lena was coming from.
- Thea, seni anlıyorum.
Thea, I understand.
Anlıyorum, tamamdır. Merhaba.
It totally get it.
Anlıyorum ama neredeyse anahtarı olan tüm personel şu anda Argus'ta kilit altında.
And I sympathize, but I've got almost all personnel with keys in lockdown at Argus.
Seni bu konuda sanırım en çok ben anlıyorum. Chase'i durdurmak için her şeyi yapmak istediğini anlıyorum.
I--more than probably anyone else- - understand what it's like to be willing to do whatever it takes to stop Chase.
- Bunu anlıyorum.
- And I under--I understand.
Artık seni anlıyorum.
Hmm. I get it now.
Bana William konusunda niye yalan söylediğini anlıyorum.
I understand... Why you lied to me about William, why you had to.
Anlıyorum seni. Ayrıca seni yargıladığım için cidden çok üzgünüm.
I get it, and for the extent that I judged you- - and I did judge you- - I'm sorry.
Evet, normalde yeni nesil zırvalıkları der geçerdim ama seni anlıyorum.
Normally I'd chalk that up to millennial nonsense, but I know what you mean.
Beni bırakmak istememenizi anlıyorum.
We're not abandoning you. I understand that you're not abandoning me.
Ruh Kılıcı'yla olanlardan sonra, niyetlerimden neden şüphe... duyduğunuzu anlıyorum.
I understand why you might doubt my intentions after what happened with the Soul Sword.
Peki, anlıyorum.
Right, I see.
Anlıyorum, elbette farkındayım. Sen de bunun 15 yaşında bir kızı nasıl korkuttuğunu anlamalısın.
And I get that, of course I do, and you also have to get how that might spook a 15-year-old.
Yok, anlıyorum.
No, I understand.
Anlıyorum. Endişelenmemesini söyleyin.
I'll get you get off, and tell him not to worry.'
Evet, anlıyorum.
No, yeah, I get it.
Anlıyorum ki ikimiz de kenar mahallelerden geliyoruz.
See, you and I, we're both from the slums.
Bundan nereye gitmek istediğini bildiğini anlıyorum.
I take it this means you know where you want to go?
- Aslında senin şu Kuşaklı zırvalarını gayet iyi anlıyorum.
Actually, I understand your Belter bullshit just fine.
Demek istediğini anlıyorum beltalowda.
I know what you mean, beltalowda.
Paranoyanın doğal bir akıl hali olduğunu anlıyorum Bir asker için.
Well, I understand paranoia is a natural state of mind for a soldier.
Ne olursa olsun anlıyorum.
For what it's worth, I get it.
Bak, anlıyorum ama çok iyi gidiyorum.
Look, I get it, but I'm doing really well.
Böyle yayınlamak istediğini anlıyorum ama gerçeği saptırmayacağım.
Yeah, I get that that's the way you want to run it, but I'm not gonna compromise the truth.
Anlıyorum. Güven bana.
I get that, trust me.
Teknolojiden anlıyorum.
I understand the technology.
Ne kadar kızdığını anlıyorum.
I understand how frustrated you are.
Bak, anlıyorum.
Look, I understand.
Paniğe kapılmanı anlıyorum. Ama bu işle uğraşmak da Sidney takıntının bir biçimi.
I understand you're panicking... but digging into this matter is just another form of fixation on Sidney.
Şimdi anlıyorum.
Now I understand.
Anlıyorum. - Ama...
- I understand, but...
Anlıyorum ama bir noktada Michael seni kaybetti.
I get it, but you know, somewhere along the way, Michael lost you.
Evet. Endişeni anlıyorum.
Yeah, I understand your concern.
Evet, anlıyorum.
Yeah, I understand.
İri bir adam, anlıyorum.
Ah, he's a big man. I get it.
Niye korkuyorsun anlıyorum.
I understand why you're afraid.
Endişeni anlıyorum ama, Richard'ı kovmak için doğru zaman bu mu?
I understand your concerns, but is this the time that we fire Richard?
Bakın anlıyorum.
Look, I get it.
Anlıyorum ve buna saygı duyuyorum.
I get that, and I respect that.
Ben şimdi anlıyorum.
I see that now.
Senin neden komik bulmadığını anlıyorum ama.
I get why you don't.
Anlıyorum.
I get that.
Ne olursa olsun anlıyorum.
Huh. For what it's worth, I get it.
Artık anlıyorum.
Now I understand.
Anlıyorum.
Oh, I see.